Hedef 2023
Geçen hafta televizyon kanallarında gezinirken, DUMURA uğradığımı itiraf etmeyim. Ana Muhalefette Genel Başkan Yardımcılığı yapan bir kişinin, katıldığı programında sarf ettikleri hayretler içerisinde bıraktı izleyenleri. Öyle ki; "Millet İttifakı'nın içinde HDP yok. İktidar bizi yan yana getirme gibi bir algı oluşturursa başarılı olacağını düşünüyor" sözleri karşısında, kendime kızmaktan başka bir şey yapamadım. Sonrasında da “ne kadar kötü niyetliymişim” diye, hayıflanıp durdum gece boyunca.
Meğer yerel seçimlerde, bazı illerden belediye başkanı adayı
çıkarmayan, böylece İstanbul ve Ankara gibi yerlerde Millet İttifakının
kazanmasını sağlayan malum parti, oysa bu ittifakı desteklemiyormuş da
haberimiz yokmuş… Yani o dönem söz konusu partinin sosyal medyadan “#İstanbulBizimdir”
hastag’yla yayınladığı videoyu, aday çıkartmadığı bir seçim için paylaşmış
aslında. O halde Grup Başkan Vekilliği yapan bir diğer kişinin, "ilk
seçimde dostlarımızla iktidar olacağız" sözlerine atıf yapılarak, malum
partiyi de dostları arasında zikretmesini, “MAKSAT YEŞİLLİK OLSUN” kabilinden
değerlendirmek gerekiyor çaresiz.
Yukarıda yaptığım İRONİ, biraz olsun yüzünüzde tebessüm
oluşturdu mu bilmiyorum. Ama yapılan algı karşısında, ayarlarınızı bozulmaya yeltendikleri
son derece açık görülüyor. Zira Sn. Erdoğan’ı koltuğundan etmekten başka dişe
dokunur bir projesi bulunmayanların, bugün neleri istismar ettiği, nelere
saldırdığı ve nasıl sinir uçlarımıza dokunduğu ayan beyan ortada değil mi? Mesela
eli silahlı bir teröristle fotoğrafı çıkan bir vekili KINAMAK şöyle dursun,
konuyu ilk önce sevgiye, sonrada iktidara bağlamalarını başka nasıl izah
edebiliriz ki? Kutsalımız olan Hz. Adem Peygambere, hakaret eden bir “sanatçıya”
gelen tepkiler üzerine, en azından “yanlış yapmış” yada “tasvip etmiyoruz”
demelerini beklerken, susturamazsınız, özgürlük bayrağı yere düşmeyecek… türü
sloganlarla arka çıkmalarını da bu minvalde okumak mümkün elbette. Peki, bitti
mi? Hiç biter mi..? Bu Milletin demokratik tercihi ile Cumhurbaşkanı seçilmiş
bir değere ve makamına, imalı da olsa hakaret eden bir televizyoncu ise cabası.
Keza hakkında açılan soruşturma ve verilen yargı kararı akabinde, sunucuyu
eleştirmek yerine “BUNUN HESABINI SORACAĞIZ” şeklinde beylik laflar etmeleri,
fazla söze hacet bırakmayan cinsten seyrediyor.
Anlayacağınız daha evvel de zikrettiğimiz gibi, 2023’e dek
bu tarz şeylere şahit olacağımız muhakkak. En üzücü olanı da, El Salvador
Devlet Başkanı BUKELE kadar bile bu ülkeye inanmamaları… Kaldı ki Türkiye’yi öven,
yücelten, takdir eden tek cümlelerini duymak mümkün değil maalesef. Bırakın
övmeyi, hakkını veren tek cümleleri dahi yok nereyse. Bilakis yıkıcı, ayrıştırıcı,
algı dolu söylemlerin arkasının kesilmediği aşikâr… O yüzden istedikleri kadar
inkar etseler de yahut göz boyamak adına ikinci ve üçüncü muhalif ittifakı
oluştursalar da, hepsinin SON KERTEDE SN. ERDOĞAN’IN KARŞISINDA BİRLEŞECEĞİNİ iddia
etmek hiçte ütopik sayılmaz. Zira ittifakın derinlerinde sakladıkları partinin Eş
Başkanının; “kimse bizlerin, bu seçimlerde yapacağı ve uygulayacağı strateji
ile birlikte, bir dahaki dönemde bu ülkede yönetimin bir parçası olacağını asla
aklından çıkarmasın" açıklaması üzerine daha ne söylenebilir ki?
İşte bu açıdan değerlendirildiğinde hangi düşüncede olursak
olalım, EN ÜST SİYASİ KİMLİĞİN TÜRKİYE olduğunu kati surette akıldan çıkarmamak
hayati öneme sahiptir. Sırf Erdoğan düşmanlığıyla Türkiye’yi bu yürüyüşünde zayıflatan,
küçülten ve ufku dar bir platforma sıkıştıranların ise bunu tarih önünde izah
edemeyeceği şüphesiz. Yoksa aksi bir durum da İstanbul’u karadan yürüttüğü
gemilerle fetheden bir vizyonun, kar küreme araçlarını kar üzerinde yürütemeyen
bir zihniyete teslim olması manası taşıyacağı açık. Bilmem, anlatabildim mi? Benden
söylemesi…