HDP'yi kapatsak da mı yesek? Kapatmasak da mı yesek?
Günlerdir, haber kanallarının
tartışma programlarında, diğer meselelerde olduğu gibi; hep aynı kişiler ve
aynı cümlelerle HDP kapatılsın mı? Kapatılmasın mı diye yanık yanık tartışılıyor… Evet, tartışıyorlar ama
milletin hayrına bir samimi fikir ortaya koyamıyorlar… Zaten hedefleri de
faydalı bir reçete sunmak değil; boy göstermek ve tartışmış olmak için tartışıyorlar…
Mesela: Bu çok bilmişler, tartışma programlarına çıkmadan önce acaba şöyle bir
niyette bulunmuşlar mıdır:
“Allah’ım
senin rızan için, sadece doğruları söylemeye niyetlendim. Madem bu dilin sahibi
sensin, konuşma yeteneğini, akıl etmeyi ve tüm bu cihazları bana veren Sensin,
bana dilimi hakikatte ve işe yarar şekilde kullanmayı nasip et. Dili doğruda kullanmış olmaz isek;
faturasını ödememiş olacağız, bize faturalarını ödeyen kullar olmayı nasip et.”
Programlarda
tartışma saatlerce uzuyor ve sanki Türkiye’de başka insanlar; akıllı şuurlu
kâmil insanlar yokmuşçasına önemli meseleler onların ayaklarında birbirlerine
pas edilerek golsüz, ruhsuz, neticesiz bitiriliyor… HDP kapatılsın mı?
Kapatılmasın mı?
Bu
sonuca götürmeyen, devleti yönetenlere ilham vermeyen tartışmalar, askerde ceza
almış tank, silah araç gibi şeylerin aklıma gelmesine sebep oldu. Partiyi kapatmak yerine, alçaklık ve vatan
hainliği yapmış ve suça bulaşmış kişileri kanun kulağından tutup hiç beklemeden
kapı önüne koysa hiç kimse mecliste yaptığı yeminin dışına çıkamaz! Eğer
HDP’li vekillerin suça bulaşmış ya da teröre destek vermiş olanların vekilliği
düşürülmez ise ve PKK ile ilişkileri devam ederken milletin vergilerinden
maaşlarını ve verilen hakları kullanmaya devam ederler ise; o zaman, milletin
yaraları kaşınır ve kanunlara güven kalmaz. Vatandaş düşünmeye başlar: Neden bir şiir yüzünden, bir siyasetçi
parmaklıklar arkasına gönderildi? “Biz sırtımızı YPJ'ye, YPG'ye ve PYD'ye yaslıyoruz”
“PKK sizi tükürüğü ile boğar” diyenler, dağa gidip PKK’nın büyük itleriyle poz
verenler, elde ettikleri imtiyazlarla neden keyif çatar? Vatan için evlat doğurmuş, imanlı, başörtülü analar orduevlerinden
içeri sokulmazdı ama şerefsiz ve terörist PKK’nin partisi HDP’nin vekilleri
milletin evi olan meclisten içeri halen neden sokulur? Hiç utanmadan ve
sıkılmadan PKK’nın vekilleri bizim inadımıza mecliste ceylan derileri üzerinde
oturup, haince düşüncelerle kandille telepatiye geçmelerine neden son verilmez?
Bu
memlekette kanun ve adalet var ise; HDP’nin Gara'ya giden milletvekilinin kulağından
tutup, önce şehitlerin kabri gezdirilip, sonra geçmişe yönelik aldığı tüm
maaşlara ve verilen imkânlara el koyup içeri tıkar. Eğer bu acilen yapılmaz
ise: HDP’nin hazineden aldığı yardımdan
PKK’nın faydalanması, belediye araçlarının ve imkânlarının eli kanlı sırtlanların
emrine verilmesi, devletin bütünlüğüne ve bayrağımıza göz dikilmesi bir şiir
okumanın yanında çok mu masum kalıyor diye düşüncelere iter…
Bu
memlekette kanun ve adalet var ise; HDP’li vekiller İstiklal Marşı ve Al Bayrağımıza
terbiyesizlik yapamaz! Yapar ise Ayı ve Yıldızı gözüne sokar, İstiklal
Marşı’nın nasıl yazıldığını ve bundan asla vazgeçilmeyeceği kafalarına
çıkmayacak şekilde sokulur...
HDP’yi kapatmak; cezaevini
kapatıp suçluları salmak gibidir. Çünkü aynı hainliğe sahip birileri alfabenin
birkaç harfinin ırzına geçer yeni bir tabela asar ve dağla, çakallarla, çocuk
katilleriyle bağı devam ettirir, hem de devletten yüksek maaşları ve imkânları
alarak... Oysa
HDP’yi kapatmadan öyle bir hizaya sokarsın ki; milletvekili olacaklar ve o çatı
altında siyaset yapacak olanlar bilirler ki, PKK ile gönül bağı boynumuza
dolanır, attığımız sloganlar zehir gibi yutturulur ve bir daha iflah olamayız.
Parti kapatmak yerine; alçaklık, hainlik yapan vekillerin yüzüne tükürülsün,
yakasından tutup sürüklensin, yüce meclisten götürülsün. O meclis ki 15
Temmuzda gazi olmuştur; o çatı altında yaptığı yemine sadık kalmayan, ihanet
içinde bulunan, emperyalistlere kukla olmuş vekil barınamamalıdır! Ve Kızlara – oğlanlara tecavüz eden,
bebekleri kurşunlayan PKK’nın siyasi ayağı olmanın ne bela bir şey olduğu
görülmelidir…
Bu arada, CHP’nin HDP için: “Madem terör örgütü neden kapatmıyorsunuz? Neden hazine yardımı veriyorsunuz?” gibi aklımızla alay söylemleri sadece bir kışkırtmadır. Aslında Büyük Millet Meclisine HDPKK’yı sokan kendileri olmuştur. Doksanlarda da Erdal İnönü Kandil’in kazığını meclise çakmıştı... Yoksa PKK’nın sivil ayağı hiç meclise girebilir miydi? HDP’yi kapatsak da mı yesek, kapatmasak da mı yesek? En doğrusu: Tabela yerinde dursun, hainlik yapanlardan verilenleri geri alarak cehennem olun! Desek…
Netice olarak: Bir şiir yüzünden Erdoğan’ın siyasi hayatına çelme takanlar kim ise; gözümüzün içine baka baka HDP’nin siyaset yapmasına sebep olanlar da aynı kişilerdir… Bizi temsil edin vekillerin, bizim paramızla bu vatana ihanet etmeleri asla affedilecek şey değildir!