HDP'nin Emperyalistlerle Dansı
Emperyalist-Sömürgeci ülkeler, Milli Mücadelemizdeki adlarıyla “müstevliler”, ABD, AB ve bunların gerilerindeki “Beynelmilel Siyonizm” uzun yıllardır Kürt kartına oynuyorlar.
Hedefleri İsrail kuklası ve İslam’la sorunlu bir Kürt Devleti oluşturmak.
Bu gayeyle "Türk
Solu"yla paslaşıyorlar.
Mayası itibarıyla
"Türk Solu" bu göreve iştahlı ve teşne.
PKK, zaten
bizatihi “Türk Solu”nun eseridir.
1960’larda Türkiye İşçi
Partisi, bir tek Kürt’ün olmadığı salonlarda “Kürdisite” çalışmaları başlatmıştı.
PKK'nın kurucu
kadroları Türk kökenli
kişilerdi. Yani “Türk
Solu” idi. Mahir Çayan
sempatizanı örgütlerdendiler. Çoğunlukla Kürt değildiler.
Abdullah
Öcalan, Deniz Gezmiş ve Mahir
Çayan’la Dev Genç'i kuran kadroda birlikteydi.
“Türk Solu”nun önemli ismi Yalçın Küçük’e göre; "Kürdizm, yükselen
‘sol’ hareketin planlı çocuğudur.”
Demokratik
yollardan iktidar umudu olamayan “Türk Solu”, hesaba göreKürtleri terörize ederek iktidara
tırmanacaktı.
"Türk
Solu"nun iktidar olmaktan gayesi, Türkiye’ye ve Kürt insanına fayda
sağlamak değildir.
"Türk
Solu"nun tek amacı vardır: “İslam’ın
canına okumak!”
PKK’yı pimi
çekilmiş bomba gibi Türkiye’nin kucağına bırakan işte bu “Türk Solu”dur.
"Türk
Solu", halen daha PKK’ya “Sakın silah
bırakmayın, ne aldınız da silah
bırakıyorsunuz” mesajları göndermekten geri durmamaktadır.
“Türk Solu”nun kalkıştığı bu macera,
50 bih Türk ve Kürt’ün canına, 400 milyar dolar da ekonomik kayba mal oldu.
“Türk Solu”nun partnerleri emperyalistlerin
hesaplarıysa;
Orta-Doğu'yu bir kez daha, fakat bu kez iliklerine kadar sömürmek, bunun için de Kürtleri kullanmaktır.
Kürtlere; Afganistan'a,
Irak'a yaptıklarını yapacaklardır.
Bunlar Irak'a, Afganistan'a ve gittikleri her yere, bağımsızlaştırmak(!), özgürleştirmek(!), demokratikleşmek(!)
bahanesi ile gitmediler mi?
1 milyon Iraklıyı öldürerek ebedi olarak(!) özgürleştirmediler mi?
HDP, İsrail kuklası çakma bir devletin çakma iktidarı olma peşindedir.
HDP, Kürt canı üzerinden iktidara sıçrayıp Kürt kanı üzerinde vicdansızca horon
tepecektir.
Ateist,
Marksist-Leninist HDP, Müslüman
Kürtleri, Uygurlar gibi, Iraklılar gibi, Afganlılar gibi, Kuzey Koreliler
gibi esaret altına alacaktır!
İsrail
kuklası Kürt Devleti eliyle, bölgede Türk, Arap, Kürt, Acem birbirine girecek, Haçlı-emperyalistler
tekrardan bol silahlar satacak,
Müslüman petrolüne çökecek, petro-dolarları kasalarına aktaracak, ceplerini ve
midelerini bir kez daha şişireceklerdir.
HDP’nin,
başını emperyalistlerin omuzuna dayayarak yaptığı dans ve valsin anlamı budur.
***
Kadın
cinayetleri arttı mı?
İçişleri
Bakanı Süleyman Soylu, kadın
cinayeti verilerini "1 milyon kişi
başına kadın cinayeti oranları; Dünya
13 kişi, Avrupa 7 kişi, Türkiye 3,8 kişi olarak açıkladı.
Soylu; “Sorumluluğumuz, şiddetin her türlüsüyle mücadele etmektir.
Türkiye, mücadelesiyle dünya ülkelerine örnek olacak" dedi.
Ünlü bir gazeteci, medyanın gücü için;
“Bana 2
televizyon, 2 gazete verin, Türkiye’de bir katiller ordusunun her gün sokaklarda
insanları öldürdüğüne bütün halkı inandırayım. Bir gün içinde işlenen adi cinayetleri haberlerde arka arkaya
vereyim, o gün 10 adam öldürüldüyse
bir katliam çıkarayım” demişti.
Son yıllarda kadın
cinayetlerine medyanın farkındalığı o kadar arttı ki, bu konuya
odaklanılması sanki dünyanın başka yerlerine nispetle Türkiye’de kadın
cinayetlerinde patlama yaşanıyormuş gibi bir kanaat, bir atmosfer oluştu.
Bu atmosfer hak
etmediği halde ülkemizin ve
milletimizin itibarını zedeliyor, sanki birilerinin de ekmeğine yağ sürüyor.
Sayın İçişleri Bakanının ortaya koyduğu verilere
göre bu yüz kızartıcı suçta, zannedilenin aksine en önlerde olmadığımız
görülüyor ve bir nebze yüreğimize su serpiyor.
Gerçekte hem toplum, hem devlet, yürek burkan, yürek
yakan bu sosyal kansere çözüm arıyor
ama ne yazık ki sihirli bir çözüm bulunamıyor.
Bu namertlere,
bu canavarlara çok daha caydırıcı
cezalar, çözümler bulmamız gerekiyor.
Gönül ister ki bu 3,8 oranı da hiç olmasın, her yıl
daha daha düşsün, Türkiye kadına şiddeti sıfırlayan dünyada ilk ülke olsun.
Kadına şiddetin aslında Türklükle de, İslam’la
da hiç bağdaşır yönü yok.
Umulur ki, kadına şiddet acilen sıfırlansın.
Ancak çözüm, yaranın, kaşınması ve kanatılmasından
nemalanan, her şiddet olayında yaygara, çığırtkanlık istismar yapan LGBT ve
benzerleri eliyle olmayacak, aklı selimle olacaktır.