HDP ve diğer 6 parti!
“Sırtımızı örgüte dayadık” diyenlerin partisi, şu anda “anahtar parti” konumunda.
Türkiye’nin
terör örgütü olarak ilân ettiği bir yapıya “sırt dayadıklarını” gururla
haykırabiliyorlar!
Nerede
görülmüş böyle bir demokrasi!..
*
Evet,
anahtar parti.
İstediğiniz
kadar “Sen de çok abarttın ama!”
deyiniz, rakamların işaret ettiği gerçek bu.
Millet
İttifakı denilen yapının seçim kazanabilmesi, HDP’nin açık desteğini
alabilmesine bağlı.
Yüzde 10,
yüzde 11, yüzde 12 çok büyük oy oranları.
HDP şu anda
3. Parti konumunda.
İlk beş
partinin milletvekili dağılımlarına bakın;
Ak Parti:
285, CHP: 135, HDP: 56, MHP: 48 ve İYİ
Parti: 36.
HDP
kapatılan partilerin devamı, malûm.
Şöyle bir
baktım;
öncü partilerden HADEP, yüzde 4.5 civarında
oya sahipmiş.
Arada başka
partiler kurulmuş, onlar da üç aşağı beş yukarı buralarda kalmışlar.
HDP, ise tam
mânâsıyla sıçrama yapmış; yüzde 13, yüzde 10, yüzde 11 .
Ortalaması
yüzde 12 olsun.
Oylarını ikiye,
hatta üçe katlamışlar!..
Üstelik, genç seçmen oranı bakımından da kafaya
oynuyor HDP.
Bir an için
gözünüzü kapatın ve herhangi bir Avrupa ülkesinde, sırtını İŞİD’e dayayan bir partinin bunları yaptığını düşünün!..
Hayal bile
edilemez değil mi?
Bırakınız,
bu noktalar gelmesini, kurulmasına bile müsaade etmezler şüphesiz!
*
HDP’nin projesi
belli.
Bunu
bilmeyen yok.
PKK’yı terör
örgütü olarak görmüyor, aksine “oraya
sırt dayadığını” büyük bir gururla haykırıyorlar.
Kimileri
gibi “Ortada kuyu var yandan geç!” filan dedikleri de yok, ne söyleyeceklerse
doğrudan söylüyor ve bütün riskleri de alıyorlar.
Anıtkabir’e
gitmiyor, milli bayram kutlamıyor, “Mustafa
Kemal’in askerleriyiz!” diyenlere ağız dolusu hakaretler savuruyorlar…
Böyle
yaptıkları halde, Atatürk’ün kurduğu Parti’nin, Ana Muhalefet CHP’nin Yönetimi,
bunlara saygı ve itaatte eksiklik göstermiyor!
CHP’nin
başındaki Sayın Kılıçdaroğlu, 6 genel başkanlı yuvarlak masa toplantısının
hemen ardından, “HDP’nin kendileri için
ne kadar önemli olduğunun” altını çizme…
HDP’ye “Sizi şimdilik masaya çağıramıyoruz ama
gönlümüzde ve hesaplarımızda siz de varsınız, biraz sabrediniz!” örtük
mesajını gönderme mecburiyetini hissediyor.
*
Türkiye, son
yıllarda terörle mücadelede büyük mesafeler kat etti, sınır ötesi operasyonlar çok önemliydi,
örgütün “vurucu gücü”ne sağlam
darbeler indirildi.
Bunların
hepsine evet.
Amma
velâkin, örgütün siyasal uzantısı olan partinin gittikçe yaygınlık kazandığı,
oraya gençlerden ciddi oranlarda oy gittiği ve sürecin onların lehine işlediği
de bir gerçek.
İşte, 6
partili yuvarlak masa ya da 28 Şubat İttifakı’nın durumu ortada.
Bu
partilerden ikisinin, CHP ile İYİ Parti’nin hatırı sayılır oranda oyu var.
Diğerleri,
Başkanlık Sistemi sayesinde masada yer alabiliyorlar, malûm yüzde yarım bile
önemli oluyor bu sistemde.
Yüzde yarım
bile önemliyse, yüzde 12 ile neler yapılabileceğini siz hesap edin!..
*
Yazıyı
uzatmamak için, memleketin üstünde demoklesin kılıcı gibi sallanıp duran BM İkiz Sözleşmeler/Azınlıklara Kendi
Kaderini Tayin Hakkı meselelerine girmeyeceğim.
Bugün için
Türkiye’nin bölünmesi gibi bir tehdit görünmüyor.
Azınlıklara
Kendi Kaderini Tayin Hakkı denilen de, bir memleketi bölme hakkını vermiyor
hukuken…
Kürtler bu
memleketin azınlıkları değil, asli unsurlarıdır.
Amma
velâkin, “Batı” meseleye böyle bakmıyor.
Batı
“Kürtler azınlıktır!” diyor.
BM hukukunun
ne menem bir hukuk olduğu da malûmunuz…
Günün
birinde, Türkiye’de karizmatik bir lider olmazsa ve büyük bir otorite boşluğu
meydana gelirse, neler olur?
Yazıyı
uzatmamak için Ukrayna-Rusya çatışmasına ve iki yüzlü batının takındığı tutuma
da girmeyeceğim.
İsrail’in,
Suriye’nin Kuzeyi’nde bir “açılım devleti” kurdurmak istediğini anlatmaya
kalksam, yerim yetmez.
Her neyse…
Türkiye’nin
bugün değilse de, orta vadede çok ciddi, çok yakın bir tehditle karşı karşıya
kalabileceğini yeterince anlatabildim galiba.
Anlatamadıysam,
iş tahmin ettiğimden de ciddi demektir!