Dolar (USD)
35.22
Euro (EUR)
36.71
Gram Altın
2966.00
BIST 100
9725.72
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
23 Ocak 2022

HDP- Edirne- İmralı üçgeni

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Sayın Erdoğan, grup toplantısında: "Şu anda Edirne'deki, en büyük hesabı İmralı'dakine verecek. Zannediliyor ki her yer şu anda tozpembe. Değil... Onların da kendi içinde ayrı bir hesaplaşmaları var ve bu hesaplaşmayı da yapacaklar" dedi.

Bu açıklama, Sn. Erdoğan'ın, siyasette kurduğu denklemleri kimsenin çözmeye, anlamaya muktedir olmadığını bir kez daha ispatlamıştır.

Gündem tekrar HDP ve Kürtler ekseninde şekillenmeye başladı.

Kürt meselesi, Türkiye'nin ve Ortadoğu'nun en önemli, öncelikli uzun ömürlü sorunlarından biri. Sorunun tarihsel ve sosyolojik boyutuna baktığımızda, belki de söylenmemiş ve yazılmamış söz kalmamış gibidir. Lakin hâlâ;

Soru mu?

Sorun mu?

Çözülmüş değil.

Kürt meselesi ile ilgili tartışmaların birçoğu, sorunun adıyla ve tanımıyla ilgili anlaşmazlıklar yüzünden tıkanır. Çünkü sorunun adı bir anlamda sorunun kimliğidir.

Öte yandan; bu bir sorun değil ise neden olumlu/olumsuz her platformda masadaki kart olarak görülüyor. Bunu şöyle de tanımlayabiliriz; Kürtler Türkiye coğrafyasının en politize toplumu. Bunu da özellikle seçim döneminde daha çok hissettirirler. Seçimlerde kilit rol oynarlar. Bunu oya devşirmek isteyenler ibreyi Kürtlere çevirmekten geri durmuyorlar.

Tarihsel bazı koşullar ve hatalar nedeniyle, bir kimlik sorunu haline gelmiş jeopolitika ve dış güçlerle ilgili çok boyutlu bir sorun olduğu su götürmez bir gerçektir.

HDP ve Kürt siyasi hareketinde, geçmişten süregelen bir kopuş ve ayrışma vardı. Son demlerde farklı kliklerin oluşması, derin çatlakların habercisi...

Metropol ve büyükşehirdeki Y ve Z kuşağı, İmralı'ya sadece bir "doğma" olarak görmekte. (Doğma: doğruluğu deneyden geçirilmeden, sınanmadan kabul edilen, olduğu gibi benimsenen ve bir öğretinin ya da ülkünün dayanağı yapılan öğreti.)

Apoizm doktrini ile beslenmiş olsalar da, ideolojilerinin ve hareketin lideri olarak Demirtaş’ı tercih etmekteler. Bu, buzdağının görüneni. Bizim göremediğimiz nice farklı sistem ve metodoloji mevcut. Buna bir şekilde HDP içinde çatlaklar da diyebiliriz. Kendi içindeki bölünme artık aşikar. Özellikle muhafazakar Kürtler, HDP içindeki inişli çıkışlı siyasetten yorulmuş ve farklı istikamete doğru yola çıkmış durumdalar.

Altan Tan ve Ayhan Bilge vb. isimler artık HDP de siyaset yapmayacaklar. Kürt milliyetçiliği hareketinden gelen isimler uzun zamandır partiden güvercin-şahinler durumundan beri dışlandılar.

Türk solu dediğimiz hareket, azınlık olmasına rağmen, karar ve yetki konumunda çok daha ön saflarda yer almaktadırlar. Harekete sonradan katılanların, kraldan çok kralcı yaklaşımları son derece düşündürücü. Bunlardan en önemli örnek Sezai Temelli ve o ekolden gelenler. Türk solu dediğimiz kimlikler, Kürt kimliğinin ekmeğini de etiketini de Kürtlerden daha çok yaşıyorlar.

HDP içinde iki kanadın zaman zaman öne çıkma ve geriye düşme durumları olmuştur. Batı'nın gözüyle Demirtaş güvercin. O sebeple her türlü konsept tasarlandı. Şahinler ön planda fazla görünmeseler de mutfak kısmını onlar yönetiyorlar. Tabi bu kol ve kanatları sayarken Kandili unutmamak gerekir. Aralarındaki organik bağın hiç kopmadığı biliniyor. Şu anki HDP'nin içinde Öcalan'ın gücü ve kurgusu yok. Bunu istemediğinden değil, onu sadece sembolden öteye taşımayan başka üst akılları var. İşte bu sebeple biriken derin hesaplaşmalar var. Çözüm sürecindeki masayı kimler devirdiyse, 6/7 Ekim olaylarını kim yönettiyse, çukurları kim kazdıysa masum çocukları kim dağlara çıkarttıysa kendi içinde çetrefilli bir hesaplaşma başlayalı çok uzun zaman oldu.

Mevcut partilerin tamamında, kendi içinden yeni partiler çıktı. İrili ufaklı olsa da farklı siyasi iradeler oluştu.

AK Parti içinden Deva ve Gelecek Partisi,

CHP'den Memleket Partisi,

Türkiye Değişim Partisi,

MHP'den İyi Parti.

Bu durumda HDP içinden de yeni bir partinin çıkması, siyasi konjonktür gereği çok şaşırtıcı olmaz.

Önümüzdeki günler, siyasi hareketin adresini HDP olarak göstermekte...