Dolar (USD)
32.46
Euro (EUR)
34.80
Gram Altın
2446.60
BIST 100
9883.98
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

06 Mart 2023

​Hazret-i Yunus (A.S.) ve 6 Şubat depremi

Evet, Muhterem Üstadım, buyurduğunuz gibi; “İşte Hazret-i Yunus aleyhisselâmın birinci vaziyetinden yüz derece daha müthiş bir vaziyetteyiz. Gecemiz, istikbaldir. İstikbalimiz, nazar-ı gafletle onun gecesinden yüz derece daha karanlık ve dehşetlidir. Denizimiz, şu sergerdan küre-i zeminimizdir. Bu denizin her mevcinde binler cenaze bulunuyor, onun denizinden bin derece daha korkuludur. Bizim heva-yı nefsimiz, hutumuzdur; hayat-ı ebediyemizi sıkıp mahvına çalışıyor. Bu hut, onun hutundan bin derece daha muzırdır. Çünkü onun hutu yüz senelik bir hayatı mahveder. Bizim hutumuz ise yüz milyon seneler hayatın mahvına çalışıyor.”Evet,bizim de “La İlahe İlla Ente Sübhaneke İnni Küntü Minezzalimin” münâcâtına ve sahili selamete çıkmamıza öyle çok ihtiyacımız var ki...

Toprak dehşet veren büyük bir balık ve her şey karanlık deniz gibi ürperticiydi… Soğuk ve karanlık gecede, arz beşik gibi dalgalandı, toprak kabardı ve yarıldı. Hz.Yunus aleyhisselâmın aleyhine ittifak etmiş sebepler gibi on binleri ebedi âlemlere kaldırıldı… Deprem anında, insan elinde tek bir sermaye vardı; zayıflık ve acizlik. Ama o acizlik, fakirlik öyle büyük ve kuvvetli ve netice aldıran bir silah oludu ki, hiçbir şeye güç yetmeyen insanın, Allah’a teslimiyeti, tazarru ve niyazı en kuvvetli şekilde devreye girdi, sahili selamete çıkmağa vesile oldu. Yaşanan çifte deprem, çifte imtihan, asrın büyük felaketiyle, yerin dalgaları, sarsıntıları, insan bedenlerini altına alırken, yer üstünde de vicdanlardan kaynayarak çıkan pınarlar gibi insanlık yarışı, merhamet yarışı saf ve temiz şekilde pırıl pırıl akıp gitti… Yıkılan binaların enkazlarından, hiç karşılık gözetilmeksizin yapılan devasa iyilikler yükseldi, hem ne yükselmek… Eller moloz yığınlarını, diller ise semaya dua yığınlarını kaldırdı. Halen yürek dolusu dualar semaya yükselmeye devam ediyor ve de devam edecek… Uzun saatlerin, günlerin, haftaların ardından, hayatta olanlar, yıkıntılar altından çıkarıldı; İlah-i kudretle, İlah-i sofralarla beslenmiş, merhametle korunmuş şekilde… Yaşanan bu afatta, defalarca mucizelere şahit olduk, iman edenler, bu mucizeler karşısında, defalarca tekbir getirdi. Ömrü tamamlanmak üzere olan ve kemikleri sızlayan yerin toprağı, Allah’ın izniyle ömrü tamamlanmamış olanları, yardıma koşanların ellerine teslim etti… Allah’a sonsuz şükürler olsun…

Mucizeler mucizeler...

Allah’ın sonsuz kudretinden meydana gelen, gözümüzle, aklımızla, imanımızla şahitlik ettiğimiz mucizeler... Enkaz altında, 20 günlük bir bebek günlerce Rezzak-ı Kerim’in rahmetiyle beslenmiş, ihtiyaçları giderilmiş, enkaz ona sıcacık bir ana kucağı olmuş. İşte o bebek, merhamet dolu kucaktan, merhamet dolu eller, yürekler vasıtasıyla gün yüzüne çıkarıldı. Bizler de Allah'ın bu mucizesine şahitlik ederek, ekran başında; süphanallah dedik... El-Mü'min Rab’bimiz,daracık ana rahminde, çocuğu nasıl koruyup, beslemiş ise; aynı kudret enkaz altında insanlara da sahip çıkmış, korumuş… Fedakâr ekipler, gönüllü yürekler, Hz. Yunus’un aydınlığa ve hayata yeniden kavuşması gibi; küçücük çocukları ve insanları, eli öpülesi abdestli namazlı ihtiyarları, günler sonra, yüzlerce saat sonra onları yutan enkazın altından Allah’ın izniyle sahili selamete çıkardılar... Bu mucize değil de nedir?

6 Şubat gecesinde, her şey insanlığın aleyhindeyken, Nur yetişti, tövbe yetişti, Kur'an yetişti selat-ü selamlar, tekbirler yetişti ruhumuzu temizledi. Yıkılan binalar, harap olan mallar, yardım için gönderilenler maddî âlemimizi temizledi... Bizler toprak üzerinde tövbe ve dualarla temizlenirken, depremzedeler ise toprak altında bizlerden kat be kat temizlendiler… Gençler namaz niyetiyle, çocuklar pırıl pırıl yüzlerle, ihtiyarlar en nurânî yüzlerle gün yüzüne çıkarıldılar…

Deprem ehli imana şahadet rütbesini taktı, hiç bir kayıpları yoktur. Kısacık dünya hayatları ellerinden alındı ama ebedi hayatın kurtuluşuna vesile olacak bir teskere ellerine verildi… Şimdi asıl onlar korksunlar, üzülsünler: Çürük bina yapanlar, çürük ve haram yiyenler, çürük binalarda yaşanmasına göz yumanlardır. Kentsel dönüşüme rantsal dönüşüm gibi çürük bakışla bakan siyasiler ve hakikatlere sırt çeviren; eli kalem, dili kelam tutanlar...

Son söz: Dünya zevkleri, ölümsüzlük düşüncesi, çirkin siyaset, aldım – verdim gibi dünyevi telaşlar insanları yutan balık olmuştur. Meşru dairede olmayan eğlenceler, sosyal medya, gökkuşağı renklerine çirkef bulaştırmak vs. bunların her birisi insanı yutan ve mahveden devasa balık olmuşlardır. Şimdi uyanma zamanı, şimdi ecdada ve değerlerimize layık olma vakti… Asıl önemli olanı da; namaz ve şükrü hayatın esası yapmak, yaradılış gayesini unutmamak…