Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
22 Haziran 2020

Hazırlık Zamanı

Korona virüsünün bilinen ortaya çıkışının üzerinden neredeyse yedi ay geçti. Bu süre zarfında vaka sayısı dünya genelinde giderek artarak neredeyse dokuz milyona ulaştı. Bunun yarısına yakını iyileşirken yaklaşık olarak beş yüz bin kişi hayatını kaybetti.

Çin’de ortaya çıktıktan sonra Asya, Avrupa ve Amerika kıtalarına doğru ilerleyen salgın son dönemde Çin’in başkenti Pekin’de artmaya başladı. Bu da salgının hala etkili olduğunu göstermektedir.

Hala aşının ve güçlü bir ilacının bulunmamış olması içinden geçilen süreci uzatan en önemli etken olarak karşımıza çıkıyor. Her ne kadar bir an evvel eski normalimize dönmeyi şiddetle arzulasak da aşı ve ilaç bulunana veya kitlesel bağışıklık kazanana kadar bu süreç yeni normalde devam edecektir. Temizlik, maske ve mesafe kuralının uygulanma zorunluluğunun ortadan kalkması için ya aşının bulunması gerekir veya kitlesel bağışıklığın kazanılması gerekir.

Aşının bulunması elbette zaman almaktadır. Bazı ülkelerde ilerleyen fazlara geçilse de tam olarak bulunmasının ardından yaygınlaşması, yan etkilerinin tespiti gibi süreçleri düşündüğümüzde en azından bir buçuk, iki yıl daha sürecek gibi görünüyor.

Bu sürecin de elbette ekonomik etkileri olacaktır. Toplam talep kısa zamanda eski normal seviyesine ulaşamayacaktır. Buna bağlı olarak yatırımcıların çekimserliği devam ederken küresel büyüme sınırlı kalacaktır. Bu bağlamda kamu ve kamu destekli yatırımların artacağı söylenebilir.

Yerli üretimlerin önem kazandığı, dışa bağımlılığın asgari düzeyde olması gerektiğinin ortaya çıktığı bu süreçte devlet teşvik ve destekleriyle dışa bağımlılığın azaltılması için çalışmalar artacaktır.

Türkiye’nin bu sürece salgın öncesinde savunma sanayinde başladığı herkesçe malumdur. Salgın sürecinde solunum cihazı, ilaç, aşı, maske, tulum, gıda gibi yine can güvenliğini ilgilendiren kritik alanlarda da önemli atılımların yapıldığını gördük.

Yerli ve milli imkânlarla üretilen solunum cihazları Somali’den Brezilya’ya kadar çeşitli ülkelere gönderilmeye başlandı bile. TÜBİTAK öncülüğünde üniversitelerimiz ve çeşitli özel kuruluşlar ilaç ve aşı çalışmalarına hız verdi. Gıda konusunda da Türkiye yeni bir hamle yaparak atıl durumdaki hazine arazilerini tarıma açtı. Böylece gıda arz güvenliği de artırılmış olacaktır.

Türkiye’nin bu süreçte attığı en önemli adım da şüphesiz ki bir milyon yazılımcı genç yetiştirme programıdır. Dijitalleşmenin artarak yaygınlaşmasına vesile olan salgın süreci bu ihtiyacı ortaya koymuştur. Nitekim Türkiye’nin orta gelir tuzağından kurtulması için yüksek teknolojili üretimlere geçmesi gerektiği yıllardır dile getirilse de salgın sürecinin bu adımların hızlandırılmasına katkı sağladığını görüyoruz. Yüksek teknolojili üretimlere geçiş ile birlikte yüksek katma değerli üretimlere geçilirken bu da büyüme konusunda hızlandırıcı etki oluşturacaktır.

Avrupa Birliği ülkelerinin salgın sürecinde birbirlerine maske, ilaç, tıbbi malzeme konusunda yardımcı olamamaları ve aksine birbirlerinin maske ve tıbbi ürünlerine el koyma veya çalma yoluna gitmeleri birliğin güvenilirliğini olumsuz etkilemiştir. Bu durum ileride İngiltere gibi başka ülkelerin de birlikten ayrılmalarına neden olabilir. Bu elbette bir anda olacak bir şey değildir ancak süreç içerisinde yaşanacak krizlerle birlikte olası durumlardır.

Türkiye’nin bu süreçte tıbbi malzeme konusunda birçok ülkeye yardımlar göndermesi Türkiye’nin üretim ve ihracatını olumlu yönde etkileyecektir. Krizin tüm şiddetiyle yaşandığı bu günlerde bu yardımların yapılması Türkiye’nin üretim ve ulaştırma kapasitesini de açıkça göstermiştir. Bu durum Türkiye’nin ihracat pazarını genişletirken Türkiye’den ithalat yapmayı düşünen ülkeleri de teşvik edecektir. Fiyat olarak uygun, kalite olarak muadilleriyle aynı seviyede bir ürün almak isteyen her ülke Türkiye’yi tercih etmeye başlayacaktır.

Yurt içinde de gözden kaçırmamamız gereken bir husus var ki; o da olası ikinci ve üçüncü dalgalara şimdiden hazırlık yapılması gerektiğidir. Dijital ve teknik alt yapı çalışmalarının hızlandırılarak olası olumsuz durumlara karşı şimdiden hazırlıklı olmak gerekir.

Ne demişler “sen işini kış tut yaz çıkarsa bahtına”