Haziran'da hayata sarılmak
Beklediğimiz haziran geldi. Dondurucu soğuk günlerden hazirana ulaştık. Haziranda hissettiğimiz yaz sıcağı, sevgilinin gülüşü gibi, ruhlarımızı serinletmektedir. Haziran, yaz sıcağında ruhun serinlemesidir. Hazirana sarılmak, hayata, sevgiye ve coşkuya sarılmaktır. Haziran ve hayat, birbirine çok yakışmaktadır. Haziranda hayata sarılmaya hiçbir paha biçilemez. En büyük zenginlik, haziranda hayata sarılmaktır. Nazım, hayat ve haziran bütünlüğünü şu mısrada ne güzel anlatmaktadır: "Ölüm düşüncesinden soyundum/giyindim Haziran yapraklarını bulvarların.” Sevgiliye hayat gibi haziranda sarılmak kadar varoluşsal olarak bizi var eden, zenginleştiren ve büyüten bir tecrübe yoktur. Haziranda hayata sevgili gibi sarılmak, güzzel, mutlu ve coşkulu günler göreceğimiz ve coşkulu tecrübeler yaşayacağımızın habercisidir. Haziran günleri, sonsuz ve sınırsız günlerle dolu özgür bir hayatın ta kendisidir. Haziranda hayat ve sevgili hep bizimledir. Sevgili ve hayatı, gölge olarak değil, canlı olarak içimizde ve yanıbaşımızda yaşarız. Haziran günlerinin başında, ortasında, sonsuzluğunda, gecesinde ve gündüzünde hayat ve sevgiliyi doya doya yaşamak vardır. Günün en sıcak anında hayat, sevgiliyi getirmekte ve bize güneşin aydınlığında hayat ve aşk nefesi sunmaktadır.
Haziranda günün batışı hiçbir şekilde hüzün vermez, çünkü ertesi gün güneşin daha aydınlık doğacağından eminiz. Ertesi günün daha güneşli, aydınlık, tutkulu ve aydınlık geçeceğinden umutluyuz. Haziranda sevgiliden ayrılmak yoktur. Hazirana ayrılık ve hüzün yakışmamaktadır. Sevgilinin gidişi, bir an önce döneceğinin başlangıcıdır. Onun gözleri ve bakışları yüreğimi yaratmakta, coşkulu sesi bütün belirsizleri ve buğulukları temizlemektedir. Her söylediği söz, parlak bir yıldız gibi karanlığı aydınlatmakta ve yüzünde hüzün değil umudu ve inancı bulmaktayım. Ümit Yaşar Oğuzcan’ın Ben Eylül Sen Haziran şiiri kulaklarımdadır: “Beni kötü yakaladın haziran/Gamlı, yıkık eylül sonuma/Bir ilk yaz tazeliği getirdin/Masmavi göğünle/Cana can katan güneşinle/Pırıl pırıl engin denizinle girdin içime/Çiçekler açtı dokunduğun/Çimler büyüdü yürüdüğün/Ve güller katmer oldu güldüğün yerde.”Haziran, hayatı ve sevgiliyi yaratıcı bir şekilde yeniden okuma, anlama, anlamlandırma ve yaşama ayıdır.
Hazirana susmak yakışmaz. Hazirana yakışan söztür, müziktir ve cıvıltıdır. Bedenimiz sönmüş ve cılız olarak değil, ışık ve enerjiyle dolu olarak yeniden kendini göstermektedir. Haziranda ruhumuz, bütün karanlıklarından ve kirlerinden arınarak masumiyetini ortaya koymak için çırpınmaktadır. Haziranda hayatımıza aşk ve tutku gelmektedir. Haziranın getirdiği aşk ve tutku sayesinde eksik ve kırılmış hayatlarımızı onarmakta ve tamamlamaktayız.
Haziranda o masal kadının adını artık buğulu camlara yazmıyorum. Senin adını güneşin ışıklarına yazan bir ruhla kendimi dışarıya atıyor, saatlerce sokakları geziyorum. Güneş ışıklarına adını yazdıkça gökyüzünün daha güzelleştiğini ve yeryüzüyle daha bütünleşen güzelliğini görmekle mutluluk, tutku, umut ve aşk her tarafımı kuşatmaktadır. Haziranda artık yağan yağmur değil, en sıcak ve serin güneş oluverdin. Haziran, seni, gökyüzünü ve yeryüzünü birleştiren en kutsal üçlemeyi inşa etmektedir.Haziran akşamlarında en serin rüzgarlar, senden yana esmekte, bütün düşünceler ve düşler senin ismini söylemekte, bütün aşk destanlarının biricik kahramanı sen olmaktasın. Hayatın sıcak nefesini varlığın sayesinde her an hissetmekte ve doğa bir bütün olarak muhteşem bir şekilde bizi kendisine katmaktadır.
Hazirandan bahsedince havinden söz etmemek olmaz. Havin, Kürtçede yaz mevsimi ve yaz geceleri anlamına gelmektedir. Yaz mevsiminin sıcaklığını ifade eden havin, aynı zamanda hayat enerjisi hiç bitmeyen, yorulmayan ve yılmaz insanı da anlatmaktadır. Haziran, havin ve insan bu günlerde biraraya gelen bir diğer olağanüstü üçlemedir. Haziran ve havin yılmazlığına her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğunu güneş, her doğan günde ruhuma fısıldamaktadır. Haziran günlerinde havin gibi senin hayat enerjini, yorulmazlığını ve dinamizmini yaşamak, yeryüzündeki en olağanüstü mucizeye şahit olmaktır. Senin sayende haziran ve havin (yaz günleri) mutluluklarla ve mucizelerle dolu geçmektedir.
