Dolar (USD)
35.22
Euro (EUR)
36.72
Gram Altın
2961.13
BIST 100
9658.17
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
04 Ocak 2021

Hazar'ın Doğusu

Dünya enerji potansiyelinin en önemli noktalarından biri olan Hazar havzası, geleceğimizin şekillendirilmesinde bir dönüm noktası olacaktır.

Kuzeyi Rusya Federasyonu, Güneyi İran tarafından tutulan bu havzanın batısında çıkacak kargaşayı Azerbaycan Karabağ savaşındaki zaferiyle önledi. Bundan sonraki paylaşım kavgası ise Hazar’ın doğusunda yaşanacaktır. Her ne kadar Hazar’ın doğusundaki devletlerin egemenlik alanlarının belli olmasına rağmen, bu devletleri kontrol edecek küresel güçlerin manivalaları yeni bir kaos iklimi besliyor.

Türklerle askeri alanda çatışmanın mutlak bir yenilgi getireceğini bilen emperyalist güçlerin, diplomasi oyunları ve hibrit savaş yöntemleriyle bölgeye hakim olma teşebbüsleri hız kazandı. Bölgeden Türkiye’yi enterne etmek için Biden’in koltuğa oturmasını bekleyenler için 5 Ocak önemli bir dönüm noktası. 5 Ocak’ta Georgia’da yapılacak seçimlerde 2 senatörü 50 senatörü bulanan cumhuriyetçiler kazanırsa, Biden topal ördek olacaktır. 48 senötürlü Demokratların kazanması durumunda, Pentagon, Beyaz Saray, Temsilciler Meclisi’nin yanında Senatoyu da kontrolleri altına alarak evangelist siyaset yerine neocon siyasete geçiş yapacaklar. Derin Amerika kontrolü tamamen eline almış olacak. 20 Ocak’ta Biden koltuğa oturarak herkes pozisyonunu netleştirecek.

Evanelistlerin, Çin’i kuşatma projesi kapsamında Hindistan ile işbirlikleri, Pakistan’ı ister istemez Çin’in yanına itti. Çin daha geçtiğimiz hafta Pakistan’a 14 savaş uçağı daha satarak, muhtemel bir Pakistan-Hindistan savaşında hava hakimiyetinin Hindistan’a geçmesini istemediğini açıkça gösterdi. Çin’in petrol ithal ettiği İran ile de yakın işbirliği biliniyor. Hem kara ve hem deniz ipek yolu konusunda İran önemli bir merkez olarak görülüyor.

Karabağ zaferinden sonra, Rusya’nın Azerbaycan’a inerek Zengilan koridoruna izin vermesi, kendisinin ABD tarafından kuşatılmasını da yaracak bir hamle olarak değerlendiriliyor. Bu koridora hayat verecek bir başka anlaşma da Pakistan ile Özbekistan arasında imzalandı. İki devlet Pakistan-Özbekistan demiryolu için 4.8 milyar dolarlık kredi talep ettiler. Mezar-ı Şerif-Kabil-Peşaver arasında Trans-Afgan Demiryolu projesinin devreye girmesiyle Türk dünyasına yeni bir can damarı bağlanacaktır. Bu yol Londra-Pekin hattını bekleyerek, İran’ı biraz daha devre dışı bırakabilecektir.

Rusya’nın 1979 Afganistan işgali ile başlayan bölgede hakimiyet mücadalesinde, Trump yönetimi Taliban ile masaya oturarak savaşı farklı bir boyuta sürüklemek istemişti. Bir yandan Taliban ile masaya oturulurken diğer yandan da Irak ve Suriye coğrafyalarında eğittikleri DEAŞ ile Şii Fatimuyyun tugaylarını Afganistan’a taşıyarak savaş biraz daha karmaşıklaştırıldı. Bölgede istikrarın sağlanması durumunda kendilerine iş kalmayacağını bilen derin Amerika bölge insanını Doğu (Çin)- Batı (ABD-AB) arasında tercihe zorlamakta her iki tercihten de Müslümanların zararlı çıkacağı bilinmektedir. Türkiye’nin Irak-Suriye Terör koridorunu yıktığı, Akdeniz’de oyunu bozduğu, Azerbaycan’a yardım ettiği, Libya hükümetinin imdadına yetiştiği için Ambargo ile tehdit edenlerin, bölgede terörist grupları silahlandırmaları hepimiz için manidar. ABD’nin, Fransa’nın, İngiltere’nin teröre açık silah desteğinin yanında AB’nin başat gücü Almanya bile bu pazardan payını aldı. Türkiye’ye tank motoru vermeyen Alman parlamentosu, aralarında terör gruplarının da yer aldığı Ortadoğu’da savaşan gruplara 5 milyar 635 bin euroluk silah satışı yaptı. Silah satılan ülkeler arasında, Yemen ve Libya’daki ayrılıkçıların olması dikkatlerden kaçmıyor. Bu silah satışları yüzünden de kimse Almanya’nın Libya’ya BM silah ambargosunu deldiği için suçlamada bulunmuyor. Akdeniz’de Türk gemisine, Libya’ya silah taşıyor gerekçesiyle korsanlık yapan Almanların asıl amaçlarının silah pazarındaki hakimiyetlerini kaybetmemek olduğunu kimse dillendirmek istemiyor.

Günümüzde şeytan Müslüman urbası ile dolaşıyor. Türkiye-Pakistan hattının Hazar’ın en doğusundaki Türkistan üzerinden engelleme girişimi zincirin en zayıf halkası. Doğu Türkistan, zengin enerji ve maden yatakları sebebiyle Çin’in işgal ettiği ve oradaki Müslüman Türklere zulmettiği bir bölge. ABD ve AB’nin bu bölgeye girmek, Müslüman birlikteliğini yıkmak için kullandığı argüman ise Türkiye ve İslam dünyası sizi Çin’in insafına terk etti, söylemedir. Güya Doğu Türkistan ile Filistin’i kıyaslayarak Filistinlilere Yahudi zulmünü meşru hale getirmek istiyorlar.

Hazar’ın doğusundaki Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan’ın bölgedeki diğer Müslüman topluluklarla birlikte aynı hedefe kilitlenmeleri durumunda Batı-Doğu kıskacı kırılarak İslam güneşi dünyayı aydınlatmaya devam edecektir. O yüzden bizim politikamız barış ve istikrardan yanadır. Türkiye bu coğrafyanın tamamının özetidir. Türkiye, Türk-İslam coğrafyasının, Recep Tayyip Erdoğan da ümmetin kilit taşıdır. Kilit taşı çözülürse medeniyet yıkılır. Bunu bilen emperyalizmin Türkiye ve liderine içerden ve dışardan saldırıları artarak devam edecektir. Hiçbir zafer emeksiz ve bedelsiz olmaz. Gelecek nesillerimizin kurtarılmasını istiyorsanız bedel ödemeye hazır olun. Vesselam……