Hayvanseverlik dayatılan bir proje mi?
"Gerçekten biz Adem evlatlarını şerefli kıldık, karada ve denizde kendilerini taşıyacak vasıtalar nasip ettik. Onlara helal ve hoş rızıklar verdik ve onları yarattığımız varlıkların çoğuna üstün kıldık." (İsra,17/70)
Gaziantep'te yaşayan dört yaşındaki Asiye Ateş, iki pitbulun
kurbanı oldu. Sitede oyun oynarken korkunç bir saldırıyla ölümden dönen Asiye,
pitbulların ağzından güçlükle kurtarılabildi. Durumu ağır olan küçük kızın
yaşam savaşı sürüyor. Gaziantep'ten gelen bu haberle canımız yandı.
Allah insanı yaratırken eşref-i mahlukat olarak yaratmıştır,
yani yaratılanların en değerlisi...
Bu değerli varlık, kendi varlığının hep ispat ve isyanında. Son
dönemlerde toplumda farklı bir algı gelişti hayvanseverlik… Bu algıya göre
hayvanlar nerdeyse insan üstü bir varlık.
Düşüncelerimi paylaşmadan önce bunun altını kırmızı çizgi
ile çizmek istiyorum.
Ben, kuşu öldüğünde ona başsağlığına giden peygamberin
ümmetiyim. Hayvan sevgisine veya korunmasına karşı değilim ama insan hayatının
tehlikede olduğu bir yerde hiçbir sevgi anlamlı değildir. Her şeyimizde ifrat
ve tefrit yaşadığımız gibi hayvanlar konusunda da bunun zirvesini yaşıyoruz.
Özellikle büyük şehirlerde evcil hayvanlar ile yaşamak artık elit bir kültür
kabul ediliyor. Asansörde birbirinin yüzüne bakmayan komşuların elinde
neredeyse birer evcil hayvanı mevcut. Bunların olmasında ne var diyeceksiniz.
İşte burada o eşref-i mahlukatın nasıl ayaklar altına alındığını görüyoruz.
Hayvana duyulan saygı ve sevgiyi
asansörde gördüğü komşusuna göstermekten aciz. Her koşulda kedi ve
köpeğinin veteriner ve beslenmesine servet harcayan yeni nesil, anne ve
babasını huzurevine yerleştirmeyi medeniyet görmüş. Evine yirmi kedi ve köpeği
sığdıran, anne baba eş akrabaya gelince merhametini yitiren, dost sohbetinde,
kaç kedisi olduğunun gururunu yaşayan tuhaf sevgi bunalımı yaşayan bir
zihniyet.
Bu algı ve dayatılan olgu neticesinde sektörel bir zenginlik
oluşmakta. Petshop'lar ve buna benzer hizmet alımı yapılan yerler, evcil
hayvanların aksesuar ve beslenmeleri, kendi başına ayrı bir tüketim dünyası.
Doğaya ait olan bu hayvanları kısırlaştırma başta olmak
üzere, resmen süs malzemesi gibi evde hapsedilen hayvanların hangi hakkından
söz ediyorsunuz.
İnsan sevgisinden bi haber hayvana adanan bir kutsallık.
Bu paradoks ilişkiyi aklım da yüreğim de almıyor.
Kışın soğukta kalan hayvana sıcak yer bulmak, onların ulaşabileceği
yerlere yemek götürmek, yazın susuz kalmasınlar diye onlara su yetiştirmek.
Asla eziyet etmeden severek korumayı ben hayvan sevgisi olarak görürüm. Hayvanı
insandan üstün tutan dayatan algı mühendislerine karşıyım. Allah bizi ve onları
ayırarak yaratmış, hayvanın da genetiğiyle oynamayın!
Hayvanı petshoplara tıkan, "hayvan sevgisi"
kılıfına büründürülen sistem, tam olarak bir projedir. Bu oyuna gelmeyin çünkü
gerçek mağdurları petshoplarda, evlerde dört duvar arasına tıkılan masum canlar
oluyor.
Hiçbirimiz hayvanlara eziyet edilmesini istemeyiz fakat
hayat pratiğinde pek de karşılık bulan bir istek değildir bu. İşte bu noktada
"hayvan hakları" devreye giriyor.
Hayvan hakları diye bir şey olabilir mi?
Hayvanlara karşı ahlaki, vicdani sorumluluklarımız nelerdir?
Hayvanlar hukuk tarafından korunabilir mi?
5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu mecliste onaylandı.
Hayvan hakları artık hukuki olarak koruma altında.
Hayvanları Koruma Kanunu'nun tanımları düzenleyen maddesinde
değişiklik yapılarak "süs" ibaresi çıkarılacak. Evcil hayvanı kasten
öldüren kişi, altı aydan dört yıla kadar hapis cezası alacak. Hayvanlara cinsel
istismarda bulunanlara da altı aydan üç yıla kadar hapis cezası verilebilecek.
Yüce Peygamberimiz, sadece insanlara değil, bütün canlılara
karşı merhametli olunmasını istemiştir.
Peygamberimiz; "merhamet edenlere Allah da merhamet
eder. Siz yerdekilere merhamet ediniz ki, göktekiler de size merhamet
etsinler!" buyurmuştur.
Hayvanlar da tıpkı bizler gibi yeryüzünün sakinleridir.
Onların da yaşama, korunma ve barınma gibi temel hakları olduğunu unutmayalım.
Varlık âlemine sevgi, şefkat ve ibret nazarıyla bakalım. Dini, vicdani ve
insani sorumluluğumuzu yerine getirerek...
***********
** Asiye kızımızın son durumu ile ilgili doktorunun
açıklamasını paylaşıyorum.
-Asiye Ateş'in artık bir kulağı yok.
-Hayatımda böyle bir ısırma izi görmedim
-Hayati tehlike ciddi düzeyde sürüyor
-Yüzünün sağ tarafı felç kalabilir
-Kalıcı izlere bakamıyoruz bile kemik ve doku kaybı çok
- Şu anda önceliğimiz hayatta kalmasını sağlamak.