Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.16
Gram Altın
2984.91
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
27 Haziran 2024

​Hayvanlarla uğraşmak

Yetersizlik duygusu inatçı bir hastalıktır

(A.Adler).

Türk tarımının temel sorunları üzerinde bir yazı planlama için çalışırken arşivimdeki bir açıklama dikkatimi çekti. Bunu aşağıda paylaşacağım.

Yetersizlik duygusu hatta aşağılık kompleksi sahibi kişilerin içinde bulundukları ruhsal durum bizi hiç de muasır medeniyete eriştirecek gibi durmuyor.

Batı karşısında yenilmiş olmanın verdiği bir ruh hali ile göçebeliği, hayvan yetiştiriciliğini küçümseyenlere rastlamak mümkün. Bazı aklı evveller Yüce Türk Milletini çobanlık yapmakla suçlamakta, kendince küçümsemektedir…

Göç

Göçmesi ile meşhur bir milletiz. Orta Asya’dan Anadolu’ya göçmüşüz. Bu topraklarda da Milletimiz uzun yıllar göçebe hayatı yaşamıştır. Aslında o çağların sosyal ve ekonomik şartları dikkate alındığında bu çok rasyonel bir yaşam veya ekonomik faaliyettir.

Modern çağda sürü yönetimi üniversitelerde bilimsel olarak okutulan bir derstir. Pastırma yapmak et endüstrisinde önemli bir işleme tekniğidir. Yoğurt yapmak sütün farklı bir işleme yöntemidir. Bu listeyi uzatmak mümkündür…

Atalarımızı ata bindi, koyun güttü gibi söylemlerle -o gün için bu faaliyetler çok rasyonel, ekonomik ve sosyal faaliyetlerdir- küçümsenmemelidir…

Bu yetersizlik duygusunda olanlar yüce makamları işgal ederse durum daha da vahimleşecektir.

Kader

Zamanın birinde Başbakan ve Bakanların olduğu yönetim sisteminde bir kabine değişikliğinde o zaman Tarım ve Orman Bakanlığı’nın (TOB’un) ismi “T.C. Gıda Tarım Ve Hayvancılık Bakanlığı” iken eski bakan görevi devrederken şunları söylemişti: "Bakanımızla ortak yönümüz çıktı. Uzun yıllar birlikte insanlarla uğraştık kaderde hayvanlarla uğraşmak da var."

O yıllarda “Kaderde hayvanlarla uğraşmak da var…” sözü bir akademisyen olarak beni hayretlere düşürmüştü.

Görevi devralan yeni bakan ise bu açıklamaya, daha makul bir katkı verdi: "Ama neticede yine insan için uğraşacağız". Aslında O’da hayvanla uğraşmayı pek anlamamıştı. Daha sonra yeni bakanı kamuoyu “kepek ektirme” çalışması ile tanıdı.

Şimdi gel de Türk tarımı neden bu durumu diye sorma! Ben sormuyorum ve kimseye bir şey demiyorum.

Hayvan

Hayvan Arapça kökenli bir sözcük. Hayvan canlıların bir grubunun genel ismi. Ama TDK Büyük sözlükte şu anlamlarda açıklanmış:

- Duygu ve hareket yeteneği olan, içgüdüleriyle hareket eden canlı yaratık

- Kızılan bir kimseye söylenen bir söz…

Sabık (eski) bakanın “Kaderde hayvanlarla uğraşmak da var…” sözündeki kastı nedir?

Kızdığı birilerini mi anlatmak istedi? O yıllarda devir teslim töreninde sabık bakanın açıklamaları gülüşmeye neden olması bilenleri düşündürdü!

Bakanlığın Çalışma alanını mı kastetti? Tarımın alt bir çalışma alanı olan hayvancılıksa, küçümsenmemeli, çok önemli bir çalışma alanı olduğu hatırlanmalıdır.

Eğer çalışma alanını kastediyorsa bunu söylemek ve oradakilerin gülmeleri de ilginç bir durumdur. İşini ciddiye almamak affedilecek bir konu değildir… O makamlar doldurulurken, o makam nedeniyle herkesten saygı görülürken iyi de ayrılırken “Kaderde hayvanlarla uğraşmak da var…” demek ne oluyor?

Yok, eğer birilerini kastetmişse bunlar kimdir? Sabık bakanı böylesine kızdıran konu veya kişiler… Bu açıklanmadığı sürece elbette bunu bilemeyiz. Kızgınlıklar meslek onurunu zedelememeli! Bireysel yetersizlik duygusu bir ulusun kaderi gibi gösterilemez. Ya toplum bu duygunun kıskacındaysa! Bilinçler yaralıysa!

Belki de A. Adler haklı: “Diğerlerinden üstünmüş gibi davranan herkeste büyük çabalarla gizlenmeye çalışılan bir aşağılık duygusu olduğunu tahmin edebiliriz.”

Bir defa şu yetersizlik duygusu -hatta aşağılık kompleksinden- kurtulmak lazım… Bizler, günümüzde tarihe şan vermiş Medeniyetin önemli bir temsilcisiyiz…

Son söz: Hayvanın alacası dışında, insanın alacası içinde.