Dolar (USD)
34.49
Euro (EUR)
36.25
Gram Altın
2960.57
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
29 Eylül 2022

​Hayırsız!

Bir insan, tüm hayatı boyunca pek çok dert, pek çok ahlaksızlıkla karşılaşır. Dertlerin oluşması ve devletlerin batması parasızlıktan değil eğitimsizlik, akılsızlık ve ahlaksızlıktandır. İnsanın ve toplumun hayatını zindan eden dertlerin kimisi önceden öngörülebilirse de kimisi öngörülemez.

Her tür derdi aşmak ve dertleri çözmenin yolu insanı ideale en yakın şekilde eğitmekle başlar. Sonrası ise insanın aklını çok iyi derecede kullanmasını sağlamak ve nefs terbiyesini yoğun yaşattırarak güzel ahlak sahibi olmasını sağlamaktır.

İnsan teki olarak birey; bu eğitimi, bu aklı kullanmayı ve bu nefs terbiyesini tek başına asla elde edemez, tek başına bunları asla sağlayamaz. Bu özelliklere sahip olabilmek için tüm topluma ve tüm kurumlara ihtiyacı olacaktır.

İnsanın kişisel özellikleri ve aldığı eğitim tamamıyla insanın sahip olduğu kaliteyi belirler. İnsan teki olarak bireyin kalitesi; toplumun, kurumların ve devletin kalitesini belirler. İnsan ve toplum dertlerden, sorunlardan, kalitesizlikten, ahlaksızlıktan şekvacı ve çözümün geç gelmesinden mustarip ise insan ve toplum, kendisini kendisine şikâyet ediyor demektir. Devlet dâhil tüm kurumların, her tür grup dâhil tüm toplumun aynası insandır.

İnsan ve toplumda bir eğitimsizliğe, bir akılsızlığa, bir ahlaksızlığa denk gelince ne yapacaksınız?

“Bana ne!” mi diyeceksiniz?

Köşenizden seyirci mi kalacaksınız?

İnsanın sosyal hayattaki edebi, görgü ve nezaketi, muhabbet ve hürmeti, vatan evladı olma gibi akla gelecek bütün özelliklerini; insanı eğitmeden, akıllandırmadan ve nefs terbiyesi verip güzel ahlaklı yapamadan kaliteli yapamazsınız. O zaman yapılacak bellidir: İnsanı kaliteli yapmak, toplumu kaliteli yapmak, kurumlarınızı bunlara göre kurmak ve şekillendirmek zorundasınız.

İnsanın eğitimi noksansa ahlaksız, görgüsüz bir yolcu olarak otobüste tramvayda, aklı yoksa terörist olarak dağda bayırda, nefs terbiyesi yoksa yetimin öksüzün, komşunun malını gasp eden bir eşkıya olarak köyde şehirde her gün göreceksiniz demektir.

Otobüste yer verilmediği için ayakları şişen bir gebe kadının, bir ihtiyarın yakını siz olsanız..

Ateşli silahla şehit olan vatan evladının çocuğu, kocası, karısı, ebeveyni siz olsanız..

Terbiyeden yoksun bir edepsiz, bir ahlaksızın gasp ettiği mal, mülk, akıl, hak ve hürriyetin sahibi siz olsanız..

“Bana ne! mi diyeceksiniz? Yoksa… Ben yandım, yakınım yandı, başkaları da yanmasın. Başkaları için ben ne yapabilirim? deyip her biri sorun ve dertleri öngörmekle insanın sorun ve derdini çözmekle mükellef, toplumun ve kurumların kalitesini arttıracak kurumlar kurmak ve yürütmek için sefere çıkan bir insan, bir toplum mu olacaksınız?”

Eğer “Bana ne!” diyorsanız ve sadece köpüklü kahve yudumlayıp çıkan eğitimsizlik, akılsızlık ve ahlaksızlık yangınını seyrediyorsanız hiç kimse kendine ne kaliteli bir Müslüman ne de kaliteli bir insan desin.

Tabi ki de insan ve Müslümansınızdır. Ancak “Sizin en hayırlınız, insanlara en hayırlı olanınızdır” hadisini en ahlaklı, en kaliteli insan Hazreti Peygamber boşuna söylememiştir. Boşuna söylemediğine, söylemeyeceğine göre ya hayırlı olunmalı ya da hayırlı olunmalıdır değil mi? Yoksa sadece hayırsız olarak kala kalırsınız.