Hayırlı Evetler
Yıllarca hayır dedik. Duymadılar bizi.
Şimdi evet diyeceğiz. Duymak istemiyorlar.
Yıllarca ret ve kabullerimizi hiçe saydılar. Çünkü sadece kendilerinin irade gösterme, karar verme hakları olduğuna inandılar. Çünkü sadece kendilerinin "insan" olduğuna inandılar. Diğeri, başkayı, karşıyı, ötekini insan yerine koymadılar. Hayatları horgörü doluydu. Kimden mi bahsediyorum? Kimler bunların failiyse onlardan...
Şimdi hiç ummadıkları o irade dirildi. Sanki "uzaylı" gibiydi. Üstünde yıldız özü. Göğsünde bulut izi. "Tanka dur, askere yapma, siyasiye etme!" diyebilen bir duruş. Daha dur... Ekonomiye "Maun bencili! Çek ellerini rızkımdan!", eğitime " Faydalı ol! Soyumu kırma!", sanata "Süründürme! Kanatlandır!" diyecek olan irade.
Sahi nereden çıktı bu irade?
Kendi başına hayatlarına karar veremeyeceği sanılan ve isimsiz kalabalıklar içinden.
Arka sokak cadde oldu. Yer sofrası meydan... Kulağına ezan okunan çocuk büyüdü. Besmeleler uyandı ve "Çık dışarıya oynayalım!" dedi. "La ilahe illallah!" yürüdü.
Hiçe sayılmışlık; aşama aşama hep oldu. Kibir; var oluşu göreve çağırdı. Sonuna kadar bekleyen sabır, ne güzel taştı...
"La ilahe!" diyebilecek kadar büyüdüğünde dilimiz, önce hayır demeyi öğretir Allah bize. Hayır demezsek kalbimiz izdiham yaşarmış. Onun, bunun emrinde ezik bir profil olur gidermişiz. Hayır diyebilmek; "Hey! Hayatıma karışmak isteyen sen! Orada dur! Yoksa vururum! Ki ben sana değil, O'na vuruldum!" demekmiş. Biz; yani Allah'a vurulanlar tayfası böyle demiş olurmuşuz "La!" dediğimizde. "Ol"manın adaylarımışız. Olmuş veya olmamışız. Orasını Allah bilirmiş.
Ve eğer Allah değerlerine uygun, yani has, dosdoğru ilkelere uygun herhangi bir duruma hayır demek, bildiğin küfür olurmuş. Fikir olmadığında olacak olan şey de küfür... Yani görüp durduğunu gönülsüzlüğüne, görmezden gelişine, inkara saklamak. Adı belli hayınlık.
İmdi; hangimiz bir tepeye; yüksek bir yer, bir yerdelen veya bir mevkiye çıksak ve neredeyse göğün sarnıçlarına değecek olsa kibrimizin ucu. Daha üstte Allah var! Kocakarının biriciği...Ebemizin, dedemizin bakıp "gördüğü"... Gaybın kökü besbelli elinde Olan... Varlığın ezeli dibi, ebedi dipsizliği...
Bunca hayır O bize misafir olsun diyedir. Kalbimizin ev sahibiyken hem de...
La! La! La!....Hayır! Hayır! Hayır!
Hiç birinizi O'nu sevdiğim kadar sevmiyorum.
Hiç birinizden O'ndan korktuğum kadar korkmuyorum.
Hadi söyleyin bana! Hanginiz beni yarattı? Ben diyene vereceğim boynumun ipini, hadi! La ilahe! Hayır.
İllallah! Sadece Sen!
Bir tek Sana evet diyorum.
Senin ilkelerin belirler bütün evetlerimi.
Neye evet dediğimi biliyorum. Reddimin de, kabullerimin de hayatımı belirlediğini...Bu hayatı Senin verdiğini ve benim hayatımı bugün, yarın benden soracağını...Biliyorum.
Bir evet'in neler getireceğini, bir "hayır" ın neye mal olacağını...
Biliyorum.