Dolar (USD)
32.59
Euro (EUR)
34.67
Gram Altın
2513.43
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

01 Şubat 2023

​Haydarı Kerrar Ali (11)

Nihayet, Kûfe ‘de 40/661 yılında bir Hârici olan Abdurrahman b. Mülcem tarafından sabah namazına giderken, zehirli bir kılıçla yaralandı. Bu yaranın etkisiyle şehid oldu. Sonra katil İbn Mülcem yakalanır. Hz. Ali, "Bunu hapiste tutun ve orada iyi davranın. Eğer yaşarsam ne yapacağımı düşüneceğim. Bağışlarım veya kısas yaparım. Eğer ölürsem, bir can karşılığında sadece bir tek can alınsın ve ona “müsle” yani burun, kulak gibi organları kesme yapılmasın!" der.

Dersler İbretler:

· Harici fitnesi diyerek geçmeyelim.

Haricilik fitnesi, Osman (ra) döneminden başlayarak günümüze kadar ümmet için bir güvenlik sorunu olmaya devam etmiş ve kıyamete kadar da devam edecektir. Dolayısıyla her asırdaki Müslümanların bu sinsi ve tehlikeli fitneye karşı uyanık olmaları gerekir. Bu fitne; çok renkli olduğu kadar çok yönlü ve çok da tehlikeli bir fitnedir. Birbirine zıt gibi görünen nice klikler, harici mantığını taşıyabilir. Kısaca haricilik fitnesi; “Tek doğru benim dediğim ve benim yaptığımdır. Benim dediğimi kabul etmeyen kafirdir. Katli vacip ve sahip olduğu her şey de bizim için ganimettir.” Görüşündedir.

· Şeytan insana günahını süsler ve en büyük kötülüğü iyilik bilerek yaptırır.

Özellikle Osman (ra) ve Ali (ra) hazretlerini katleden hariciler, ümmeti bir fitneden kurtarmak için yaptıklarını iddi ediyorlardı. Şu anda da ümmete benzeri şekillerde ihanet eden birçok zavallının aynı aldanışta olduğunu bilemek zor değildir. Ümmetin iki püsküllü belası olan hali hazırdaki Şia ve çağdaş haricilik olan tekfirci vahhabiler de aynı durumdadırlar. Şia’nın silahlı çeteleri olan “Hizbullah” “haşdi şa’bi” ve türevleri İslam ümmetinin evlatlarına katliam yapmayı sadece iyi görmüyor bunu ibadet olarak görüyorlar. Aynı şey, çağdaş hariciliğin yansıması olan DEAŞ vb. vekalet orduları için de söylemek mümkündür. Bunlar için; “Üstü ihanet, ortası ticaret, altı ibadet” formülü de aynen geçerlidir. Böylesi çetelerde alt tabakayı oluşturanlar açık ara çoğunluğu oluştururlar. Şeytan, yaman bir düşmandır, bir şekilde kandırmayı başarmaktadır. Allah (cc) şöyle buyurur: Dedi ki: “Rabbim! Beni saptırmana karşılık, yeryüzünde (sapkınlığı) onlara süsleyecek ve hepsini saptıracağım.” (Hicr 15/39)

“Onu ve kavmini, Allah’ı bırakıp Güneş’e secde eder buldum. Şeytan, amellerini onlara süslü göstermiş ve onları (dosdoğru) yoldan alıkoymuştur. (Bu sebeple) onlar doğru yolu bulamıyorlar.” (Neml 27/24)

“Âd ve Semud’u da (helak ettik). Onların oturdukları yerlerden, (kendilerini helak etmiş olduğumuz) sizin için açığa çıkmıştır. Şeytan, amellerini kendilerine süslü gösterdi ve (böylece) onları (dosdoğru) yoldan saptırdı. (Aslında onlar hakikati anlayabilecek) gözü açık, aklı başında insanlardı.” (Ankebût 29/38)

· Ağcın kurdu içinden olunca tehlike büyüktür.

Tarih boyunca İslam düşmanları, ümmetin içinden ihanet edecek hainler bulmayı başarmışlardır. İşte ümmet ne çekmişse genel olarak hep içerdeki hainlerden çekmiştir. Yakın tarihe baktığımız zaman, hilafetin son temsilcisi Osmanlının yıkılmasında, yine en büyük etki, içerdeki hainlerden gelmiştir. Esasen Hz. Osman (ra) döneminin sonlarında başlayan “sebe’iye” yani “Şia” fitnesi, sonraki dönemlerde de renkten renge girerek ümmetin yürüyüşünü sekteye uğratmaya devam etmiştir. İlk üç halifenin şehit edilmesinde, yine içerdeki ihanetler rol almıştır. Daha sonra sürgit devam eden kargaşalarda da hep benzeri ihanetler vardır. Hilafetin lağvedilmesi sonrasında bir asırdan fazla zamandır devam eden cumhuriyet döneminde de ülkenin sıkıntılarının başat sebebi içerdeki ihanetlerdir. 15 Temmuz darbesiyle deşifre olan FETÖ ihanet şebekesi, bunun açık örneklerindendir. Kaldı ki benzeri ihanet şebekeleri, ve deşifre olanların uyuyan hücreleri, hep vardır ve var olmaya devam edeceklerdir.

· Tefrikanın ve derken ihanetin de kaynağı olan ihtilaf, bu ümmetin en büyük imtihanıdır.

Nitekim Resulullah (sav) şöyle buyurur: “Rabbimden üç şey istedim. Bana ikisini verdi. Birini vermedi. Rabbimden ümmetimi açlıkla helak etmemesini istedim, onu bana verdi. On­dan ümmetimi suda boğmakla helak etmemesini diledim, bunu da bana verdi. Kendi aralarında olacak felaketleri / fitneleri / kavgaları vermemesini (onları birbirine düşürmemesini) istedim. Bunu bana vermedi.” (Müslim, Fiten, 20)

· Resulullah'ın (sav) her sahabesi gibi Ali (ra) de kendi düşmanına karşı dahi adil idiler. Şehit edilen her üç Raşit Halifenin de kendilerinin hayatlarına kast edenlere dahi nasıl da adaletli davrandıklarını görüyoruz. Zira onlar şu ayeti çok iyi biliyor ve ölümüne Kur'an’ı yaşıyorlardı. Allah (cc) şöyle buyurur: “Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa olan öfkeniz sizi adaletten ayrılmaya yöneltmesin. Adaletli davranın; bu takvaya daha yakındır. Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah sizin işlediklerinizden haberdardır.” (Maide 5/8)