Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

04 Kasım 2021

Hayatımız Sorumluluk ve Tercihlerimizle İlişkili mi?

Esen rüzgâr siliyor alnımdan kaderimi

Okşuyor saçlarımı, yüzümü, ellerimi"

E. B. Koryürek

Geçen haftaki yazımda “Kaderimiz doğduğumuz evlerde yazılır” yaklaşımına karşı duran bir yazı yazmıştım. Okumadıysanız o yazıyı bu yazıyla birlikte okumanızı öneririm. Bu konuyu değerlendirmeyi tanımlama ve hayatımdaki bir bilgiyi sizlerle paylaşmak istiyorum:

Yazgı

Toplumumuzda tercih ve sorumluluktan kaçmak için kaderin (yazgı) arkasına saklanma eğilimi fazladır. Konu ile ilgili yazgı, kader ve şans kavramlarının tanımlarını (TDK Büyük Sözlük’ten), bilmemiz konunun daha iyi anlaşılmasına yardım edecektir: Yazgı Allah’ın uygun görmesi, kader, alın yazısı, mukadderat veya takdiriilahî anlamındadır. Kader, genellikle kaçınılmaz kötü talih (şans) olarak açıklanmaktadır. Şans (Fransızca chance) ise mantıkla açıklanamayan birtakım rastlantısal olayların nedeni olan güç, baht, talih, felek; bir olayın olabilirliği; bir kimsenin bilgi ve emeğinden çok rastlantı sonucu elde ettiği elverişli durum.

Hayat gerçekten böyle rastlantısal veya şansa mı bağlıdır?

Bu konuda merhum Âkif sergilenen eylemlerin yanlış bir tevekkül anlayışından kaynaklandığını şu dizeleriyle ortaya koymuştur: “Çalış!” dedikçe Şeriat, “Çalışmadın durdun / Onun hesabına birçok hurafe uydurdun!”

Fazla uzatmadan konuyu “doğduğum ev” çerçevesinde irdelemeye devam edelim.

Can Dost

Babam (Halil İbrahim Güvenç) gördüğüm en güzel insanlardan biriydi. Tüm bu güzellikleri yanında vazgeçilmez bir sigara tiryakisiydi. Babam dertleri için mi, toplumsal uyum için mi ya da öğrendiği için mi, içerdi sigarayı? Bunun nedenini o zaman ki bilinç düzeyim yeterli olmadığında tam anlayamadım.

Sigaraya o yıllarda şimdiki gibi olumsuz değil, daha sempatik bir yaklaşım vardı. Şöyle ki –o dönemlerde zorunlu askerlik hizmetine gidenler hatırlar– askerlere verilen iaşeler arasında (tayınlarda) sigara da bulunurdu. Tekel, aktifti ve çalışanlarına düzenli sigara veriyordu. Bu uygulamalara, toplumsal tabanda yaşımız itibari ile biz de yetiştik. Hatta bir akrabamızın bir sigara koleksiyonu bile vardı.

Babam sigaraya “Benim can dostum” derdi. Sigaraya zam geldiğinde biraz azaltır, sonra tekrar aynı tempoda devam ederdi. “Neden bırakmadın, hani bırakacaktın” diye sorduğumda “Hangi derdimiz bitti de bırakayım” derdi.

Peki, bu rol modele rağmen sigaraya tepkim ne oldu? Babamın can dostunu dost edindin mi?

Bilinç

Erken dönemimde az da olsa sahip olduğum bilgi ve bilinç ile sigara ile olumlu(!) bir ilişkimiz olmadı. Yani tercihimi sigaradan yana kullanmadım. Üniversite yıllarında sağlık uzmanlarının tartışmalarını ve “sigara haramdır” diye fetva veren fıkıhçıları (Ör. Doç. Ruhi Özcan) izleyince bilgi ve bilincim arttı.

Şu düşüncelerimi bir kez daha tekrarlamak istiyorum: Varsa erken dönem hataları anlaşılırsa, hayatın anlamı idrak edilirse, bilgi ve bilincimiz (=bilişim yeteneğimiz) geliştirilirse, insan her zaman kendine yeni bir yol çizebilir. İnsan, özgürlüğünün, seçme yeteneğinin ve sorumluluğunu farkına varırsa geçmişin bataklıklarına saplanıp kalmaz. Yani siz kendi hayatınızın resmini çizebilirsiniz…

Bu konuda uzmanların görüşlerine de bir göz atalım:

İnsancıl yaklaşım

Psikologlar insanın kişilik ve benliğini incelerken psikanaliz, davranışçılık, sosyal öğrenme ve insancıl yaklaşımları benimsemekteler. Erken dönem yaşantılarına çok önem verenler, (Freud vd) ve öğrenme yaklaşımı (çevre çok önemli) ile bizim durumuz açıklanamamaktadır. İnsancıl yaklaşıma göre ise “şimdi ve burada yaklaşımı”. Kişinin seçimlerini nasıl yaptığına daha fazla önem verirler.

Babamın yaptığı seçimi yapmamıştım. O benim için güzel bir insandı, nur içinde yatsın rahmetle anıyorum ama bu yönü eksik olabilir, tercih ve sorumluk onundur.

Son söz: Hayat imkânlar dünyasında sizin tercihlerinizdir.