Hayatı şiirleştiren şair: Özdemir Asaf
“Her insanın bir öyküsü vardır,
ama her insanın bir, şiiri yoktur.”
Özdemir Asaf (11 Haziran 1923,
Ankara - 28 Ocak 1981) edebiyatımızın en büyük şairlerindendir. 1939 Yılında
Servet-i Fünun dergisinde ilk şiirinin yayınlanmasından sonra çok verimli ve üretici bir entelektüel ve edebi hayat yaşamıştır. Haldun Taner, Özdemir
asaf’la ilgili şöyle demektedir:“O şairden başka hiçbir şeye benzetilemezdi.
Gençliğinden beri bakışından, duruşundan, yürüyüşünden ve özellikle
düşünüşünden bohem, özgür, şair kişiliği kolaylıkla okunurdu. Onun kadar
nezaketini ve akıl ölçüsünü bir an bile yitirmeyen başka insan tanımadım.
Nezaket Özdemir’in takısı değil özüydü…”Özdemir Asaf, şiirin ete kemiğe
bürünmüş halidir. O, hayata ve insana dair her şeyi şiirle anlatmak gibi çetin,
ince ve zor bir yolu seçen eşsiz bir şairdir.
Özdemir Asaf, şiiri özgürlükle özdeş tutmaktadır. Özdemir
Asaf’ın şiirlerinde, dar ideolojik,
felsefi veya doğmatik kallıplar yoktur. Asaf, özgürce bütün kalıpların ötesine
çıkarak hayata, doğaya ve insana dair duygularını ve düşüncelerini derin bir
ifadeye kavuşturmaktadır. Asaf, şiiri
zamana seslenme ve yaşama olarak tanımlamaktadır: "Şiir ilkin bir ana
sesleniştir. Kelimelerle uzanıştır. O anın içinde, o anla birlikte zamana
katılır. Ya kaybolur, ya kalır..."Özdemir Asaf’ın şiirlerinden duygu,
duyarlılık ve düşüncelilik hep akış halindedir. Asaf’ın şiirlerindeki duygu,
düşünce ve duyarlılık yoğunluğu, insanı hemen içine almakta ve hayatın derinliklerine
coşkulu bir şekilde yöneltmektedir.
Özdemir Asaf denince hepimizin
aklına ünlü Lavinia şiiri gelmektedir. Bir kadına duyulan aşkı anlatan en güzel
şiirlerden biri olan Lavinia’nın şu dizeleri unutulmazdır: “Sana gitme
demeyeceğim./Üşüyorsun ceketimi al./Günün en güzel saatleri bunlar./Yanımda
kal./Sana gitme demeyeceğim./Gene de sen bilirsin./Yalanlar istiyorsan yalanlar
söyleyeyim,/İncinirsin./Sana gitme demeyeceğim,/Ama gitme, Lavinia./Adını
gizleyeceğim./Sende bilme, Lavinia.”Sevdiği kadını hiçbir kitabın anlatmaya
yetmeyeceğini düşünen Özdemir Asaf, insanı anlayabilecek en iyi kişinin kadın
olduğu fikrini işlemektedir.
Özdemir Asaf’ın şiirlerinde umut
ve iyimserlik vardır. Şartlar ne olursa olsun, hiçbir şekilde yaşamaktan
vazgeçilmeyecektir. Yaşamanın ve sevmenin içiçieliğini Asaf şöyle
anlatmaktadır: "Bazen dayanmaktır Sevmek; Hayat nereden vurursa vursun
ayakta durabilmek... Bazen yaşamaktır Sevmek." Özdemir Asaf’ın şiirlerinde hayatı ve sevmeyi
birbirine dayanak yapan bir felsefe vardır. Yaşamayı ve sevmeyi birbirine
dayanak yapan Asaf, telaştan korkmaktadır: “Yaşamak değil, Beni bu telaş
öldürecek.” O, hayatı sıradışı bir şekilde yaşamayı isteyen ve herkes gibi
olmak istemeyen biridir: “Ben yürümeye başlayınca denizlerin üstünde/Karalarda
koşanlar durup bana baktılar.” Hayatı denizler üstünde yaşamanın peşinde olan
Asaf’ın derin ve doyumsuz bir sevme arzusu vardır: ““Bir şeyi sevmek demek o
şeyin bütün parçalarının yerini bilmek demektir, yerini anlamak demektir.
Onların arasında seçmeler yapmamak demektir… Bir şeyi sevmek demek, o şeyin
bütün hallerini ve o hallerin içindeki ve dışındaki onun parçaca ve bütünce
durumlarını görmek, görebilmek demektir. Alışamamak, yani yetinememek demektir.
Bir şeyi sevmek demek, o şeyin ölümünü kendi ölümüne bağlı görmek demektir.
Öyle ki kendini öldürmekle onu, onu öldürmekle kendini öldüreceğine inanmak
demektir.”
Dünyamız ve insanlığımız
cehaletle, düşmanlıkla, düşüncesizlikle, duyarsızlıkla ve fanatizmle
kirlenmektedir. İnsanlar, kendilerinin kirlenmişliğinden değil, renklerin
kirlenmesinden söz etmektedirler. Aslında kirlenen renkler değil, insanlardır.
Özdemir Asaf, insanların renkleri özellikle beyazı keni kirlenmişliklerinin
günah keçisi yapmalarını anlatmaktadır: “Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu,
/Birinciliği beyaza verdiler.” Asaf, hayatı sadece kitapla aydınlanacağına
inanmaktadır: “Kitap aydının bahçesi, yobazın mezarı, aymazın hücresidir.”
Özdemir Asaf, yalnızlığı çok
derin yaşayan bir kişidir. Yalnızlık konusunda şöyle demektedir: “Yalnızlıktan korkmak ya da korkmamak
değildir önemli olan. Onu duymak ya da duymamak önemlidir. Yalnızlık dışarıdan
gelmez; insanın içindedir.” Yalnızlık Paylaşılmaz şiirinde Asaf, yalnızlığın erişilmezliğini çok yalın
bir şekilde anlatmaktadır: “Yalnızlık, yaşamda bir an,/Hep yeniden
başlayan../Dışından anlaşılmaz./Ya da kocaman bir yalan,/Kovdukça kovalayan..
Paylaşılmaz./Bir düşün'de beni sana ayıran/Yalnızlık paylaşılmaz/Paylaşılsa
yalnızlık olmaz.”
Özdemir Asaf,
hayatı küçük yaşamanın esiri olarak değil, büyük yaşamanın özgür aktörü olarak
yapmak istemiştir: “: “Küçük hayat zaten küçük şeylere esir olunca
yaşanıyor. Küçük şeylerin esaretinden kurtulunca. Dünya insanın gözüne
kaçabilecek bir toz gibi…” “Bütün
dünyayı kucaklamak istedim, kollarım yetmedi” diyen Özdemir Asaf’ı 42. Ölüm
yıldönümünde saygıyla ve özlemle anıyorum.