Dolar (USD)
34.56
Euro (EUR)
36.05
Gram Altın
3009.07
BIST 100
9452.27
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
24 Temmuz 2022

Hayata 'Sahibi' ile bakınca

Bir doktorun anlattığı bir hadise imiş:

Mesleki hayatımda gördüğüm en sıradışı hastaydı” demiş doktor.

70’li yaşlarındaki bir amca şeker hastalığı sebebiyle devamlı hastaneye gelirdi. Diğer hastalardan farklı olarak sırasını bekler, acele etmez, kurallara uyar, orada olmakla hiç kimseyi rahatsız etmezdi.

Hasta belli aralıklarla hastaneye gider kontrollerini yapardı.

Doktordan dinleyelim:

Hastaneye her gelişinde mutlaka yüzünde tebessüm olurdu ve beni görür görmez:

-Bana bu şeker nimetini (hastalığını) veren Rabbime sonsuz hamd-u senalar olsun" diyordu. Bir, iki, üç… dayanamadım sordum;

“Amcacığım, herkesin şikâyet ettiği şeker hastalığını sen nimet belliyorsun. Bakıyorum hastalandığın için neredeyse zil takıp oynayacaksın, bu nasıl iştir..?

Hastam olan yaşlı Amca, mütevazı ama sözlerine derin anlamlar katan tavrıyla:

-Doktor evladım, şeker hastalığı dediğin bu hastalık var ya? Bu hastalık aslında bir nimettir. En azında ben kendim için bir nimet olarak görüyorum, dedi.

Ben kendisine tuhaf tuhaf bakarken o devam etti:

-Rabbimiz bana ağrısız bir hastalık olan şeker hastalığını ikram etti. Oysa insanların çoğu çektikleri hastalıklardan dolay acılar çekiyor.

Haklısınız dememe fırsat vermeden devam etti Amca:

-Hem Rabbim bana ilacı olan bir hastalık verdi. Hepimiz sizden öğrendik ki bazı hastalıkların henüz ilacı da tedavisi de yok. Bir de şu ismine bakar mısınız evladım?

Allah’ın cc bana verdiği hastalığın adı bile hoş: şeker hastalığı!

Her halinden memnun bu hasta amcamız şeker hastalığını kendisi için bir hastalıktan ziyade bir hediye görüyormuş:

-Bu şeker yüzünden gece lavabo ihtiyacım oluyor, bu yüzden teheccüd namazlarımı kaçırmıyorum.

Biliyor musunun evladım, dedi amca?

Neyi, dememe gerek kalmadan:

-Bu hastalık var ya bu hastalık, sürekli bana Rabbimizi anımsatıyor. Ben bu hastalık sayesinde cümle alemleri yaratan Allah’ı aklımdan çıkarmıyorum. Hem O’na teşekkür etmemden dolayı hem de O’nu sürekli zikrettiğim için her daim O (cc) var düşüncemde.

Bir insan hastalığını bu kadar büyük bir nimet bilmişse ona “sen hastasın” demek de artık doğru değil. Kim hasta, kim doktor anlaşılmaz bir hal aldı.

-Söylesene evladım, dedi:

-Bizim yaşımızdakilerin aralıklarla sağlık kontrolü yapmaları gerektiğini söylemiyor musunuz? Bak işte, bu şeker gibi hastalığım yüzünden düzenli kontroller yapıyorum. Siz de bende başka hastalık olup olmadığını bu sebeple öğrenmiş oluyorsunuz. Böylece hastalık olur ise çok önceden fark edip önlem almanız daha kolay olmuyor mu? Bak, ne güzel bir nimet?..

Büyük bir hayranlıkla dinliyordum, saydıkça şeker hastası olmak geldi içimden. Amcamız son olarak:

-Sen söyle evladım: böyle bir hastalığı veren Allah’a şükredilmez mi?

Böyle bir hastalığa yakalandığı için insan sevinmez mi? Valla evladım ben pek memnunum, öyle ki kendimi bu güzel hastalığa layık görmüyorum!

Hastam bana halinden memnun ve huzur dolu bakışlarla bakarken büyüklerimden öğrendiğim “mütevekkil” olmanın ne anlama geldiğini öğrendim: Allah’tan gelene razı olmak!.. Evet, hastamız, hastalığının Allah’tan geldiğinin bilincinde; dermanın Sahibi olduğu gibi hastalığın da SAHİBİ olan Allah…

Eğilip hastamın elini öptüm, başıma koydum.

Anladım ki ne tür bir hastalık olursa olsun amcamız yine halinden memnun olacaktı. Her derde bizden farklı bir pencereden bakacaktı. Her olaya bizim gözden kaçırdığımız perspektiften bakacaktı.

Nerden mi biliyorum?

Bir gün de bana:

-Biliyor musun evladım? Allah Teala haksızlık yapmaz, boş iş yapmaktan beridir, olan biten ne varsa tümünü görür, bilir. Hastalık mı verdi? Mutlaka bir hikmeti, bilmediğimiz hayırlı bir yönü vardır. Bizim şer bildiğimiz dünya kadar şeyin hayır olduğu sonradan anlaşılmıyor mu?..

Son olarak:

-Her işte olana değil, asıl ‘YAPAN’a bakacaksın evlat… dedi.

Galiba bana,

“Her şeye Allah’ın bak-gör dediği yerden bak ve gör” demek istemişti…