Dolar (USD)
34.55
Euro (EUR)
36.05
Gram Altın
2991.82
BIST 100
9487.83
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Hayat ve sanat

Yeni yılın ilk günlerindeyiz. Yeni yılın ilk günlerine yapay tartışmalarla, kadın cinayetleriyle, COVID-19 salgınıyla, ekonomik, sosyal ve siyasal sorunlarla başladık. Takvim yapraklarında yeni bir yıla girdik, ama gerçekte eski yılın bütün yükleri ve sorunları olduğu gibi durmaktadır.2021 Yılında var olan sorunların daha ağırlaşacağına ve hayatımızın daha da zorlaşacağını öngörmek için kahin olmaya gerek yoktur. Hayatı hep yüzeysel ve yapay tartışmalara mahkum etmek yerine, hayatımızı besleyecek, bize ufuk açacak hayatımızla sanat arasındaki ilişkinin konuşulması gerekmektedir.

Sanat konusu, hiçbir ideolojik veya siyasal polemiğe kurban edilecek bir faaliyet değildir. Kendi dar kalıplarımıza sanatı sıkıştırdığımız zaman, aslında sanattan değil, kendimizin hapishanesinden bahsediyoruz. Sanat, insanlara kendi hapishanemizi dayatmak değildir. Sanat, diğer insanlara, doğaya ve hayata açılarak hep birlikte özgürleşmek, yenilenmek, üretmek ve anlamlandırmak demektir. İnsanları, kendi mağaralarımıza ve hücrelerimize çağırmaktan vaz geçelim. Sanat, aslında kendi mağaramızdan ve hücremizden çıkarak doğanın ve hayatın güneşinde ısınmak, nefes almak, yeşermek ve olgunlaşmak demektir.

Hayat, dinamik bir akıştır. Akış içerisinde olan hayatı önceden inşa etmek mümkün değildir. Hayat ve insan, bir mühendislik faaliyeti değildir. Hayat, yaşanılırken oluşturulan, önceden kestirilmesi mümkün olmayan bir özgürlük macerasıdır. Sanat, akış içerisinde olan hayatı, form ve muhteva olarak yaşama çabasıdır. Sanat, hayatı ayrıntılı, derinlikli ve genişlikli bir doldurma faaliyetidir, hayatı sanatla şekillendiren ve dolduran kişi, hem hayatın, hem sanatın farkındadır. Sanatın ve hayatın farkında olmayanlar, aslında hayatı, kadını, doğayı, insanı, ahlakı, bilimi, felsefeyi, coşkuyu bir bütün olarak öldürmektedirler. Doğanın tahrip edilmesinde, kadınların öldürülmesinde ana faktör, sanatsızlık ve hayatsızlıktır. Sanatsız ve hayatsız yaşayan kişiler, hayatın ve sanatın kaynağı olan kadını öldürmekte, geçici çıkarlar uğruna doğayı yaşanılmaz hale getirmektedirler. Sanat ve hayat arasında sahici bir ilişki kurulmadığı sürece, sanatın ve hayatın farkında yaşayan canlı bireylerin ortaya çıkması mümkün değildir.

Sanat, nesnelere şekil vermekten ibaret olmadığı gibi, popülist ve banal bir şekilde müziğin, sözün ve düşüncenin tüketilmesi değildir. Sanat adı altında popülizmden başka bir şey yapmayan aç gözlü, yapay ve yüzeysel kişilerle hayat, çoraklaştırılmaktadır. Sanat ve hayat arasında sınır yoktur. Sanat ve hayat arasında kurulan yüksek duvarlar yüzünden sanata da, hayata da ulaşılamamaktadır. Bugün çok acil ihtiyaç duyulan şey, hayatın ve sanatın birbirinin içine sızmasıdır. Hayatımızı kirleten ve çoraklaştıran aciz açgözlülere ihtiyaç yoktur. Sanat, bir fayda getirecek nesne üretmek, gündelik hayatın heva ve hevesine kapılmak veya çok küçük bir azınlığa ait bir ayrıcalık değildir. Sanat, hep beraber gerçekleştirebileceğimiz bir hayattır. Doğayı korumak, hepimizin katkıda bulunacağı bir çabadır. Kadına insan onuruna uygun şekilde davranmak ve kadını eşit onurlu varlık olduğunun farkında olmak, hepimizin farkında olması gereken bir gerçekliktir. “Sanat var olmasaydı, gerçeğin kabalığının dünyayı katlanılmaz kılacağını” söyleyen George Bernard Shaw, sanatın bizi insanlaştıran değerler kazandıran bir tecrübe olması gerektiğini şöyle ifade etmektedir: “Sanat; davranışımızı, karakterimizi, adalet ve sempati hislerimizi rafine etmeli; kendi kendimizi tanımamızın, kendi kendimizi kontrol etmemizin, diğerleri için beslediğimiz saygı hislerimizin ve hareketlerimizin yücelmesine hizmet etmeli; bizi adiliğe, zulme, adaletsizliğe ve bayalığa tahammül etmeyecek şekilde geliştirmelidir.”

Sanat ve hayatı birbirine sızdıran kişiler, mekanlar ve hayatlar olmalı. Sanat ve hayatın birbirine sızması, herkesi hayatın her alanında aktif özneler haline getirmektedir. Sanat, hayatta kimsenin vitrin süsü olmaması demektir. Sanat, birbirimize vitrin süsü olarak değil, kadına, çocuğa, yaşlıya, hayvanlara, bitkilere, kısacası bütün canlılara ve cansızlara değerli özneler bakmak anlamına gelmektedir.

Sanat, insan, hayat ve doğa hakkındadır. İnsan onuruna ve özgürlüğüne saygı duyan, kadını onuruyla, haklarıyla ve özgürlüğüyle kabul eden, doğanın evimiz olduğu bilinciyle yaşayan, fanatizmden ve şiddetten arınan insanlar, ancak hayatlarına sanatı sızdırabilirler. Sanat, akıl ve duygunun, kalp ve zihnin birlikte hayatı şekillendirmesi ve doldurması faaliyetidir. Akıldan ve kalpten yoksun olanların, duygularıyla beraber düşünce yeteneği körelmiş olanların, sanata ve hayata yapabilecekleri hiçbir ciddi katkı yoktur. Şair olmanın, yürek işçisi olmak olduğunu söyleyen Ahmet Arif, sanat ve hayat bütünlüğünü anlatmaktadır: “Ve ben Şairim/Namus işçisiyim/Yürek işçisi.” Sanat, hayatı yüreklice ve akıllıca yaşamaktır.