Hayat Kalitemiz Yüksek mi? Düşük mü?
Söz hayat kalitesinden açılınca insanımız aklına hemencecik bol para, lüks araba, leb-i derya daire geliyor. Oysa ki hayat kalitesi tam olarak bunlardan ibaret değil. Sıhhatli, güneş alan ve kışın iyi ısınan bir evde oturmak, sizi yolda bırakmayacak, güvenli bir araca sahip olmak, ya da rahat yaşayacak kadar gelire sahip olmak elbette hayat kalitemizin çeşitli ölçütleridir. Ancak eğitim imkanlarına ulaşma dereceniz, soluduğunuz hava, yürüdüğünüz kaldırım, çalıştığınız ofis, aldığınız gıda, okuma yazma oranınız, kültüre ve sanata ayırdığınız ya da ayıramadığınız bütçe de hayat kalitemizi belirleyen unsurlardır. Ya da sağlık hizmeti aldığınız kuruluşun, oy verdiğiniz partinin kalitesi, demokrasiye ve millete olan yakınlığı, bindiğiniz toplu taşıma aracının kalitesi, içtiğiniz suyun kalitesi, ibadet ettiğiniz caminin ve hocasının kalitesi, okuduğunuz dergi ya da gazetenin kalitesi de hayat kalitenizi etkiler. Hayat kalitemizin yüksekliği sadece bizim gelirimizin yüksek olmasıyla ilgili değil. Çok paranız varsa ve bunu nerede nasıl harcayacağınızı bilmiyorsanız zihin kalitenizi de gözden geçirmeniz gerekecek. Ya da bol paranız varsa ve bundan sizden başka hiç kimse istifade edemiyorsa yani başkalarının servetiniz üzerindeki hakkını ifa edemiyorsanız bu defa kalp ve iman kalitenizi sorgulamanız gerekecek. Öyleyse imanda, düşüncede ve eylemde kalite de hayat kalitemizi etkiliyor. Sadece belli miktarda paraya ya da mülke sahip olmak hayat kalitesini başlı başına belirleyen yegâne unsur değil.
Öte yandan kaliteli bir toplumun varlığı da yaşam kalitemizi etkiler. Mesela altınızda son derece güvenli ve pahalı bir aracınız var. Ama bu aracı siz başka bir gezegende kullanmak üzere almadınız. Sizden başka trafiğe çıkanların sürücülüğü ve insaniyetinde kalite yoksa yani trafikteki insan kalitesi düşükse sizin o pahalı aracınızın hiçbir anlamı yok! O vakit kaliteli bir toplum için kaliteli insan gerekiyor. Kaliteli insan için ise kaliteli anne babalara, kaliteli eğitim kurumlarına, kaliteli yayınlara, kaliteli sosyal ve sanal medyaya, kaliteli eğlence ve eğitim materyallerine ihtiyaç var. Ailedeki eğitimin kalitesiz olması, kaliteli dini eğitim kurumlarının yokluğu, kaliteli yayınların ve geliştirici materyallerin eksikliği, sosyal devletin kaliteli hizmetler sunamaması yüzünden bir nesli mahvedebilirsiniz. O mahvettiğiniz nesil gün gelir 15 Temmuz gibi facialara iştirak eder. Öyleyse iyi arabaya binmek iyi evlerde oturmak ve bol para sahibi olmak sosyal ve siyasal facialar yaşamamıza mani değil!
Peki biz ne yaptık? Biz insan kalitemizi yükseltmek yerine bütçelerimizi, küplerimizi, keselerimizi şişirmenin yolunu seçtik. Üç kuruşluk dünya menfaatine alabildiğine çullandık. Kişisel yaşam kalitemizi yükseltmek için başka insanların yaşam kalitesini ya hiçe saydık ya da başkaları için hiçbir şey yapmadık! Pahalı arabalara binmekle, kaliteli takım elbise ve gömlek giymekle sağda solda bol para harcayıp caka satmakla hayat kalitemizin yükseleceğini zannettik. Oysa ki bu paralarla yabancı dil öğrenebilir, bir sanat dalında kendimizi geliştirebilir, dünyayı gezebilir, yüksek lisans doktora yapabilir, okumadığımız kitapları okuyabilir, bütün bu imkanlardan başkalarının da yararlanabilmesi için tasadduk edebilirdik. Ya da kaliteli eğitim kurumları kurarak nesillerimizin hem dünya hem ahiret saadetini elde edecekleri eğitim ve öğretim yuvaları inşa edebilirdik. Bugün özel okullarımız bile rekabetçi sınav sistemine robot yetiştirmekten başka bir işe yaramıyor.
Gelinen noktada şunu ifade etmemiz lazım. Son 15 yılda toplum olarak pek çok nimete vasıl olduk. Özellikle belli bir zümre iktidarın beraberinde taşıdığı bir kısım nimetlere ulaşabildi ve ekonomik olarak eskisinden daha iyi duruma geldi. Ancak hayat kalitemizi yükseltecek temel yatırımları yapmakta oldukça geciktik. Daha iyisi her zaman mümkündü ve olabilirdi. Ama olmadı. Kaliteli eğitim kurumlarımız, kaliteli sanat okullarımız, kaliteli bir eğitim hayatımız, kaliteli bir cemiyet hayatımız yok maalesef. Buna kaliteli bir medyayı da ekleyebilirsiniz. Anlayacağınız her tarafımız kalite kokuyor ama hayat kalitemiz bir türlü yükselmiyor!