Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
26 Şubat 2019

Hayalleri gerçeğe dönüştüren lider: Erbakan

29 EKİM 1926’da Sinop’ta dünyaya gelen Mehmet Sabri ve Kamer’den olma Necmeddin Erbakan yaşadığı her dönemde bir yıldız gibi parladı. O’nun çevresine dağıttığı şûleler nasibi olan herkesi aydınlattı.

Babası Ağır Ceza Reisi olan Erbakan’ın çocukluğu Sinop, Kayseri ve Trabzon’da geçti. İlkokul döneminde zeki bir öğrenci olduğunu kanıtlayarak kendisinden söz ettiren Erbakan, 1932 yılında hayatında önemli bir yere sahip olan İstanbul’a taşındı. İstanbul Erkek Lisesi’ndeki eğitimini çok başarılı bir şekilde tamamladı. O kadar ki, okulda gerçekleştirdiği “ilk”ler; mezun olduktan yıllar sonra bile öğretmen ve öğrenciler arasında gıpta ile bahsedilir oldu.

Türkiye’nin en genç doçenti oldu

Üniversiteye giriş sınavında gösterdiği üstün başarıdan dolayı İstanbul Teknik Üniversitesi’ne ikinci sınıftan başladı. Üniversiteyi birincilikte bitiren Erbakan, mezun olduğu üniversitede arkadaşlarına hocalık yapan ilk eğitimci olma unvanını da kazandı.

1951 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Makina Fakültesi Motorlar Kürsüsü gösterdiği başarılardan dolayı 1951 yılında bilimsel çalışmalar yapmak üzere Almanya’ya gönderildi. Aachen Teknik Üniversitesi’de yaptığı çalışmalarla, bilim çevresinde büyük yankı uyandırdı. Araştırmaları dikkatle izlenen Erbakan, Alman sanayii devi Deutz Motor Fabrikası’ndan teklif alarak Leopard tankları ile ilgili çalışmada başmühendislik görevini yürüttü.

2. Dünya Savaşı’ndan sonra, Alman üniversitelerinde ilk görev yapan Türk ilim adamı olma sevincini de yaşayan Erbakan, 1953 yılında Türkiye’ye döndü. 27 yaşında doçentlik tezini başarıyla vererek Türkiye’nin en genç “doçent”i olma bahtiyarlığını yaşadı.

Millî sanayinin ilk hamlesini başlattı

Kısa bir süreliğine tekrar Almanya’ya giden Erbakan, artık Türkiye’de, millî sanayii için bir şeyler yapmanın vakti geldiğini düşünmeye başladı. 1 Temmuz 1956 yılında Türkiye’ye döndüğünde, millî sanayinin ilk hamlesi olan Konya’daki Gümüş Motor Fabrikası O’nun düşlerini hayata geçirdiği ilk faaliyeti oldu. Fakat bu yeterli değildi. Durmak yoktu ve yola devam etmek gerekirdi.

Bu dönemde, Teknik Üniversitesi Motor Kürsüsü Öğretim Üyesi olan Erbakan, 1960’da Ankara Sanayi Kongresi’nde yaptığı konuşmada “yerli otomobil” fikrini ortaya attı. Bu fikir; dönemin askerlerinin yoğun ilgisine mazhar oldu. Ve Erbakan’dan konuyla ilgili bir brifing vermesi talebinde bulunuldu. Erbakan’ın Millî Savunma Bakanlığı’nın Konferans Salonu’nda verdiği brifing, kendisini dinleyen yaklaşık 200 generali duygulandırdı ve gözyaşlarına boğdu. İleri sürülen proje dahiceydi ve hiç vakit kaybetmeden hayata geçirilmeliydi.

4. Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in de onayıyla, Eskişehir Demiryolları Cer Fabrikası’nda yerli otomobil için gerekli faaliyetler başlatıldı. Türk mühendislerin başarılı ve heyecanlı çalışmaları kısa sürede meyvesini verdi ve ilk yerli otomobilimiz olan “Devrim Otomobili” üretildi.

Devrim Otomobili’ne sabotaj yapıldı

Fakat, ne yazık ki, 29 Ekim Cumhuriyet töreninde büyük bir heyecanla görücüye çıkartılan Devrim Otomobili; Türkiye’nin kalkınmasını istemeyen iç ve dış mihrakların sabotesine (depoya benzin konulması unutuldu!) maruz kalarak, seri üretimi yapılamadan kaderine terk edildi. Bu başarısızlığı(!) dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel tarihe geçen şu ifadeyle özetedi: “Garp kafasıyla araba yaptık, şark kafasıyla deposuna benzin koymayı unuttuk.”

1965 yılında Profesör olan Erbakan, 1966’da Odalar Birliği Sanayii Dairesi Başkanı, daha sonra Genel Sekreterlik ve 1968 yılında ise Odalar Birliği Başkanı oldu. İşte bu süreçte, hiçbir kanunî dayanak bulunmamasına rağmen, Süleyman Demirel ve eyyamcıları tarafından polis zoruyla Odalar Birliği Başkanlığı görevden uzaklaştırılan Erbakan, artık mücadelenin, siyasi irade ile mümkün olacağına kanaat getirdi...

Odalar Birliği’nden siyaset sahnesine...

Odalar Birliği dönemi kapanmış, siyasi mücadele başlamıştı artık... Millî Görüş davasını tek kişilik ordu gibi yüklenen Prof. Dr. Necmeddin Erbakan, 1969 Genel Seçimleri’nde Konya’dan bağımsız milletvekili seçilerek Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kapılarını araladı.

Ve ardından kısa bir süre sonra Millî Görüş davasının ilk partisi olan Millî Nizam Partisi’ni 24 Ocak 1970’de kurdu. MNP, 1971 yılında antidemokratik bir şekilde kapatıldı. “Gevşemeyin, hüzünlenmeyin. Eğer (gerçekten) iman etmiş kimseler iseniz üstün olan sizlersiniz” (Âl-i İmrân Sûresi, 139) emri gereği yeni bir sefere çıktı.

Kıbrıs halkını Rum zulmünden kurtardı

11 Ekim 1972’de Millî Selamet Partisi’ni kuran Erbakan, 1973 Genel Seçimleri’nde 48 milletvekili ve 3 senatörlük kazanarak 51 parlamenterle Meclis’e girdi.

Erbakan bu dönemde CHP ile hükümet ederek Başbakan Yardımcılığı ve Ekonomik Kurul Başkanlığı’nda bulundu.

Erbakan 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nın emrini vererek adaya barışın gelmesini sağlayarak “Kıbrıs Fatihi” oldu. Daha sonra 5 Haziran 1977 seçimlerinden sonra kurulan 3’lü koalisyonda da aynı görevini devam ettiren Erbakan, 4 yıl süreyle hükümet ortağı oldu. Ve bu dönemdeki hizmetleri tarihin altın sayfalarında yerini aldı. MSP, 1980 yılında antidemokratik bir şekilde kapatıldı. O, “iman varsa imkân vardır” düsturuyla milletinin umudunu yeşertmeye devam etti.

Türk siyasetinde yeni bir dönem başlıyor

Türk siyasetinin önemli yapı taşlarından birini oluşturan Millî Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan, bütün antidemokratik girişimlere rağmen inancından zerre kadar taviz vermeyerek yoluna devam etti.

Yasaklı Erbakan Eylül 1987 referandumuyla birlikte yeniden siyasi haklarına kavuşunca, 19 Temmuz 1983'de kurulan Refah Partisi'nin genel başkanlığına seçildi. (11 Ekim 1987) 20 Ekim 1991 Genel Seçimleri'nde Konya'dan yeniden milletvekili oldu. Erbakan, 1995 Genel Seçimleri'nde tekrar Konya'dan milletvekili seçilerek Meclis'e girdi. RP, oy patlaması yaparak Türkiye'nin en büyük partisi olduğunu ispatladı.

Artık Türk siyaseti yeni bir döneme giriyordu. 53. ANAYOL Hükümeti’nin Başbakanı Mesut Yılmaz, Refah Partisi adına Genel Başkan Necmeddin Erbakan verdiği gensoru ile istifasını vermek zorunda kalıyordu.

1995 seçimlerinde yüzde 21,38 oy oranıyla birinci parti olan Refah Partisi, 1997’de hükümeti kurmakla görevlendiriliyordu. Bir dizi görüşmeden sonra takdiri ilahiye bakın ki, Necmeddin Erbakan kendisinin “kerhen” destek verdiği “Milliyetçi Cephe Hükümeti”ne benzer bir durumla karşı karşıya kalıyordu. Keş Dağları’nda uğradığı suikastta şehit düşmeden kısa bir süre önce, “Bir saniyesine bile hükmedemediğimiz bir dünya için; bu kadar fırıldak olmaya gerek yok!..” diyerek hayat düsturunu özetleyen Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun verdiği “kerhen” destekle 54. Refahyol Hükümeti kuruluyor, Erbakan başbakanı oluyordu.

Refahyol Hükümeti’nin 28 Haziran 1996 tarihinde iktidar olmasıyla birlikte hortumları kesilmeye başlayan rantiyeci çevreler bir kaşık suda fırtına kopartmaya başlıyordu.

Yarın devam edelim inşallah.