Dolar (USD)
35.14
Euro (EUR)
36.74
Gram Altın
2964.86
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
11 Eylül 2021

Hatır üzerine

Dost kazanmak kolay olabilir ama dost kalmak zordur. “Dostluk lükstür, herkes çekemez.” demişti bir dostum. Belki de gerçekten de ağır bir lüks idi. Hatır da öyle, lükstür ve herkesin erişeceği bir güzellik değildir.

Hatır kazandıkça çevreniz genişler, dostlarınız ya da dost görünümlü insanlar artar. Her yerde sözünüz geçebilir. Hatırınız ile kapılar açılabilir. İşleriniz bir selam ile yoluna girebilir. Hatırlı olmak bu durumda en büyük gücünüzdür. “Hatırlı insan” güzel insandır, elçidir, problemleri çözer, başvurulan insandır. Aramızda “hatırlı insan” yoksa küçük bir sıkıntı büyür, canımızı sıkar. Şöyle bir sözü çok duymuşuzdur: “Araya hatırlı insanlar girdi ve sorunumuz halloldu.” Evet, hatır için gönül erbabı olmak lazım. Gönlü zengin insanlar hatırlı insanlardır. Hatırlı olmak kadar değerli bir şey daha var: hatır bilmek.

Hatır ile gönül aynı anlam katmanları içindedir. Hatır biraz da gönüllerde yaşar, gönül dünyasında yer bulur kendine. Gönlü güzel ve zengin insanların bileceği bir değerdir hatır. Gönül aynanız kirli ise orada hatır kendine yer bulamaz. “Hatır gönül bilmek” diye bir deyim vardır. Saygı kurallarına uymak, saygıyı hak edenlere duyulan saygı anlamlarında kullanılır. Hatır ile gönül bir aradadır. Şimdi bakalım kendimize, topluma. Kimimiz hatır gönül biliyoruz?

“Senin hatırın için…” diye başlayan çok cümle vardır. Aslında hatırını saydığımız kişinin bize yaptığı bir iyilik uğruna kullanırız bu cümleyi. İnsanız, hata da günah da sevap da bizim içindir. Hemen yıkan olmak yerine, bir hatır uğruna affetmeliyiz. “İtin hatırı yoksa sahibinin hatırı var.” Bu söz de çokça duyulur. Sahibinin hatırı uğrunadır her şey, sineye çektiğimiz şeyler de olabilir. Tüm bunlar gönüller yapmak içindir. Gönül öyle bir evdir ki oradadır insanlığımız, oradadır duygularımız. Bizi diğer canlılardan ayıran yegâne yerdir gönül. Hatır da buradadır.

Hatır sözcüğüyle ilgili unutamadığım Cemal Süreya’nın şu dizesi ne kadar etkileyici ve müstesnadır:

“Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu.” Hatır, demek oluyor ki gönüldür. “Gönlüm düştü.” cümlesinde bu anlam vardır. Şairin ikinin hatırını sayması, biraz da ikinin gönlünü hesaba katmasıdır.

Bir dosttan duydum, ne güzel duadır: “Allah hatırını yapsın.” Allah da senin bir dileğini gerçekleştirsin, gönlünü imar etsin anlamlarında bir dua. Çünkü buradaki hatır, gönül anlamını ihtiva eder veya gönlün içinde hatır vardır. Gönül kelimesi de “sevgi, istek, düşünüş, anma, hatır, vb. kalpte oluşan duyguların kaynağı” (Güncel Türkçe Sözlük, TDK) şeklinde açıklanmıştır.

Gelip kalpte duruyoruz. Kalpten doğan duygular. Hatır yapmak, bilmek, saymak hepsi de kalbe dayanıyor. Kalp, Yüce Yaratıcı’nın tecelli ettiği yer değil midir? Hatır Allah içindir, hatır bilen de aslında farkında olmadan en yüce makama uygun hareket etmiş sayılır. Kalp makamında hatır bilinir, hatır sayılır, hatıra göre davranılır. “Hatır gönül yıkmak” deyiminde de aslında Allah’ın gücüne gidecek işler gelir akla. Geleneğimizde ozanlarımızın dilinden düşmeyen bir kelimedir “hatır gönül”.

“Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır.” Ne güzel sözdür! Çabuk kırılıp çabuk kırıyoruz. Oysa hatırını sayacağımız ne çok iyiliğimiz, güzelliğimiz, hatıramız ve birbirimiz üzerinde hakkımız vardır. Hatır yıkmak, gönül yıkmaktır. Ne diyordu Âşık Yunus:

“Ben gelmedim dava için, benim işim sevi için
Dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmağa geldim”

Şimdi o güzel duayı dostlarımız için tekrar edelim: “Allah hatırını/zı yapsın.”