Dolar (USD)
32.57
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2427.37
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

04 Kasım 2021

​Hata, yara gibidir

Hata, yara gibidir. Söküp attığın zaman iyileşir zannedersin, ancak bunun yaraya faydadan ziyade zararı olur ve yara daha da büyür. İlkin onu kabullenmek gerekir. İnsanın hata yaptığını kabullenmesi en büyük erdemlerden biridir. Daha da büyüğü ise onu tedavi etmeye çalışmasıdır. Her çözüm bir kabullenişin ertesinde gelir.

İnkâr ise hataya yenilerini eklemekten başka bir şey katmaz insanın hayatına. Vücudunda çıkan bir yarayı inkâr etmek onun tedavisini zorlaştırmaktan başka bir işe yaramaz. İnsanın iyileştiğini en çok zannettiği zamanlarda acısı daha da katlanır. Hata da böyledir. İnsan hatasını görmezden gelip her daim doğru yaptığını düşündüğü zamanlarda yeni hatalara neden olur. Önemli olan kişinin hatalı olduğunu ve yarasının varlığını kabullenmesidir. Tedavi de işte tam da o zamanlarda başlar.

Tedavi, kabullenmekle başlar. İnsan, bazen hatasını görüp onu kabullenmeli ki çözümü için ortaya bir şeyler koyabilsin. Aksi takdirde yara kangrene dönüşür. Kangrene dönüşmüş yaranın tedavisi için ise bazen o uzvun kesilmesi gerekir. İşi o noktaya vardırmak yerine olayın en başında sorunu kabullenmiş olsaydı insan, çözümü daha kolay olacaktı. Ancak kabullenişin her ertelenişi çözümü daha da güçleştirir.

İnsandaki yaranın acısı sadece kişinin kendisini bağlarken, kişinin hatası ise bütün toplumu kangren edebilir. İşte bu yüzden insan hatasının tedavisine kabullenmekle başlayıp bütün toplum için bir çözüm arayışına girişmelidir. Tıpta söylenegelen bir tabir vardır. Zamanında teşhis ve müdahale hayat kurtarır. Yaranın tedavisi insan hayatını kurtaracakken, hatanın tedavisi toplumu kurtarır.

Sosyal bir varlık olan insanın hatasının yalnızca kendisini bağladığını iddia etmesi büyük bir aymazlıktan öte bir şey değildir. Toplum içinde yaşıyor olduğumuz için yaptığımız her eylem için topluma karşı sorumluluklarımız vardır. Yanlış yapma lüksüne sahip olamayız. İşte bu yüzden hata yaptığımız zaman onun arkasında durup durumu savunmak yerine yanlışı kabullenip çözümü için gerekli gayreti göstermeliyiz. Atalarımızın da dediği gibi; “Hatanın neresinden dönülürse kardır.”

Hatayı kabullendikten sonra hatasından pişmanlık duymayı da bilmeli insan. Ki o zaman çözüm için daha büyük bir adım atabilmiş olur. Yüreğinde her daim pişmanlık duygusunu diri tutan insan, zamanla hataya giden yolları da tıkamış olacaktır. Pişmanlık insanın empati kurmasına vesiledir. Başkalarına karşı yapılan hatalarda zamanla insan kendisini karşısındaki insanın yerine koyarak çözüm erdemini güçlendirmiş olur ve hatalarını minimize eder.

Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz, Hiç kimse kendine yapılmasını istemediği bir şeyi başkasına yapmamalı. Bize nasıl davranılmasını istiyorsak karşıdakine de öyle davranmalıyız.” hadisi doğrultusunda empati duygusunu geliştirmek sonraki hataların önüne çekilecek set olur.

Yaşadığımız toplumda rahatsızlığını duyduğumuz o kadar çok sorun varken sorunların varlığından ziyade insanların gamsızlığı insanlığımızı ziyadesiyle rahatsız ediyor. Akşam haberlere yansıyan olaylardan gündelik hayatımızda karşılaştığımız sorunlara kadar, her nereye bakarsak bakalım hataları üzerine yeni hatalarını inşa eden insanlar görüyoruz ve bu durumdan pek de rahatsız oldukları söylenemez. Ancak hatanın ucu kendilerine dokununca feryatları çıksa bile sonrasında hatalarına kaldıkları yerden devam ediyorlar. Her insanın önce kendisini çek etmesi gerekir. Toplumda şahit olduğumuz sorunlara çözüm getirmek için ilkin kendimizden başlamalıyız ve bu erdemi tüm toplum olarak göstermeliyiz.

Yazının başında da dediğimiz gibi hata yara gibidir. Ancak yara dediğin zamanla iyileşirken, hata zamanla daha da büyür ve toplumsal bir kangrene neden olur. Toplumsal kangrene neden olmamak için bireysel çözümlerle toplumsal meseleleri çözmeye çalışalım. Bunun için de önce hatamızı kabullenelim, sonra hatanın pişmanlığını duyalım ve son aşamada da çözümü için ortaya kalıcı çözümler koyalım.

Vesselam…