Hastaları da kovdular
Başakşehir Şehir Çam ve Sakura hastanesi açıldı.
İstanbul’a sağlık turizminde de kullanılabilecek iki sahra hastanesi yapılıyor.
Ambulans uçaklar…
Kovid-19’la mücadele…
Binlerce vatandaşın yurt dışından havayoluyla getirilmesi, barındırılmaları, İsveç sağlık kuruluşlarının tedavi etmeyip ölüme terk ettiği Türk vatandaşının ambulans uçakla Türkiye’ye getirilmesi ve ABD dahil altmış ülkeye Türkiye’nin sağlık malzemesi göndermesi, bir ‘tiyatro’ mu?
İnanılır gibi değil:
İşte ‘çağdaş uygarlık Türkiye’sinden manzaralar…
Bazı hastalar hastanelere alınmıyor, tedavi edilmiyorlar.
Olay, İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesinde geçiyor.
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Oditoryumunda düzenlenen “Dünya Astım Günü “ nedeniyle “Astımda Tanı ve Tedavi” konulu Hasta Eğitim Toplantısına, Gül Geyik , Zeynep Kaynak ve bazı hastalar alınmadılar.
71 yaşındaki diyaliz ve kanser hastası Medine Bircan’a tedavi uygulamadılar. Medine Nine öldü.
Doktorlar, ‘emirlere’ boyun eğmişler.
Av. Şeyma Döğücü suç duyurusunda :
“İnanç özgürlükleri hiçe sayılan kadınlara yapılan haksızlıkların can güvenliklerini, sağlıklarını tehdit eder boyutlara tırmandırılmasını, ortaçağa yakışır bu ayrımcılığı şiddetle kınıyoruz. Artık yaşam hakkına da yönelen bu zulmün durması için bugüne kadar yapmış olduğumuz çalışma ve gayretleri kat kat artırarak ülkemizin bu insanlık ayıbından kurtulmasını sağlayacağımıza inanıyoruz.”
Başörtülülerin adliyeye girmelerine de engel olmak istememişler; ısrarlar sonucu girip suç duyurusunda bulunabilmişler.
Yetkililerin, gözlerinde perde, kulaklarında ağırlık mı vardı?
Hastane yönetimi başı açık fotoğrafta ısrar edince, Medine Bircan’ın oğlu, annesinin kanser tedavisi sonucu saçlarının döküldüğünü söylemesi de ikna edici bulunmamış, hastanın peruk takabileceğini, söylemişler.
Olayın on sekizinci yılı idi; 4 Mayıs 2002’de vuku buldu.
Medine Bircan, 27 Haziran 2002’de vefat etti.
28 Haziran 2002’de haklarında suç duyurusunda bulunulanlar: Rektör Kemal Alemdaroğlu ve yardımcısı, ‘ikna odası’ mucidi, Nur Serter, ve o günün iki bakanı: Sağlık Bakanı ve Çalışma Bakanı…
Sonuç : Nur Serter CHP’den milletvekili seçildi…
Yirmi bir yıl önce; 3 Mayıs 1999…
28 Şubat’ın azgın günleri…
Başbakan Bülent Ecevit’in “ Burası devlete meydan okunacak yer değildir. Bu kadına derhal haddini bildiriniz.” emrinden sonra “Dışarı! ” temposuyla Meclis’ten çıkarttılar. Kavakçı’yı ailesiyle birlikte linç etmeye kalkıştılar, vatandaşlıktan çıkardılar.
3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra…
Cumhurbaşkanı SEZER şöyle diyordu:
"Başörtüsünün kamusal alanda kabul edilip edilmeyeceği sorunu, Anayasa Mahkemesi kararıyla çözülmüştür. Yüksek Mahkeme, yüksek öğretim kurumlarında başörtüsünü serbest bırakan yasal düzenlemeyi Anayasa’ya aykırı bularak iptal etmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına göre kamusal alanda başörtüsünü serbest bırakacak bir yasal düzenleme yapılması olanaksızdır."
Yasa çıkarmanın AYM’nin iznine bağlandığı yıllar…
Ve;
22 Temmuz 2007’deki genel seçimlerde yine Ak Parti tek başına hükümet olma çoğunluğunu kazandı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Kasım 2007’de GATA’da tedavi edilen tiyatro sanatçısı Nejat Uygur’u ziyaret etmesine dönemin Genel Kurmayı izin vermedi. Ak Parti iktidarının tam beşinci yılında… Darbeci, faşist zihniyet hâlâ direniyordu.
O tarihten altı yıl sonra;
1 Kasım 2013’te Ak Partili başörtülü milletvekilleri: Gülay Samancı, Nurcan Dalbudak ve Sevda Beyazıt Kaçar, TBMM’de mesailerine başladı.
Ak Parti iktidarının on birinci yılında ancak fiili durum oluşturularak yasaklar aşılabildi.
Yasal bir değişiklik yapılmadı.
Çünkü başörtüsünü yasaklayan bir yasa yoktu.
Yasaklar keyfi idi.
Fakat on üç gün sonra; 14 Kasım 2013’te FETÖ’nün ‘ipini’ çözdüler; dershanelerin kapatılmasını bahane ederek FETÖ aparatıyla saldırıya geçtiler. 15 Temmuz’da enselendiler.
Ezanın, Allah ve ahlak kelimesinin yasaklandığı yıllardan bugünlere gelindi.
Surlar yıkılıyor…
Ramazan Bayramınızı tebrik ederim.