Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
13 Mart 2017

Hasta Adam 'Avrupa'

Birçoğumuzun aklında gerek Hollanda'nın gerekse diğer AB ülkelerinin ülkemize uyguladığı antidemokratik uygulamaların nedeni var. "Türkiye ile neden bu kadar çok uğraşıyorlar?" sorusunun cevabını araştırıyoruz. Gelin bu sorunun cevabını son dönemde yaşananlara bakarak bulmaya çalışalım.

Bu sorunun cevabını aslında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 24 Aralık 2016'da söylediği "Türkiye küresel bir güçtür" sözünde gizli. Bu sözün anlamını da gerek son dönemde ülkemize yapılan üst düzey ziyaretlerden gerekse AB ülkelerinin tavırlarından anlıyoruz. Nasıl mı? Bildiğiniz üzere geçen hafta ABD, Rus ve Türk Genelkurmay Başkanları Antalya'da bir araya geldiler. (Hatırlarsanız 2015 yılında Türkiye'de gerçekleşen G20 zirvesi de aynı yerde yapılmıştı.) Haberleri sürekli takip eden biri olarak şahsen ABD ve Rusya Genel Kurmay Başkanlarının Türkiye'ye geleceği yönünde herhangi bir haber görmemiştim. Konuyla ilgili son dakika haberleri birbiri ardına gelmeye başlayınca çok şaşırdım.

Peki, toplantıda ne konuşuldu? Genelkurmay'dan yapılan açıklamaya göre toplantıda Suriye ve Irak başta olmak üzere bölgedeki güvenlikle ilgili ortak konuların görüşüldüğü belirtildi. Bu zirvede ikili görüşmeler de yapıldı. Genelkurmay Başkanı Akar ile ABD Genelkurmay Başkanı Dunford'un yaptığı toplantıda masanın üzerindeki dosyada, "Rakka Harekatı Türkiye - ABD Müşterek Planlama Çalışması" yazısı dikkat çekti. Öte yandan, Rusya Savunma Bakanlığı'nın eski yöneticilerinden Korgeneral Yevgeniy Bujinskiy bir Rus ajansına yaptığı açıklamada, Rusya, Türkiye ve ABD genelkurmay başkanlarının görüşmelerinde, Suriye'de ortak askeri operasyon düzenleme ihtimalini konuşabileceklerini söyledi.

Gelelim bu toplantının AB ile olan alakasına. Yapılan zirve kapsamında üç Genel Kurmay Başkanı'nın çekindikleri hatıra fotoğrafını Twitter hesabından paylaşan Alman Bild gazetesinin politika editörü Julian Röpcke, fotoğrafın üstüne yazdığı metinde "Yeni dünya düzeni" yorumunu yaptı. Bu sözün bir başka şeklini de hatırlarsanız Nisan-Mayıs aylarında yapılacak Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimine adaylığını açıklayan ancak henüz ilk seçimlerde elenen Fransa eski Başbakanı Valls söylemişti. Valls, dünyanın giderek daha da tehlikeli bir ortama sürüklendiğini belirterek, "Xi Jinping'in Çin'ine, Vladimir Putin'in Rusya'sına, Donald Trump'ın Amerika'sına, Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'sine karşı adayım ve bağımsız, değerlerinden taviz vermeyen bir Fransa istiyorum." demişti. Evet, fark ettiğiniz üzere değişen küresel güç dengelerinde AB ülkeleri bulunmuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da söylediği sözü adeta doğruluyorlar. Türkiye küresel güçler arasında bulunuyor.

Ukrayna konusundan dolayı Rusya'ya ticari ve ekonomik yaptırımlarda bulunan AB ülkeleri bu üçlü zirveye katılan ülkelerden biri olan ABD ile de Trump'ın başkan olmasıyla beraber iplerin gerileceğini söyleyebiliriz. Trump'ın serbest ticaret antlaşmalarına karşı olması ile Trans Atlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı'ndaki belirsizlik artmıştı. Bununla birlikte Trump'ın AB ülkelerinin NATO için üzerlerine düşeni yapmadıklarını söylemesi bu sürecin başladığını gösteriyor.

Valls'in söylediği dört ülkeden biri olan ancak Alman gazetecinin yaptığı paylaşımda olmayan Çin konusuna daha önceki yazılarımda değinmiştim. Küresel sermayenin üretim merkezi haline gelmiş olan Çin, son yıllarda yaşanan yeni nesil küresel dünya savaşında küreselleşme cephesinde yer aldığını ifade eden açıklamalar yapmıştı. Antalya'da bir araya gelen ülkelerin liderlerini incelediğimizde ise ABD Başkanı Trump ulus-devletçilik yönünde açıklamalar yaparken, Rusya devlet başkanı Putin, başkanlık koltuğuna oturmasının ardından küresel sermayeye savaş açmış ve ülkesindeki oligarkları adeta yaka paça kovmuştu. Erdoğan ise küresel sermayenin taşeronluğunu yapan başta FETÖ olmak üzere PKK, DAEŞ, DHKP-C ve diğer terör örgütleri ve onların destekçileri ile mücadele etmekte ve büyük ölçüde başarılı olmaktadır. AB ise Türkiye'nin mücadele ettiği terör örgütlerinin mensuplarına kucak açıyor ve yaptıkları faaliyetlere de izin vererek destek veriyorlar.

AB'nin kurulan yeni düzende olmadığının bir diğer göstergesi de Astana görüşmeleridir. Türkiye, İran ve Rusya'nın Suriye'de yaşanan iç savaşın çözümü için Kazakistan'ın başkenti Astana'da bir araya gelmesi ve bu masada ABD ve AB'nin olmaması önemli bir olaydır. ABD'nin Suriye iç savaşındaki etkinliğinin azalmasından dolayı ilk toplantıda bulunmamasının ardından yeni başkan ile beraber Rakka'ya operasyon yapılacağı yönünde açıklamalarını artırmıştı. Nitekim yukarıda değindiğim üzere Antalya'da yapılan üçlü zirve de bu konu gündeme geldi. Nitekim yarın başlayacak olan ikinci Astana görüşmelerine BM ve ABD temsilcilerinin de davet edileceği belirtildi. Ancak sizin de dikkat ettiğiniz üzere masada yine AB ülkeleri bulunmuyor. Bu durum AB'nin sinirlerini bozduğu için yıllardır savundukları söylemleri ihlal ederek Türkiye'ye karşı akıl almaz antidemokratik hamlelerde bulunuyorlar.