Hasretinden prangalar eskiten şair: Ahmet Arif
Son yüzyılda coğrafyamızda yetişen en önemli şairlerin başında Ahmet Arif gelmektedir. 2 Haziran 1991 Tarihinde Ankara’da 64 yaşında hayatını kaybeden Ahmet Arif, ölümünün 29. yıldönümünde anılmaktadır. Ahmet Arif’in mezarı Ankara’da Cebeci Asri Mezarlığındadır.
Ahmet Arif, 23 Nisan 1927 tarihinde Diyarbakır’da doğdu. Ahmet Arif’in asıl adı, Ahmet Hamdi Önal’dır. Afyon’da liseyi bitirdikten sonra Dil ve Tarih, Coğrafya Fakültesi Felsefe bölümünde üniversite eğitimine başlamış, fakat okulu bitirememiştir. Ahmet Arif, değişik dergilerde şiirlerini yayınlatmaya başlamıştır. Ahmet Arif’in şiirlerinin yayınlandığı dergiler arasında Yeryüzü, Beraber, Seçilmiş Hikayeler, Yeni Ufuklar ve Kaynak dergilerini sayabiliriz. Yarı Parçam olarak hitap ettiği Leyla Erbil’e yazdığı mektuplarla aşk ve sevgi dolu dünyasını anlatan Ahmet Arif, büyük bir romantik ve aşk mektubu yazarıdır. Kadına olan aşkın kişiyi insanlaştırmasını Arif, Leyla’ya yazdığı mektupta şöyle ifade etmektedir “Kimselere mecbur olmadım, olmam da. Yiğitliğim ve rivayet olunan erkekliğim bundandır… Ama senin mecburun olmak, beni hiç mi hiç küçültmüyor. Aksine yüceltiyorsun, İNSAN ediyorsun, yaşatıyorsun…” Leylim dediği aşık olduğu kadını Arif, şöyle anlatmaktadır:
“Leylim-Leylim
Ayvalar, nar olanda
Sen bana yar olanda.
Belalı başımıza
Dünyalar dar olanda.”
Ahmet Arif, 1968 yılında tek şiir kitabını Hasretinden Prangalar Eskittim adıyla yayınlamıştır. Ahmet Arif’in tek kitabında 19 şiir bulunmaktadır. Hasretinden Prangalar Eskittim şiir kitabı, edebiyatta Ahmet Arif’e ölümsüz bir yer kazandırmıştır. Şiirleri birçok sanatçı tarafından bestelenmiş ve seslendirilmiştir.
Ahmet Arif, döneminin bütün şairleriyle yakın ilişkiler kuran bir isimdir. Nazım Hikmet, Cemal Süreyya ve Cahit Külebi en çok hayran olduğu şairlerdir. Beğendiği şairleri kendi tecrübesinde harmanlayıp özgün bir şair olarak doğuşunu şöyle ifade etmektedir: “Ben işte o yıllarda bu tarz şiirler yazdım. Biraz Nazım Hikmet, biraz Ahmet Hamdi Tanpınar, biraz Ahmet Muhip, biraz Cahit Külebi, biraz Behçet Necatigil, bunlarla beslene beslene, bunları sindire sindire, hep böyle yalpalaya yalpalaya, ama hiçbir zaman iyinin altında, yani ortaya yakın yazmayarak, kaliteli şiirler yazdım.” Ahmet Arif, birçok kaynaktan beslenip tek başına gürül gürül akan bir şiir pınarı olmayı başaran abide bir şairdir. Cemal Süreyya, Ahmet Arif’i “Ovada akan büyük ve bereketli bir ırmağa” benzetmektedir. İnsanı, toplumu ve gerçekliği şiirlerinde konu alan Ahmet Arif, özgürlüğün, doğallığın, gerçekçiliğin ve insancıllığın sesidir. Ahmet Arif, Mezopotamya ve Anadolu coğrafyasında sonu bitmeyen arayışlarını ve çıkmaz sokaklarını ünlü şiiri Hasretinden Prangalar Eskittim’in dizelerinde şöyle anlatır:
Ard arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
dışarıda gürül-gürül akan bir dünya…
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Ahmet Arif, 1943 yılında Van’ın Özalp ilçesinde General Mustafa Muğlalı’nın emriyle öldürülen masum 33 kişiye karşı işlenen katliamı Otuz Üç Kurşun şiiriyle anlatmaktadır. Ahmet Arif, Otuz Üç Kurşun’un şairi olarak bilinir. Arif, kurbanların halini şöyle anlatır:
Vurulmuşum
Dağların kuytuluk bir boğazında
Vakitlerden bir sabah namazında
Yatarım
Kanlı, upuzun...
Vurulmuşum
Düşüm, gecelerden kara
Bir hayra yoranım çıkmaz
Canım alırlar ecelsiz
Sığdıramam kitaplara
Şifre buyurmuş bir paşa
Vurulmuşum hiç sorgusuz, yargısız
Ahmet Arif, Anadolu’nun çağlardan süzülen kadim mesajını günümüze aktarmaktadır. Anadolu, Ahmet Arif’le canlanmakta ve dile gelmektedir: Anadolu isimli efsane şiirinde Anadolu’lu olmanın sorumluluğunu Anadolu’nun ağzından bu coğrafyanın sakinlerine şöyle yüklemektedir.
Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip…
Nerede olursan ol,
İçerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne – üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının…
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, düş ile
Dayan rüsva etme beni.
Gör, nasıl yeniden yaratılırım,
Namuslu, genç ellerinle.
Kızlarım,
Oğullarım var gelecekte,
Her biri vazgeçilmez cihan parçası.
Kaç bin yıllık hasretimin koncası,
Gözlerinden,
Gözlerinden öperim,
Bir umudum sende,
Anlıyor musun?