Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
26 Haziran 2023

​Hasret

Cennet değil mi yâr ile sohbet dedikleri

Dûzah değil mi âteş-i hasret dedikleri

Nev’î

Toprak, suya; yaprak, güneşe… Kalp kalbe… Uzaklar, yakına… Ay, güneşe… Gece, sabaha… Ve sabahlar, aydınlığa… Gün, düne; an, maziye hasret. Harfler, heceye; heceler, kelimeye; kelimeler, cümleye koşuyor. Cümlem hasretle başlıyor. Erken mi, geç mi kalıyor?

Irmaklar, denizlere akar. Irmakların hasretidir denizler. Dağları, dereleri, ovaları aşıp kavuşmak kolay mıdır? Nice zahmetlerle kavuşulur. Kıvrıla kıvrıla, bazen sakin, bazen coşkun akar. Bazen kesilir suyu, azalır ve kuruyabilir ırmak. Kuraklık. Çölleşir toprak. Su. Göklerden gelecek olanı bekler gözler. Gönülden istenir. Bir dua olur su. Hasretin adıdır su. Çatlayan gönüllere hayat verir. Gözyaşı da böyle değil midir? Gönülden istenen gelmeyince gözyaşı yağmur olmaz mı? Yağmur göklerden, gözyaşı gönülden akar, sağanak sağanak düşer. Her tanesinde hasret vardır.

Şimdi maziden davet var. Yıllar evveline gitmek, mümkün olmayana kavuşma arzusu. Biliyorum, akan su geri dönmez, kırılan cam tamir olmaz, güneş ufka dalmışsa dönmez. Biliyorum, ömür mevsimlere bölünmüş, her birisinin rengi farklı. Her bir mevsimde değişiyor yüzümüz. Şimdi sonbaharındadır ömür. Bahara dönmez, biliyorum baharın rengini, kokusunu. Gönül bal arısıdır ama baharı kaçırmışsa çiçeğe kavuşması mümkün değildir. Çiçeğin özündedir meyve. Sabırla hasretine kavuşacağı günü bekler. Hasret yazılıdır çiçeğin yüzünde. Ne erken, ne geç gelmiştir. Vaktini bilir, kader değil midir bu?

Ne yapmalı, kime, nereye gitmeli? Bir masal yazmalı. Bir rüya görmeli. Derin uykulara dalmalı. Çiçeklerin toprakta değil, kalpte yetiştiğini öğretmeli. Su kadar sevginin de gereği bilinmeli. Şimdi diyorum, rüyanın hakikat mi, hayal mi olduğunu sorgulamadan yaşamalı. Aklın fikrin yetmediği, bambaşka bir âlemde, bir gönülde kurmalı hayalleri. Gönlün kapısından akıl girmesin, aklın olduğu yerde kalpler hep darbe alıyor. Çağın aklına yenilmeden, mazinin kaçan uykusunda bir rüyanın penceresinden süzülüp çiçeğin özüne kavuşmalı. Özdemir Asaf’ı da sarsan ve saran hasreti duymalı: “Uykunun içinde bir rüya,/Rüyamda bir gece,/Gecede ben…/Bir yere gidiyorum,/Delice…/aklımda sen.”

Neye baksanız, neye dokunsanız, nereye gitseniz, ne yapsanız, ne etseniz de geçmez sızıdır hasret. Yer gök, dağ taş ve yollar hep hasretle doludur. Çağırırsınız ruhunu, kavuşmak bir rüyadır, zordur. Hükmü verilmiş, kalemi kırılmış bir mahkûmun kapanan defteridir hasret. Tanpınar’ı dinlersiniz: “Kime dokunsam sensin/Kimi çağırsa dudaklarım…/Başımın tacı, canım efendim./Görünmez çığlıklarımı gören/Eğilmez başımı öpensin./Sen bir deniz derinliğisin”

Yeri, izi, kaynağı bilinmez bir ağrıdır hasret. Zamanı belirsizdir, an olur gecenin ortasına düşer, uykulardan uyandırır; an olur bir gülümsemeyi hüzne çevirir, yüzünüzde bir kesik acısı gibi belirir. Ve gün olur paslı bir mıh gibi saplanır içinize. Kanayıp duran bir yaranın kabuk bağlamış hâlidir hasret. Geç teşhisle gelen şifasız bir dert olur hasret. Issız bir adada yapayalnız kalıp bekleyen kalbin titreyişidir hasret. Zamanı durduran, ol deyince olduran, ölmüşe nefes, kalplere heves verdiren yüce kudrete sığınma vakti. Geç de olsa buluşmak ve tanışmak heyecanıyla hasretle tutuşan yaralara merhem değil midir bir çiçeğin yüzü? Bal arısını diyar diyar uçuran çiçeğin özü müdür, bala kavuşma arzusu mudur? Zordur bunun cevabı ama Yunus şöyle demişti: “Canlar canını buldum, bu canım yağma olsun/Assı ziyândan geçtim, dükkanım yağma olsun/Ben benliğimden geçtim, gözüm hicabın açtım/Dost vaslına eriştim, gümanım yağma olsun/Yunus ne hoş demişsin, bal u şeker yemişsin/Ballar balını buldum, kovanım yağma olsun”

Ne okunur, ne yazılır; ne anlatılır, ne paylaşılır bir sırdır hasret. Kalpte doğar, kalpte büyür ve orada gömülüdür. Umut hep duada gizlidir. Bir şarkı mektup olur ve gönderilir kalpten kalbe… “Gün bizim güneş bizim, göğsümüzde ateş bizim/El ele olduğumuz o gün gülmek bizim/Dün bizim yarın bizim, yana yana sevmek bizim/Hasrete vurduğumuz göz göz yürek bizim”