Has kullar
Abd ve ibâd, Kur’an’da ve hadiste bütün insanlar, hatta bazen diğer varlıklar için kullanılıyorsa da daha çok “mümin” manasına gelmektedir. Kulluk ve itaat Allah’a yapılıyorsa abd “hür insan”, kula itaat ediliyorsa “köle” manasına gelir. Hz. Peygamber “Allah’ın kulu” olduğunu iftiharla söyler ve bunu sık sık tekrarlardı.
Râgıb
el-İsfahânî Kur’an’daki kullanılış tarzına göre abdi (kulu) hukuk açısından abd,
yaratılması bakımından abd ( bu “yaratma” sadece Allah’a nisbet edilebilir.), Allah’a
kulluk yapması açısından abd (hür olsun köle olsun, en şerefli insan), dünyaya ve
dünya servetine kul olan abd (hür de olsa köle de olsa, en kötü insan.) olmak
üzere dörde ayırır.
Allah’a
kulluk yapması açısından abd, yani has kulların bazı özellikleri olur.
“Rahmân’ın(has)
kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve kendini bilmez kimseler
onlara laf attığında (incitmeksizin) «Selam!» derler (geçerler)”
(Furkân; 63) Rahman’ın has kullarının bir duruşu ve yürüyüşü vardır. Bu
kullar cemiyet içindeyken yüksek bir tevazu sahibidirler. Merhametli, nazik ve
vakurdurlar. Öfkelerini kontrol eder enaniyetten uzak dururlar. Cahillerle
muhatap olduklarında “selam” der geçerler.
“Rahmân’ın(has)
kulları gecelerini Rablerine secde ederek ve kıyam durarak geçirirler.” (Furkân; 64). Gündüzleri insanlar için
iaşelerini kazandıkları, geceleri de dinlendikleri zamanlarıdır. Ancak
gecelerini sadece uyku ile geçirmek değil aynı zamanda nafile ibadetlerle de
meşgul olmak gerekir. Hele hele seherleri uyanık bir şekilde geçirmek; hem
gönül diriliğine, hem de kalp uyanıklığına vesile olur.
“Rahmân’ın(has)
kulları harcadıklarında ne israf ne de cimrilik ederler; ikisi arasında orta
bir yol tutarlar.” (Furkân; 67) İçinde
bulunduğumuz nimetler Mevla’mızın bize ihsanıdır. Onları kullanırken sorumsuzca
davranamayız. Gücümüzün yettiğince infak etmeli, lüzumsuz saçıp savurmamalıyız.
Her şeyin sahibinin Allah olduğunun ve bizim sadece bir emanetçi olduğumuzun
şuurunda olmalıyız.
“Rahmân’ın(has)
kulları Allah ile beraber (tuttukları) başka bir tanrıya yalvarmazlar, Allah'ın
haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler. Bunları yapan,
günahı(nın cezasını) bulur;” (Furkân; 68) Hiçbir günahı
küçük görmemek gerekir. Önemsemediğimiz günah yarın büyük günahlara vesile
olur.
“Rahmân'ın(has)
kulları yalan yere şahitlik etmezler, boş sözlerle karşılaştıklarında vakar ile
(oradan) geçip giderler.” (Furkân; 72) Boş işler
insanı hedefinden saptırır. Boş sözler ise insanı günaha sokar. Hem boş
işlerden ve hem de boş sözlerden uzak durmalıyız.
“Rahmân’ın(has)
kulları Kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığında ise, onlara karşı
sağır ve kör davranmazlar” (Furkân; 73) Çünkü onlar ayetleri
uygulama konusunda hassastırlar. Bütün insanlığa hitap eden ayetler özelde iman
etmiş insanlaradır. Onun için gerçek müminler Allah’ın ayetleri zikredildiği
zaman imanları ziyadeleşen ve kalpleri titreyen insanlardır.
“Rahmân’ın(has)
kulları şöyle derler: Rabbimiz! Cehennem azabını üzerimizden sav. Doğrusu onun
azabı gelip geçici değil, devamlıdır.”
(Furkân; 65)
“Rahmân'ın(has)
kulları Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve
bizi takvâ sahiplerine önder kıl! derler.” (Furkân; 74)
“İşte
Rahmân’ın(has) kullarına sabretmelerine karşılık cennetin en yüksek makamı
verilecek, orada hürmet ve selamla karşılanacaklardır.”
(Furkân; 75)
“Rahmân’ın(has)
kulları cennette ebedî kalacaklardır. Orası ne güzel bir yerleşme ve ikamet
yeridir.” (Furkân; 76)
Allah’a
kulluk edeceklerde:
1-Gururlu
olmamalı; “Küçümseyerek
insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah, kendini
beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez.” (Lokmân; 18)
2-Tevazu
sahibi olmalı; “Yeryüzünde
böbürlenerek dolaşma. Çünkü sen (ağırlık ve azametinle) ne yeri yarabilir ne de
dağlarla ululuk yarışına girebilirsin.”
(İsrâ; 37)
3-Allah’a
teslim olmalı; “Hayır,
öyle değil! Kim ihsan’ derecesine yükselerek özünü Allah’a teslim ederse, onun
mükâfatı Rabbinin katındadır. Artık onlara korku yoktur, onlar
üzülmeyeceklerdir.” (Bakara:112)
4-En küçük bir
şirk izi olmamalı; “Şüphesiz Allah, kendisine ortak koşulmasını asla
bağışlamaz. Bunun dışında kalan (günah) ları ise dilediği kimseler için bağışlar.
Allah’a şirk koşan kimse, şüphesiz büyük bir günah işleyerek iftira etmiş
olur.” (Nisâ: 48)
Mevla’m
cümlemizi has kullarından eylesin.
Âmin.