'Harutyunyan' Bayraktar'dan Şikâyetçi!
Azerbaycanımız,
arkasına “Büyük Şeytanlar”ı alan “Küçük Şeytan” Ermenistan’ı iyice bunaltmış durumda.
Azerbaycan Savunma Bakanlığı’nın “22
Tank ve diğer zırhlı araç, 15 OSA HSS, 18 Drone, 8 topçu sistemi, 3 mühimmat
deposunu imha ettik, 550 Ermeni askeri de ölü ve yaralı olarak etkisiz halde”
açıklamasının “doğru” olmadığı yönündeki tezvirâtın etkinliğine son veren, Ermenistan işgali
altındaki Dağlık Karabağ'ın sözde lideri Arayik
Harutyunyan oldu.
“Türkiye yüzünden Karabağ’ın güneyindeki tüm pozisyonlarını
kaybettiklerini, çok sayıda ölü verdiklerini ” açıklayan zâlim Haturyunyan,
Azerbaycan’ın arkasındaki Türkiye desteğinden “şikayetçi” olurken, “Bayraktar
teknolojisi”nin alandaki etkinliğine özellikle dikkat çekiyor.
Türkiye’nin
modern savunma sanayiinin canlarına okuduğunu imâ ediyor!..
Evet…
Haturyunyan,
“resmi” twitter adresinde Türkiye’den şikâyetçi olmuş.
Verdiği
modern silah desteğinden dolayı “Uluslararası
Toplum”a şikâyet ediyor “Türkiyem”i.
Bir
vakitler, şikâyet diline sığınan bizdik her durumda.
Rakiplerimize
“büyük güçlerin” yardım ettiğini,
onların yardım etmemesi halinde “küçük
rakiplerimizi” perişan edeceğimizi söyleyip dururduk.
Bugün
“Büyük Güç”lerden biri de biziz ve bizim “yardımlarımız” da şikâyet konusu
oluyor.
Aradaki
fark:
“Biz mazlum halklara, mazlum devletlere
destek veriyoruz.
BM’nin beşli çetesi ise zâlimlere,
teröristlere!”
Beşli
Çete ile destek verdiklerinin
Türkiye’nin
“güç dengelerini” bozmasından “şikâyetçi” olmaları ne güzel, değil mi?
Evet,
gittikçe büyüyen ve bugün artık “sayılı
güçler arasına girmemizi” sağlayan Savunma Sanayimizin imkânlarını
Azerbaycanlı kardeşlerimizin de istifadesine sunduk.
Harutyunyan’ın
feryadı bizim onurumuz!..
Türkiye’nin
gittikçe daha fazla caydırıcı hale geldiği ve Türkiye ile uğraşmanın gittikçe
zorlaştığı yönünde “dış dünyada” bir kanaat birliği var.
Bu
yüzyılın başlarında Anadolu’nun dört bir yanını işgal eden “Yedi Düvel”in Recep
Tayyip Erdoğan’ın bir an evvel iktidardan gitmesini istemesi, bizim çok daha
müreffeh, çok daha özgürlükçü, çok daha rahat bir ortamda yaşamamızı
istemelerinden değil elbet.
Ellerinden
gelse bizi bir kaşık suda boğarlar.
Bunu
tarih boyunca denediler ama Allah’ın izniyle bütün saldırılarını püskürttük.
Her
dönemde bir Lider taşıdı yükümüzü, o
liderlerin kimimiz beğendik, kimimiz kızdık…
Bugün
de, zaferlerimize liderlik edenleri
kimimiz benimsiyoruz, kimimiz karşı çıkıyoruz ama tarihin hükmü
değişmiyor…
Türkiyemiz,
her zorlu durumda, her zorlu virajda büyük liderler çıkartabilme potansiyeline
sahip.
Alparslan
Han Lider, Fatih Sultan Mehmet Han
Lider,
Abdülhamit Han’ın Lider, Mustafa Kemal Paşa Lider ve bugün Recep Tayyip Erdoğan
Lider.
İnançlarımızın,
ideolojilerimizin farklı olması “Liderlik”
gerçeğini değiştirmiyor.
Karşı
çıkışlar, tarihin hükmünü etkilemiyor.
Bugün
de, “artısıysa
eksisiyle” bir Lider, Türkiye’nin yükünü omuzlamış durumda.
Elbette
hatadan münezzeh değil, elbette o da hatalar yapıyor, hatalara sürükleniyor…
Ne
var ki…
Düşman
oklarının işaret ettiği Sayın Erdoğan, beğenirsiniz beğenmezsiniz bugün için “Türkiye’nin haçlı ittifakı karşısındaki
direnişine” Liderlik eder pozisyonda.
Gönül,
böyle “tek kişiye bağlı ve bağımlı” bir tablo içinde olmamayı, memleketi
yönetebilecek güçlü kadrolara sahip lider adayları arasından seçim yapma
lüksüne sahip olmayı çok ister elbette.
Lâkin
bu şimdilik görünmüyor.
Bundan
dolayı, yazılarımızda kılı kırk yarmaya özen gösteriyoruz.
Böyle
olunca da, farklı kesimlerden farklı tepkiler geliyor.
Kimileri,
“kalemi keskin” bir yazar ve haberleri etkili bir gazeteci olduğumuz halde bazı
“hatalar”a imza atıldığında eleştiri dozumuzu düşük tuttuğumuz için kızıyor.
Kimileri
de bu zor süreçte “düşük dozlarla da olsa” eleştirdiğimiz için sitem ediyor.
Biz,
bir yandan “söylememenin vebal yükleyeceğine inandığımız noktalara” dikkat
çekiyoruz, diğer yandan da “Türkiye’ye
zarar vermek isteyen çevrelerin ekmeğine yağ sürmeme” hassasiyetiyle hareket
ediyoruz.
Bakın
işte…
Filistinli
kardeşlerimizin de, Suriyeli kardeşlerimizin de, Azerbaycanlı kardeşlerimizin
de yanında olan bir başka ülke yok.
Türkiye’yi
sindirebilirlerse, sadece Türkiye’nin değil bütün mazlum halkların işini
bitirmiş olacaklar.
Bu
öyle bir zor durum ki, bir yandan Sayın Erdoğan ile yürüyüşüne destek veren
milyonlar arasına duvar örüldüğünü görüyorsunuz…
Diğer
yandan da Erdoğan’ı alaşağı edip, yerine getireceklerinden “Türkiye’nin anahtarını alma” plânları yapan güçlerin
faaliyetlerine karşı çıkmayı görev biliyorsunuz.
Sayın
Erdoğan ile milyonlarca vatan evlâdının arasına örülen duvarlar, Erdoğan’ı
alaşağı edip yerine getirecekleriyle “iş pişirmeyi” hedefleyenlere çalışıyor…
Bizler
“Duvar Ustaları”nı mesajlarımızla
aşmaya çalışırken…
Dağlık
Karabağ’ın sözde Lider’i Ermeni Harutyunyan’ın ve diğer cânilerin feryatları takılıyor
kulaklarımıza:
“Azerbaycan’ın arkasında Türkiye var.
Bayraktar Teknolojisi’ni bize karşı kullanıyorlar! Zor durumdayız!”