Dolar (USD)
34.46
Euro (EUR)
36.15
Gram Altın
2959.64
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
29 Ekim 2022

Harem-i İbrahim'de alarm sesleri

26 Ekim 2022 tarihinde Anadolu Ajansı’ndan Gülçin Kazan Döger, Harem-i İbrahim Camisi Müdürü Gassan er-Recebi ile Zoom üzerinden bir röportaj gerçekleştirdi. Görüşmede er-Recebi, işgalci İsrail'in "oldubitti uygulamalarla" Harem-i İbrahim Camisi'ni Müslümanlardan koparmaya çalıştığını belirterek, ''Sadece Ekim ayında Harem-i İbrahim'de yaklaşık 50'den fazla kez ezan yasaklandı. Her yıl ise yaklaşık 700 ezan yasaklanıyor." dedi. Caminin büyük kısmının ve müezzin mahfilinin işgalcilerin elinde olduğunu söyleyen er-Recebi: "Müezzin çoğu kez darbediliyor, hakarete ve aşağılanmaya maruz kalıyor. Ayrıca önünde Hz. Muhammed'e küfür edilip, Kur'an-ı Kerim parçalanıyor."diyerek durumun vahametini kamuoyuyla paylaştı.

Gözbebeğimiz olması gereken Kâbe’den, Mescid-i Nebevî’den ve el-Aksâ’dan sonraki en kıymetli ibadethanemiz Harem-i İbrahim’in hâl-i pür melali böyle.

Kudüs ile el-Halil arası 32 kilometre. Güneybatıya, aşağıya doğru bir yolculuk yaparak varıyorsunuz şehre. Gazze ile el-Halil aynı hizalarda. Araları yalnızca 1 saat. El-Halil’de yaşayan biri hem Gazze kıyısındaki Akdeniz’i hem de az yukardaki el-Aksâ’yı göremeden ömür tüketiyor. Gazze’deki bir genç de uğruna savaştığı el-Aksâ’yı göremeden yaşıyor. Oysa araları o kadar yakın ki. Sayısız kontrol noktaları ile paramparça edilmiş Filistin hâli bu şekilde. İşgalci İsrail tarafından Kudüs’te ve yasadışı yerleşim birimlerinde yaşayan Yahudilerin kullandıkları sarı zemin üzerine siyah plakalı araçlar Kudüs’ün çıkışında ülkenin diğer şehirlerinde beyaz zemin üzerine yeşil ya da yeşil zemin üzerine beyaz plakalara dönüşüyor. Böylelikle Kudüs dışında yaşayan Filistinliler daha rahat farkediliyor. O plakaların Kudüs’e girmesine izin verilmiyor.

El-Halil şehri 1 milyona varan nüfusu, el işlemeleri ve onlarca çeşit üzümüyle hareketli bir yer. Şehre varıp da Harem-i İbrahim’e girmek o kadar kolay değil. Demir parmaklıklı bariyerlerden sırayla geçtikten sonra kontrol noktasının içerisine girip pasaport kontrolünden ve x-ray cihazlarıyla aranma işlemlerinden sonra ancak müsaade edilirse, o an işgalcinin keyfi kaçmamışsa girebiliyorsunuz. Müslümanlara ait bir ibadethaneye işgalcilerin kontrolü altında girmek utanç verici. Turistlere bu muameleyi reva gören işgalci yönetim, bizatihi tehdit olarak algıladığı yerli halka dönük çok daha sert bir tutum sergilediği aşikâr.

Harem-i İbrahim heybetli, kale gibi durak görkemli bir ibadethane. Mescid-i Aksâ gibi kayalar üzerine inşa edilmiş. Geniş ve yatay merdivenlerden ilerleyerek girdiğimiz camide “ ilâhe illallah Muhammedür-resûlüllah İbrahim Halilullah” ifadesinin olduğu revaktan eğilerek giriyoruz kutlu mabede. Hazreti İbrahim, Hazreti İshak, Hazreti Yakup ve Hazreti Yahya ve eşleri burada medfunlar. Kudüs fatihi büyük kumandan Selahaddin’in benzersiz minberi de burada. Genel bir bakımsızlık hâli var. Öğrendiğimiz kadarıyla karolardan boyalara, hatta Selahaddin minberine kadar hiçbir şeye bakım ve onarım izni vermiyor işgalci. Osmanlı, Emevi, Memlük ve Fatimi dönemlerine ilişkin kitabeler bile onarılamıyor. İslam’a ait ne varsa yok olması, yitip gitmesi arzuladıkları tek şey.

Hazreti İbrahim’in makamının olduğu odada müezzin mahfiline giden kısım işgalciler tarafından kapatılmış. Müezzin kapıya vuruyor ve karşıdaki Siyonist işgalci müsaade ederse ezan okuyabiliyor. Ne utanç verici bir hâl. Caminin her yeri sabit ve hareketli kameralar tarafından an be an kontrol ediliyor. Ramazan ayında Harem-i İbrahim’de durum tam bir işkenceye dönüşüyor. Ramazan ayındaki Cuma’lar, Kandil geceleri ve bayramlarda toplamda 10 gün boyunca Harem, tüm Müslümanlara ait. Böylesi zamanlarda bile işgalciler avlunun büyük bir kısmını ellerinde tutmaya devam ediyorlar.

Bu kahredici işgal 25 Şubat 1994’te açan Baruch Goldstein adlı Yahudinin aldığı talimatlarla sabah namazı vakti namaz kılan Müslümanlara ateş açıp 29 Filistinliyi şehit edişinden sonraki süreçte başladı ve devam ediyor. Yahudiler bu olay sonrası Harem-i İbrahim’in büyük kısmını işgal ettiler ve Yom Kippur gibi kendi bayramlarında sazlı sözlü, çalgılı çengili dini ibadet adı altında İslam’ın aziz evinde Müslümanları aşağılamaya devam ediyorlar.

Tüm kuşatmalara, baskılara, günübirlik kışkırtmalara rağmen Filistinli kardeşlerimiz Harem-i İbrahim’i yalnız bırakmıyor. Cuma günleri Filistin’in pek çok şehrinden akın akın Müslümanlar buraya geliyorlar. Nikahlar kıyılıyor. Müezzinler defalarca dayak yemelerine rağmen ezan okuma çabasından vazgeçmiyorlar.

Harem-i İbrahim Camisi Müdürü Gassan er-Recebi’nin "Harem-i İbrahim'de yaşanan İsrail zorbalığı hayal edilemez boyutlara ulaştı." demesi boşuna değil. İşgalci İsrail’in hedefi Harem-i İbrahim’de aldığı mesafeyi Mescid-i Aksâ da da almak. Şimdilerde günaşırı el-Aksâ avlusuna giren işgalciler, bir sonraki aşamada mübarek mabetlere de girmeyi, belli zamanlarda kontrol altına almayı sonrasında da tamamen Yahudileştirmeyi açıkça hedefliyorlar.

Harem-i İbrahim işgal altında. Mescid-i Aksâ ise büyük bir kuşatmayla karşı karşıya. Durmaksızın çalan alarm seslerine ne kadar bigâne kalacak dünya?