Harem-i İbrahim'de alarm sesleri
26
Ekim 2022 tarihinde Anadolu Ajansı’ndan Gülçin
Kazan Döger, Harem-i İbrahim Camisi Müdürü Gassan er-Recebi ile Zoom üzerinden
bir röportaj gerçekleştirdi. Görüşmede er-Recebi, işgalci İsrail'in "oldubitti
uygulamalarla" Harem-i İbrahim Camisi'ni Müslümanlardan koparmaya
çalıştığını belirterek, ''Sadece Ekim ayında Harem-i İbrahim'de yaklaşık
50'den fazla kez ezan yasaklandı. Her yıl ise yaklaşık 700 ezan yasaklanıyor."
dedi. Caminin büyük kısmının ve müezzin mahfilinin işgalcilerin elinde olduğunu
söyleyen er-Recebi: "Müezzin çoğu kez darbediliyor, hakarete ve
aşağılanmaya maruz kalıyor. Ayrıca önünde Hz. Muhammed'e küfür edilip, Kur'an-ı
Kerim parçalanıyor."diyerek durumun vahametini kamuoyuyla paylaştı.
Gözbebeğimiz olması gereken Kâbe’den, Mescid-i Nebevî’den ve
el-Aksâ’dan sonraki en kıymetli ibadethanemiz Harem-i İbrahim’in hâl-i pür
melali böyle.
Kudüs ile el-Halil arası 32 kilometre. Güneybatıya, aşağıya
doğru bir yolculuk yaparak varıyorsunuz şehre. Gazze ile el-Halil aynı
hizalarda. Araları yalnızca 1 saat. El-Halil’de yaşayan biri hem Gazze
kıyısındaki Akdeniz’i hem de az yukardaki el-Aksâ’yı göremeden ömür tüketiyor.
Gazze’deki bir genç de uğruna savaştığı el-Aksâ’yı göremeden yaşıyor. Oysa
araları o kadar yakın ki. Sayısız kontrol noktaları ile paramparça edilmiş
Filistin hâli bu şekilde. İşgalci İsrail tarafından Kudüs’te ve yasadışı
yerleşim birimlerinde yaşayan Yahudilerin kullandıkları sarı zemin üzerine
siyah plakalı araçlar Kudüs’ün çıkışında ülkenin diğer şehirlerinde beyaz zemin
üzerine yeşil ya da yeşil zemin üzerine beyaz plakalara dönüşüyor. Böylelikle
Kudüs dışında yaşayan Filistinliler daha rahat farkediliyor. O plakaların
Kudüs’e girmesine izin verilmiyor.
El-Halil şehri 1 milyona varan nüfusu, el işlemeleri ve
onlarca çeşit üzümüyle hareketli bir yer. Şehre varıp da Harem-i İbrahim’e
girmek o kadar kolay değil. Demir parmaklıklı bariyerlerden sırayla geçtikten
sonra kontrol noktasının içerisine girip pasaport kontrolünden ve x-ray
cihazlarıyla aranma işlemlerinden sonra ancak müsaade edilirse, o an işgalcinin
keyfi kaçmamışsa girebiliyorsunuz. Müslümanlara ait bir ibadethaneye
işgalcilerin kontrolü altında girmek utanç verici. Turistlere bu muameleyi reva
gören işgalci yönetim, bizatihi tehdit olarak algıladığı yerli halka dönük çok
daha sert bir tutum sergilediği aşikâr.
Harem-i İbrahim heybetli, kale gibi durak görkemli bir
ibadethane. Mescid-i Aksâ gibi kayalar üzerine inşa edilmiş. Geniş ve yatay
merdivenlerden ilerleyerek girdiğimiz camide “Lâ ilâhe illallah Muhammedür-resûlüllah
İbrahim Halilullah” ifadesinin olduğu revaktan eğilerek giriyoruz kutlu mabede.
Hazreti İbrahim, Hazreti İshak, Hazreti Yakup ve Hazreti Yahya ve eşleri burada
medfunlar. Kudüs fatihi büyük kumandan
Selahaddin’in benzersiz minberi de burada. Genel bir bakımsızlık hâli var.
Öğrendiğimiz kadarıyla karolardan boyalara, hatta Selahaddin minberine kadar
hiçbir şeye bakım ve onarım izni vermiyor işgalci. Osmanlı, Emevi, Memlük ve
Fatimi dönemlerine ilişkin kitabeler bile onarılamıyor. İslam’a ait ne varsa
yok olması, yitip gitmesi arzuladıkları tek şey.
Hazreti İbrahim’in makamının olduğu odada müezzin mahfiline
giden kısım işgalciler tarafından kapatılmış. Müezzin kapıya vuruyor ve
karşıdaki Siyonist işgalci müsaade ederse ezan okuyabiliyor. Ne utanç verici
bir hâl. Caminin her yeri sabit ve hareketli kameralar tarafından an be an
kontrol ediliyor. Ramazan ayında Harem-i İbrahim’de durum tam bir işkenceye
dönüşüyor. Ramazan ayındaki Cuma’lar, Kandil geceleri ve bayramlarda toplamda
10 gün boyunca Harem, tüm Müslümanlara ait. Böylesi zamanlarda bile işgalciler
avlunun büyük bir kısmını ellerinde tutmaya devam ediyorlar.
Bu kahredici işgal 25 Şubat 1994’te açan Baruch Goldstein adlı Yahudinin aldığı
talimatlarla sabah namazı vakti namaz kılan Müslümanlara ateş açıp 29
Filistinliyi şehit edişinden sonraki süreçte başladı ve devam ediyor. Yahudiler
bu olay sonrası Harem-i İbrahim’in büyük kısmını işgal ettiler ve Yom Kippur
gibi kendi bayramlarında sazlı sözlü, çalgılı çengili dini ibadet adı altında
İslam’ın aziz evinde Müslümanları aşağılamaya devam ediyorlar.
Tüm kuşatmalara, baskılara, günübirlik
kışkırtmalara rağmen Filistinli kardeşlerimiz Harem-i İbrahim’i yalnız
bırakmıyor. Cuma günleri Filistin’in pek çok şehrinden akın akın Müslümanlar
buraya geliyorlar. Nikahlar kıyılıyor. Müezzinler defalarca dayak yemelerine
rağmen ezan okuma çabasından vazgeçmiyorlar.
Harem-i İbrahim Camisi Müdürü Gassan er-Recebi’nin "Harem-i
İbrahim'de yaşanan İsrail zorbalığı hayal edilemez boyutlara ulaştı." demesi
boşuna değil. İşgalci İsrail’in hedefi Harem-i İbrahim’de aldığı mesafeyi
Mescid-i Aksâ da da almak. Şimdilerde günaşırı el-Aksâ avlusuna giren
işgalciler, bir sonraki aşamada mübarek mabetlere de girmeyi, belli zamanlarda
kontrol altına almayı sonrasında da tamamen Yahudileştirmeyi açıkça
hedefliyorlar.
Harem-i İbrahim işgal altında. Mescid-i Aksâ ise büyük bir kuşatmayla karşı
karşıya. Durmaksızın çalan alarm seslerine ne kadar bigâne kalacak dünya?