Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
01 Şubat 2016

Hareket Zamanı

Dünya ekonomisini incelediğimiz zaman gelişmiş ülkelerde zayıf bir toparlanma görünüyor. Ancak gelişmekte olan ülkelerde yavaşlama ile birlikte ılımlı seyrediyor. Zayıf ve kırılgan görünümüyle de pek iç açıcı durum sergilemiyor.

Küresel ekonominin 2008 krizinden bu yana toparlanma eğiliminde olduğunu söyleyebiliriz. Ancak bu toparlanma ülkeler arasında farklılaşmakta, ılımlı ve dengesiz bir yapıda devam etmektedir. ABD ekonomisi hafif toparlanma emareleri gösterirken AB ekonomisinde ise ışık tünelin sonunda çok zayıf bir nokta halinde. ABD krizden çıktığını FED'in faiz artırımı kararı ile dünyaya duyururken diğer tarafta ÇİN ekonomisi eski performansını gösterememekte ve son dönemde yavaşlamayla birlikte dünya geneline bir belirsizlik havası pompalıyor.

FED'in 2015 yılı Aralık ayı itibarıyla faiz artışlarına başlaması, Çin ekonomisinin yavaşlaması, emtia fiyatlarındaki düşüş, artan finansal dalgalanmalar, zayıf seyreden küresel talep ve ticaret, dalgalı sermaye girişleri ve değer kaybeden ülke paraları özellikle gelişmekte olan ekonomiler için aşağı yönlü riskleri artırıyor. Tüm bunların yanında bu yıl ABD'de yapılacak başkanlık seçimleri, Birleşik Krallık'ta yapılacak AB'den çıkış referandumu gibi siyasi belirsizlikler ve artan jeopolitik riskler önümüzdeki döneme ilişkin küresel büyüme beklentilerini sınırlandırmaktadır.

Bu dönemde İran'a uygulanan ambargo sonrası doğudan batıya uzanan geniş bir yelpazeye yayılan yatırım ve ticaret ağını geliştirmek üzere çok yönlü bir çalışma başlattı. İtalya ile 17 milyar dolarlık antlaşma imzalayan İran, küresel sisteme hızla uyum sağlama konusunda oldukça hırslı görünüyor. İran'a uygulanan ambargonun kalkmasıyla birlikte İran pazarına girmek isteyen küresel sermaye de hızlı hareket etmeye başladı bile.

Ancak ambargonun kalkması zaten karışık olan bölgede dengelerin yeniden değişmesi ve önceki yazılarımda da belirttiğim gibi Türkiye-İran ve Suudi Arabistan arasında yeni bir döneme geçilecektir. Çin'in OBOR projesi için ciddi bir önem arz eden İran'ı ilk ziyaret eden ülke Çin oldu. Bu ziyaret içerisinde çeşitli alanlarda 17 iş birliği protokolü imzalandı. İki ülke lideri ticaret hacmini 10 yıl içerisinde 600 milyar dolara çıkartmak istediklerini belirttiler. Bir kuşak bir yol (OBOR) projesi Türkiye'nin, Güney Asya bölgesine ulaşması için de bir yol niteliği oluşturabilir. Önümüzdeki dönemde Asya bölgesi çok ciddi bir Pazar haline gelecektir. Türkiye'nin de kurucu üyesi olduğu Asya Altyapı Yatırım Bankası'nın finansmanını sağlayacağı OBOR projesi Suudi Arabistan'dan Türkiye'ye, İran'dan Kazakistan'a, Kırgızistan'a, Özbekistan'a, Türkmenistan'a oradan da Çin'e uzanan bir güncelleştirilmiş İpek Yolu'nu oluşturmaktadır.

Tüm bunlar olurken Türkiye'nin yapması gerekenler oldukça önem arz ediyor. Kişi başına geliri 3500 dolar seviyesinden 10 bin dolar seviyesine taşıyan Türkiye artık orta gelir tuzağından kurtulmalı ve yüksek gelirli ekonomiler grubuna girmek için gerekli her türlü çalışmayı yapmalıdır. Bunları incelediğimizde önümüze özellikle birkaç madde çıkıyor.

Öncelikle her zaman üzerinde durduğumuz ar-ge ve inovasyon için yatırımların artırılması konusu var. Bununla ilgili geçtiğimiz hafta cuma günü Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, "Sanayi 4.0 devrimi, yapay zeka, robotik teknolojiler, akıllı üretim sistemleri, 3-D yazıcılar, nesnelerin interneti, büyük veri ve bulut bilişim gibi alanlarda yaşanan gelişmeleri yakından takip ettiklerini ve şubatta yapılacak BTYK toplantısının ana gündemi olarak Sanayi 4.0 konusunu belirlediklerini belirtti."

Yine bulunduğumuz coğrafya dolayısıyla enerji alanında kilit ülke konumunda olduğumuzun farkına vararak son yıllarda bu konuyla ilgili ciddi atılımlar gerçekleştirdi. Enerji transferi konusunda merkez ülke konumunda olan Türkiye bu avantajı enerjiyi ucuza mal etmek ve kendi arz güvenliğini hatta birçok ülkenin de enerji arz güvenliğini sağlayacak politika üretmeye başladı.

Türkiye sahip olduğu genç nüfus dinamiği ile çok daha ciddi atılımlar gerçekleştirebilir. Yapısal eğitim reformu ile 28 Şubat süreci döneminde adeta ülkemizin temeline konulan dinamit gibi meslek liselerine uygulanan yanlış politika neticesinde şuan sanayi sektörü kalifiye ara eleman sıkıntısı yaşamaktadır. Yine özellikle sanayi sektörü için üretim yapısını değiştirecek yeni reform süreci içerisine girmeli ve ülkemizi yüksek gelirli ekonomiler grubuna sokmalıyız.

***

Ülke olarak içinden geçtiğimiz bu sıkıntılı süreç sonrasında elbet bahar gelecektir. Ülkemizde içeriden ve dışarıdan saldıran hain ve düşmanlara karşı mutlak bir zafer artık yakındır. Bu süreçte herkes kendi rengini belli etmeye başladı. Yıllardır ülkemizin başına bela olan terör artık son çırpınışlarını yaşıyor. Bu illetten kurtulduktan sonra yatırımlar hızlı bir şekilde artarken istihdam da beraberinde artacak işsizlik azalacak ve ülkemiz daha hızlı ve güçlü bir şekilde büyüyecektir. Biraz daha sabırlı olmalı birbirimize daha fazla kenetlenmeliyiz.