Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Haramlar dokunur

Neo-liberalizmin hakimiyetiyle birlikte gündelik hayatın bütün alanlarını temellük eden ekonomik dil, temel değerler silsilesinde de kayıpları birlikte getirmektedir. Fakat çoğunlukla bunlar bir kayıp olarak bile telakki edilmemektedir.

Arzuların yükseltildiği çağda tüketim için sürekli talep yaratılırken, bu tüketimi sağlayabilecek maddi kaynağın sınırlarının olduğu gözlerden uzak tutulmaya çalışılmaktadır. Gezegenimizin kaynaklarını bugün yiyebilmek için fütursuzca tüketime konu eden bir küresel çağın hakimiyeti altındayız. Dolayısıyla hammadde, kaynak, enerji israfı almış başını giderken, kitleler de arzuları kışkırtılmış ve borçlandırılmış biçimde arz-ı endam etmektedirler.

Arzu, tüketim ve borçlanmanın özellikle son otuz yıldır toplumda ciddi dönüşümlere sebep olduğu gözlemlenmektedir. Ama bu arada belki en fazla dönüştürdüğü şeylerden birisi haram helal anlayışındaki hassasiyet aşınması ve dikkatsizlikler olmaya başlamıştır. “İyi yaşam” arzusu ve bitmeyen tüketime yetişmek için haram kazanç yolları da hemen devreye girmektedir. Ya da daha geniş anlamda insan haketmediği kazancı tüketmeye başlamaktadır.

İslam helal ve haramlar konusunda ciddi bir çerçeve çizmektedir. Öncelikle “emek” burada bir değer olarak ortaya konulmaktadır. Bu da insanın çalışmasının ve emeğinin karşılığının ödenmesine yönelik bir hassasiyet geliştirmektedir. Fakat günümüzde “emek” meselesinin ciddi bir sömürü konusu haline geldiğini görmekteyiz. Bu durum çalışma düzenini ve barışını bozduğu gibi, emeğin değerini de toplumda düşürmektedir.

Esasen haram ve helalin belirlenmesinde “hak” kelimesi merkezi bir kavram olarak ortaya çıkmaktadır. Yani kişi kendisinin hakkı olmayan hiç bir para ya da maddeye dokunmamalıdır. Fakat günümüzde “hak” kavramında meydana gelen aşınma öyle hale gelmiştir ki, sanki ahiret ve hesap artık kaldırılmış hissi uyandırmaktadır. Hırsların gözleri bürümesi, haram ve helal konusunu derin bir sessizliğe göndermektedir.

Kur’an-ı Kerim en büyük sömürü araçlarından birisi olarak faizi görmektedir. Çünkü faiz paradan para kazanmayı teşvik ederken, faturayı geniş kesimlere kesmekte ve emeği sömürmektedir. Esasen haklar kısmını olabildiğince geniş tutmak gerekir. Dersine zamanında girmeyen öğretmen, çalıştırdığı insanın hakettiğini ödemeyen patron, aşırı fiyatlamalar ile mal satan esnaf vb. liste olabildiğince uzatılabilir.

Hz. Peygamber (SAV) “Helal bellidir, haram da bellidir. Bu ikisi arasında şüpheli şeyler vardır” hadisiyle şüpheli şeylerden bile kaçınılmasını öğütler. Çünkü şüpheli şeyler etrafında dolanmak bir müddet sonra haramlara düşülmesini sonuçlamaktadır.

İmam-ı Gazali helal ve haram konusuna özel bir bahis açmaktadır. O, haram ve helallerin bedendeki tezahürlerini anlatmaktadır. Haram yemek (ister haram yiyecekler isterse başkasının hakkını yemek) vücutta olumsuz tesirler meydana getirmektedir. Kişide ahlaki zaafiyetler, problemler ortaya çıkmaktadır Gazali’ye göre.

Gelenekse birikimlerimizde yer alan kitapların birçoğunda helal ve haram konusuna özel bir yer açılır. Çünkü helal ve haram bir toplumun temellerini ve ileriye doğru sağlıklı geleceğini belirlemektedir. Hakların birbirine karıştığı, haram ve helale dikkat edilmeyen toplumlarda insani ilişkiler de bir bozulmaya uğramaktadır.

Ailelere bu konuda önemli roller düşmektedir. Aileler çocuklarını bu hassasiyetle yetiştirmeleri eğitim açısından öncelenmelidir. Geçenlerde haram ve helal konusunda dostlarla sohbet ederken, arkadaşlardan birisi “kadınlar eşlerini sabahleyin işe uğurlarken, evimize helal rızık getir derlerse birçok şey düzelir” dedi.

Haramlarla mutlu ve huzurlu bir hayat kurulmaz.