Dolar (USD)
35.19
Euro (EUR)
36.83
Gram Altın
2971.02
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
12 Eylül 2021

Harâm, manevî hayatı zehirler!..

Haram, yüce dinimiz İslam’ın açıkça ve kesin olarak yasakladığı şeylerdir. Dolayısıyla haram olan şeyleri terk etmek ve onlardan sakınmak gerekir. Haram kelimesi ve çeşitli türevleri Kuran-ı kerimde seksen üç yerde geçmektedir.

Haramlar; dinen olduğu gibi aklen de çirkin, yüz kızartıcı ve yakışıksız şeylerdir: Mesela içki, kumar, faiz, hırsızlık, zina, zulüm, aldatma, yalancı şâhitlik, gıybet, iftira ve benzeri şeyler; dinen haram, aklen de çirkindir.

Dinimiz, insan için dünya ve âhiret saadetini ister. Dolayısyla haramları terketmek, hem dünyada hem de âhirette insanın yararınadır. İnsanın fayda görebileceği bir haram yoktur. Dolayısıyla haram olan şeylerin tamamı zararlı olan şeylerdir. Faydalı olduğu halde yasaklanan birşey de yoktur. Bir de şu var ki: Yüce Dinimiz, zararı faydasından çok olan şeyleri de haram kılmıştır.

Dinimiz; insanın haramdan uzak durmasına çok önem verdiği için bu konuda bazı tedbirler vazetmiştir. Mesela; fuhuşu önlemek için; harama bakmayı, dokunmayı, füzuli konuşmayı, kötü ahlakı, kötü ortamı, kötü arkadaşlığı ve halveti yani karşı cinsle yalnız kalmayı yasaklamıştır. Böylece harama götüren vasıtaları da yasaklayarak, harama giden yolları tıkamıştır.

Ancak Dinimiz birşeyi yasaklarken, insanları çaresiz bırakmamış, haram kıldığı şeylerin alternatiflerini de göstermiştir. Mesela; faiz yerine helal kazancı; zina yerine evliliği; içki yerine diğer temiz içecekleri helal ve serbest bırakmıştır.

Haramın terkinde sevab vardır ve devamı durumunda insanı takva mertebesine çıkarır. Çünkü haramın terk edilmesi farzdır. Bir farzı işlemek, çok sünnet işlemekten daha sevabdır. Bir haramı terk eden kimse; bir farz işlemiş gibi sevab alır. Böylelikle haramları terk eden bir insan; -sevap kazanmak niyetiyle- terk ettiği günahlar sayısınca farz yapmış gibi sevabı alır!

Kişi, yasaklardan kaçındığı müddetçe imanın gereğini yapmış; Allahü Teâlâya itaat etmiş, O’na kul olmayı kabul etmiş, kendini kötülüklerden arındırmış ve şeytanın yolundan gitmediğini göstermiştir.

Haramlardan uzak durmak, insanları çirkinliklerden ve aşağılık şeylerden korur. Haramları terketme şuur ve bilinci; kişinin şeref ve namusunu koruyan, nefsini temizleyen ve imanını olgunlaştıran çok güzel bir vesiledir.

Haram işlenmesi halinde, kalblerin kararıp paslanması, imanın zayıflaması, huzur ve neşenin gitmesi, itibarın zedelenmesi, ibadetten zevk alma duygusunun yok olması gibi zarar ve kayıpların yanında, âhirette de çetin bir azaba düçar olma risk ve tehlikesini bünyesinde barındırır. Bunun için akıllı insan kat’î olarak haramlardan uzak durur… Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Size neyi yasaklarsam ondan kesin olarak kaçının, neyi de emredersem onu da gücünüzün yettiği kadar yapın!” (Müslim, 130)

Haram olan birşeyi işlerken, haram olduğunu kabul etmek gerekir. Çünkü haramlığı kesin olan bir şeyi helal kabul etmek, -maazallah- insanı dinden çıkarıp kâfir yapar. Bunu içindir ki, mümin öyle kolay kolay ve bile bile hiçbir günahı işlemez. İşlese bile, bunun çirkin birşey olduğunu; kalbiyle kabul, dili ile itiraf eder. Âyet-i kerimede buyuruldu ki: “Muhakkak ki; takva sahibi kimselere; (günah işleme konusunda) şeytandan bir vesvese ilişince; hemen (Allahü Teâlâyı) hatırlarlar (ve bu konudaki gerçeği) görüp, (günah işlemekten derhal yüz çevirirler.) (Araf 201)

İyi bir mümin şayet; şeytana mağlup olup da harama girerse, hemen -bir daha dönmemek üzere- tevbe eder ve o haramdan sonra hemen bir iyilik yapar. Âyet-i kerimelerde buyuruldu ki:

“Onlar, bir kötülük yaptıkları veya kendilerine zulmettikleri zaman, Allâh’ı hatırlayıp günahlarından dolayı hemen tevbe ve istiğfâr ederler. Zâten günahları Allah’tan başka kim bağışlayabilir ki! Bir de onlar işledikleri günahta; bile bile ısrar etmezler.” (Âl-i İmran 135)

“Hasenat (iyilikler), seyyiatı (kötülükleri) giderir.” (Hud 114)

Hadis-i şeriflerde ise, şöyle buyurulmaktadır:

“Allahü Teâlâ, günah işleyip pişman olanı, istiğfar etmeden önce affeder.” (Taberani)

“Kötülüğün ardından hemen bir iyilik yap ki onu silsin!” (Tirmizi)