Hapislerinin duvarlarını ören Arap rejimleri
ABD ve İsrail’in Ortadoğu coğrafyasında izlediği politikaları takip ettiğimizde iki hususa çok dikkat ettiklerini görüyoruz. Birincisi Müslüman halklar arasında sürekli fitne planlıyorlar, ikincisi amaçlarını uzun vadeli stratejilere dönüştürerek hareket ediyorlar.
Bunun karşısında Müslüman halkların başındaki Arap rejimlerinin, zayıf olduğu iki husus vardır. Birincisi planlanan fitne tuzaklarına çabuk düşüyorlar, ikincisi uzun vadeli stratejiler yerine günü kurtarmak peşindeler.
İsrail ve ABD kaynaklarını bir plan dâhilinde somut çıkarları için mücadele ederken, Arap rejimleriyse, kısır çekişmelerle kaynaklarını heba ediyor. Bu nedenle İsrail ve ABD hep kazanıyor, Arap rejimleriyse hep kaybediyor.
Yemen’in perişan olması, Irak’ın bu halde olması, Suriye’nin adeta felç olması, Mısır’ın siyasi ve ekonomik krizden çıkamaması, Libya’da belirsizliğin hâlâ sürmesi, Filistin’de Hamas ile El-Fetih arasında kalıcı bir barışın sağlanamamış olması en somut örneklerdir.
S. Arabistan’ın PKK’nın yan kuruluşu olan YPG’ye 100 milyon dolar yardım etmesi, ABD’de PKK’nın amaçlarına hizmet eden bir takım organizasyonlara BAE’nin finanse etmesinin nedenini merak ediyordum. Bu konuyu biraz araştırınca gördüm ki, İsrail Arap rejimlerine hep şöyle propaganda yapıyor ‘’Türkiye sizi işgal etmek istiyor.’’ Arap rejimlerini bu şekilde tuzağa düşürerek Türkiye’ye düşmanlık etmesini sağlıyor.
Hâlbuki Arap rejimleri, Türkiye’nin coğrafi konumundan istifade ederek uzun vadeli stratejiler geliştirerek kendilerine geniş bir alan açma yerine, İsrail fitnesinin bir sonucu olarak Türkiye’ye düşmanlık edip sırtını coğrafyaya dönüyorlar.
Dünyanın siyasi tarihini ana hatlarıyla bilen herkes bilir ki, sırtını coğrafyaya dönen hiçbir devletin geleceği olmamıştır.
ABD ve İsrail, Ortadoğu coğrafyasında Arap rejimlerini hapsedecek tuğlaları ellerine tutuşturuyor, ne yazıktır ki onlarda farkına varmadan kendi hapislerinin duvarlarını kendi elleriyle örüyorlar.
İsrail, bir süredir bazı Arap ülkelerine giderek bazı görüşmeler yapıyor. Bu görüşmelerin arka planında neler olduğu kendi gazetelerinin birinde şu başlık ele veriyor : ‘’İsrail Arap Kürt Konfederasyonunu tartışıyor.’’
İsrail’in bu stratejisi iki amaca hizmet ettiğini düşünüyorum. Birincisi amaçlarını gerçekleştirmek için Arapları taşeron olarak kullanmak, ikincisi Müslüman halklar arasında fitne çemberini genişletip düşmanlığı kalıcı bir hale getirmek.
Türkiye ne yapmalı?
Türkiye, Arap rejimlerinin bu hatalı tutumlarına rağmen, tarihsel ve kültürel bir perspektifle olaylara yaklaşmalı, İsrail’in stratejisini akamete uğratacak bir istikamet çizmelidir. Böylece hem Ortadoğu coğrafyasında kalıcı barışın sağlanmasında etkili olmuş olur hem de Arapları hapsedecek duvarları yıkmış olur.
Türkiye, yerel seçimlere doğru giderken etrafında olup bitenleri göz ardı etmeden, dünya dengelerini gözeterek, gücüyle uyumlu bir strateji geliştirerek İsrail’in tuzaklarını bozmalıdır.
Türkiye bunu başarabilecek tarihsel tecrübeye sahiptir.