Hangi Virüs
Korona virüsü dünyayı kasıp kavuruyor. Ülkeler panikte, insanlar tedirgin, yüzlerde maskeler ve hayalet olan şehirler… Bu felâket, azmış süper güçleri, taşkınlık yapan zalimleri bir nebze intibaha getirebilir mi, bilinmez. İnşallah böyle bir hayra vesile olur. Terör örgütlerini destekleyen devletler kan dökmekten, masumların canına kıymaktan, çocukları öldürmekten vazgeçerler.
Bahsedeceğim virüs başka. Girdiği bünyeden çıkmıyor. Hasta ettiği bünyelerde sağlıktan eser kalmıyor, şifa emareleri görülmüyor. Üstelik bu virüsü kapanlar, hâllerinden memnun! Üzüntülü değiller ve en tuhafı kendileri gibi düşünmeyen kişileri hastalıklı sanıyorlar. Garip, hatta feci, tuhaf durumlarından hiç haberdar değiller, dolayısıyla kurtulmak için çaba da göstermiyorlar.
Bu üç benzemez grubun mevkuteleri var. İbret almak için internetten okuyorum. Milat gibi gazeteleri bayiden almak gerek ama bu gazetelere para verilmez. Çünkü vebal taşıyorlar, okuyucularını hep aldatıyorlar, tahrik ediyorlar. Yanlış yaptıkları, hiçbir zaman, akıllarının ucuna gelmiyor. Fena görüşleri, kalıp fikirleri var ve sürekli saldırganlar… Kibir, enaniyet küpüler…
Muhafazakâr görünürler fakat değiller. Millî ve manevi değerlere saygılı sanılırlar ama gayr-ı millî unsurlarla birlikte olmak için can atarlar. Yaslandıkları ve kullandıkları büyük zatlar, geçmişte vatan hainleriyle, kanlı teröristlerle cansiperane mücadele ederken bu nevzuhurlar, ülkenin can düşmanlarıyla anlaşılmaz, seviyesiz bir beraberliği gamsızca yaşıyorlar.
Bu mevkutelerin köşelerini ellerine geçirenlerin ağızları genelde bozuk, en kibar sanılanı ise zehrini usulca ve sinsice akıtıyor. Devletimizin en üst seviyelerinde hizmet verenleri acımasızca, haksızca, insafsızca eleştirirken, hatta zaman zaman hakaretlere yeltenirken utanmıyorlar, yüzleri hiçbir zaman kızarmıyor. Vatan sevgisinden eser kalmamış. Aziz milletimiz tarafından helal oylarla seçilmiş olanları hedefe alırken izanı, insafı, vicdanı rafa kaldırıyorlar.
Yazıları hep olumsuz, köşeleri karamsardır. Senenin 365 günü kin ve nefret tohumları serperler. Basiretleri bağlanmış, müspet hiçbir hareketi fark etmez, güzel gelişmeleri duymaz işitmezler. Âdeta o eski bazı gazeteci tiplerin “Kötü haber haberdir.” sakat anlayışına benzeyen “İyimser yazı, yazı değildir.” görüşünü kendilerine kılavuz edinmişlerdir. Bu anlayışın kendilerini manevi uçurumlara sürüklediğini görseler de inatlarından hiç vazgeçmiyorlar.
İşin komiği şu ki, bu mevkuteler ve yaslandıkları parti veya gruplar, birbirlerine taban tabana zıt. Geçmişte birbirlerini boğazlamış, hatta birbirlerinden adam bile öldürmüşler. Ama şimdi hedefsiz, ilkesiz, temelsiz bir şekilde kenetlenmişler. Ben ruh hastalığına duçar olan bu kişi ve kurumların 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünün başarısızlığına üzüldüklerini düşünüyorum. Zira aziz milletimizin büyük bir zafer kazandığı o muhteşem geceden ve şanlı destandan sonra keskin oklarını İslam’a, Kur’an’a ve vatana ihanet eden FETÖ mensuplarına değil, bu alçaklarla mücadele eden Cumhurbaşkanımıza, devletimize ve hükümete yöneltiyorlar. Papağan gibi bahanelerini tekrarlıyorlar: “Desteklediler.” Peki 1960’lardan beri projelendirilen o hainleri, rahmetli Necmettin Erbakan’ın dışında desteklemeyen siyasi parti lideri var mı? Bu istihbarat örgütü, neredeyse bütün siyasileri, işadamlarını, sanatçıları ve toplumun ileri gelenlerini şeytani bir zekâ ile kandırmıştı. On seneden beri bu sapık grupla, ölümüne mücadele edenlerin yanında olmamak affedilebilir mi?
Herkes kendi duruşundan sorumludur. Dünyanın emperyalist devletleriyle, terör örgütleriyle büyük mücadeleye giren Türkiye’nin ve milletin yanında olmak aklın, vicdanın, sağduyunun gereğidir. Her gün İslam coğrafyasında Müslüman kanı akıtan canilerle beraber hareket edenlere aklı selim ve şuur dilerim. Müslüman, gaflete düşen Müslüman kardeşini uyarmak mecburiyetindedir. Siyasi ihtirasları yüzünden can düşmanlarının çadırına girenlerin vebali büyüktür. Allah basiret versin, feraset nasip etsin. İnşallah hepimiz, şu fani imtihan dünyasında zalimin değil mazlumun yanında dururuz.