Hangi demokrasi
Değerli okurlarım, hakkın hukukun ve insani değerlerin bu kadar itilip kakıldığı ve yok edildiği başka bir dönem olmuş mu?
Ancak cennet vatanımızda bizzat
yaşayarak şahidi olduğum o kadar çok hak hukuk ihlali olmuş ve mağdur olmuşluğum
bile olduğuna göre olmuştur.
Aradan geçen yıllar içerisinde
mehter takımı gibi iki ileri bir geri bugünlere gelindi gelinmesine de hem
vatandaş olarak hem de ülke olarak çok bedeller ödendi ve ödemeye de devam
edeceğiz gibi görünüyor.
Ülke nüfusunun küçük bir kısmı
olan; dönmeler, mühtediler ve kriptolar bir elleri yağda, diğer elleri balda ve
balolarda vals yaparak güllük gülistanlık içinde yaşarken, nüfusun kahır
ekseriyetine gerici ve irticacı yaftası yapıştırılmış ve bu haksızlık
yapılırken ne hak ne hukuk nede demokrasi akıllara bile gelmemiş ve hatta halt
ettikleri yaftaları giyotin gibi kullanıp kestikçe kesmişler.
Mazlum halkımızın kimisi şapka
uğruna kellesini verirken, kimi de okuduğu eserler yüzünden zindanlarda
çürütülmüş. Daha beterini merak edenler cesaret edip yakın tarihimizin karanlık
dehlizlerine inebilir.
Memleketimde demokrasi(!) adı
zikredilerek öyle utanç verici olaylar olmuş ki saymakla gerçekten bitmez.
Merhum Menderes, İskipli Atıf
hoca, Şeyh Said, Şalcı bacı ve ismi unutulmuş binlerce vatanperver, İstiklal
mahkemelerinde sorgu suale bile gerek görülmeden kimisi de mahkeme edilmeden
ölüme mahkûm edilmiş. Cinayetlerin ardı arkası kesilmez olunca özrü
kabahatinden büyük açıklamalar hukuk katillerinin ağzından dökülmüş.
“Sizi buraya tıkan kuvvet böyle
istiyor.”
Bu ve daha büyük skandallar hep
olmuş absürt ipe sapa gelmez saçma sapan açıklamalarda hep yapılmış.
Seksenli doksanlı yıllarda da
benzer büyük çalkantılar, hükümet krizleri ve anarşik olaylarla geçti geçmesine
de kimilerini deldi kimilerini delirtti geçti.
O günlerden günümüze sade
demokrasi katilleri yok, kılıktan kılığa giren terör belası ile de yaşamış
halen de iç içe hala yaşıyoruz.
Önceleri ASALA, hemen sonrasında
PKK ve daha sonraları da alfabedeki harfler kullanılarak değişik isimler
altında sayıları her geçen gün artan yeni örgütler peydahlandı, palazlandırıldı
ve özellikle yakın coğrafyamızda konuşlandırılarak günü zamanı geldikçe
kullanıldı ve kullanılmaya hazır aparatlar olarak halen hazırda bekletiliyor.
2013 yılında başlatılan ilk çözüm
sürecinde, o gün Başbakan olan Erdoğan kararlılığının bir ifadesi olarak,
baldıran zehri de olsa içerim ama Kürt kardeşlerimizle Osmanlı dedelerimiz
döneminde olduğu gibi sırt sırta, omuz omuza olmayı sağlayacağım diyerek başlattığı
açılım, maalesef aylarca süren ve yüzlerce şehit vermek zorunda kalınan hendek
operasyonu ile sonuçlandı.
Sonrasında ülkemizde yaşamak
zorunda kaldığımız olayları sıralamak bile istemiyorum.
Son olarak TUSAŞ gibi
gözbebeğimiz bir kuruma planlı programlı menfur bir saldırı gerçekleştirildi.
Beş vatandaşımız şehit edilirken onlarca çalışan da yaralandı. Şehitlerimize
Rabbim rahmetiyle muamele eylesin.
TUSAŞ’a bu saldırı bir anlamda,
Perşembenin gelişi Çarşambadan belli olur deyimini hatırlattı bana.
TBMM de yapılan bir konuşma,
Cumhurbaşkanının BRİCS toplantısına katılması ile bu alçakça saldırının aynı
zamana denk getirilmesi manidar.
Uzun zamandır uykuda bekletilen
bir terör hücresi uyandırılarak Ankara’nın kalbine saplanan bıçak ile verilen
mesaj manidar. Olduğu kadar barındırdığı başka şifreleri ile de anlamlı.
Devletimiz tüm kurumları ile
dimdik ayakta ve faillerin ipini çekenlerin niyetlerini bildiği için
şehitlerimizin kanını yerde bırakmadan terör yuvalarının ocağına incir ağacı
dikmede hem gecikmedi hem de cek caklı zaaflı ifadelerle ipe un sermedi. Terör
hedefleri bir bir yok edildi ve edilmeye devam ediliyor.
Direk birlik ve bütünlüğümüzün
hedeflendiği böyle alçak ve adice bir saldırıya karşı, medya soysuzlarının ulu
arta konuşup mangalda kül bırakmayarak pervasız ve ölçüsüz yazıp çizdiklerine
gerçekten çok ama çok üzülüyorum.
Çoğunuzun ne mal olduğu belli ama
hiç olmazsa böyle bir zamanda cinsinizle cibilliyetinizle dönme, kripto, yada
mühtedi olduğunuzu açık etmeyin.
Esenyurt belediye başkanının
tutuklanmasına verilen abartılı tepkiyi de bu bağlamda ele almak gerekir diye
düşünüyorum.
İçerden dışardan sapkınlar koro
halinde mal bulmuş mağribici gibi ülkemiz gündemini kirli emelleri ile
kirletmeye, sağduyu sahibi vatandaşlarınızın kafasını bulandırmaya var güçleri
ile devam ediyorlar.
Bu güruhun önderliğini yapanların
Cemaziyeli araştırılmalı ve ülke gündemine gelen her bir olumlu durumu
bulandırmak ve sulandırmakla görevli olanların kökü kömeci ivedi olarak
açıklanmalı.
Bu güruh ağırlıklı olarak sosyal
medyada ve brincil görevleri bulandırdıkları sularda balık avlamak.
Birlik ve beraberliğimize halel
getirecek bir algı için birileri düğmeye basa görsün belli hesaplar sürü
halinde paylaşım ve beğenme yarışına girerek dakikalar içerisinde kirli bilgiler,
bulandırdıkları sularda avladıkları piyonlar sayesinde sosyal medyada tt
oluveriyor.
Değerli okurlarım, vatan ve
millet sevdalısı insanlar bu tuzaklara düşmemek için özellikle sosyal medyada
görsel işitsel her bir bilgiyi akıl süzgecinden en az üç kez geçirmeli ki bilgi
kirliliğinden zarar görmesin.
Aklını kiraya verenler bir
diyeceğim yok. Sadece zekâma güvenirim diyenlere de bir diyeceğim yok.
Yarım asra yaklaşan yaşanmış bir tecrübesi
olan vatandaş olarak her gördüğüme inanmayarak çok şey kazandım.
Sağlık ve mutluluk dileklerimle.