Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
02 Kasım 2024

Hangi demokrasi

Değerli okurlarım, hakkın hukukun ve insani değerlerin bu kadar itilip kakıldığı ve yok edildiği başka bir dönem olmuş mu?

Ancak cennet vatanımızda bizzat yaşayarak şahidi olduğum o kadar çok hak hukuk ihlali olmuş ve mağdur olmuşluğum bile olduğuna göre olmuştur.

Aradan geçen yıllar içerisinde mehter takımı gibi iki ileri bir geri bugünlere gelindi gelinmesine de hem vatandaş olarak hem de ülke olarak çok bedeller ödendi ve ödemeye de devam edeceğiz gibi görünüyor.

Ülke nüfusunun küçük bir kısmı olan; dönmeler, mühtediler ve kriptolar bir elleri yağda, diğer elleri balda ve balolarda vals yaparak güllük gülistanlık içinde yaşarken, nüfusun kahır ekseriyetine gerici ve irticacı yaftası yapıştırılmış ve bu haksızlık yapılırken ne hak ne hukuk nede demokrasi akıllara bile gelmemiş ve hatta halt ettikleri yaftaları giyotin gibi kullanıp kestikçe kesmişler.

Mazlum halkımızın kimisi şapka uğruna kellesini verirken, kimi de okuduğu eserler yüzünden zindanlarda çürütülmüş. Daha beterini merak edenler cesaret edip yakın tarihimizin karanlık dehlizlerine inebilir.

Memleketimde demokrasi(!) adı zikredilerek öyle utanç verici olaylar olmuş ki saymakla gerçekten bitmez.

Merhum Menderes, İskipli Atıf hoca, Şeyh Said, Şalcı bacı ve ismi unutulmuş binlerce vatanperver, İstiklal mahkemelerinde sorgu suale bile gerek görülmeden kimisi de mahkeme edilmeden ölüme mahkûm edilmiş. Cinayetlerin ardı arkası kesilmez olunca özrü kabahatinden büyük açıklamalar hukuk katillerinin ağzından dökülmüş.

“Sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor.”

Bu ve daha büyük skandallar hep olmuş absürt ipe sapa gelmez saçma sapan açıklamalarda hep yapılmış.

Seksenli doksanlı yıllarda da benzer büyük çalkantılar, hükümet krizleri ve anarşik olaylarla geçti geçmesine de kimilerini deldi kimilerini delirtti geçti.

O günlerden günümüze sade demokrasi katilleri yok, kılıktan kılığa giren terör belası ile de yaşamış halen de iç içe hala yaşıyoruz.

Önceleri ASALA, hemen sonrasında PKK ve daha sonraları da alfabedeki harfler kullanılarak değişik isimler altında sayıları her geçen gün artan yeni örgütler peydahlandı, palazlandırıldı ve özellikle yakın coğrafyamızda konuşlandırılarak günü zamanı geldikçe kullanıldı ve kullanılmaya hazır aparatlar olarak halen hazırda bekletiliyor.

2013 yılında başlatılan ilk çözüm sürecinde, o gün Başbakan olan Erdoğan kararlılığının bir ifadesi olarak, baldıran zehri de olsa içerim ama Kürt kardeşlerimizle Osmanlı dedelerimiz döneminde olduğu gibi sırt sırta, omuz omuza olmayı sağlayacağım diyerek başlattığı açılım, maalesef aylarca süren ve yüzlerce şehit vermek zorunda kalınan hendek operasyonu ile sonuçlandı.

Sonrasında ülkemizde yaşamak zorunda kaldığımız olayları sıralamak bile istemiyorum.

Son olarak TUSAŞ gibi gözbebeğimiz bir kuruma planlı programlı menfur bir saldırı gerçekleştirildi. Beş vatandaşımız şehit edilirken onlarca çalışan da yaralandı. Şehitlerimize Rabbim rahmetiyle muamele eylesin.

TUSAŞ’a bu saldırı bir anlamda, Perşembenin gelişi Çarşambadan belli olur deyimini hatırlattı bana.

TBMM de yapılan bir konuşma, Cumhurbaşkanının BRİCS toplantısına katılması ile bu alçakça saldırının aynı zamana denk getirilmesi manidar.

Uzun zamandır uykuda bekletilen bir terör hücresi uyandırılarak Ankara’nın kalbine saplanan bıçak ile verilen mesaj manidar. Olduğu kadar barındırdığı başka şifreleri ile de anlamlı.

Devletimiz tüm kurumları ile dimdik ayakta ve faillerin ipini çekenlerin niyetlerini bildiği için şehitlerimizin kanını yerde bırakmadan terör yuvalarının ocağına incir ağacı dikmede hem gecikmedi hem de cek caklı zaaflı ifadelerle ipe un sermedi. Terör hedefleri bir bir yok edildi ve edilmeye devam ediliyor.

Direk birlik ve bütünlüğümüzün hedeflendiği böyle alçak ve adice bir saldırıya karşı, medya soysuzlarının ulu arta konuşup mangalda kül bırakmayarak pervasız ve ölçüsüz yazıp çizdiklerine gerçekten çok ama çok üzülüyorum.

Çoğunuzun ne mal olduğu belli ama hiç olmazsa böyle bir zamanda cinsinizle cibilliyetinizle dönme, kripto, yada mühtedi olduğunuzu açık etmeyin.

Esenyurt belediye başkanının tutuklanmasına verilen abartılı tepkiyi de bu bağlamda ele almak gerekir diye düşünüyorum.

İçerden dışardan sapkınlar koro halinde mal bulmuş mağribici gibi ülkemiz gündemini kirli emelleri ile kirletmeye, sağduyu sahibi vatandaşlarınızın kafasını bulandırmaya var güçleri ile devam ediyorlar.

Bu güruhun önderliğini yapanların Cemaziyeli araştırılmalı ve ülke gündemine gelen her bir olumlu durumu bulandırmak ve sulandırmakla görevli olanların kökü kömeci ivedi olarak açıklanmalı.

Bu güruh ağırlıklı olarak sosyal medyada ve brincil görevleri bulandırdıkları sularda balık avlamak.

Birlik ve beraberliğimize halel getirecek bir algı için birileri düğmeye basa görsün belli hesaplar sürü halinde paylaşım ve beğenme yarışına girerek dakikalar içerisinde kirli bilgiler, bulandırdıkları sularda avladıkları piyonlar sayesinde sosyal medyada tt oluveriyor.

Değerli okurlarım, vatan ve millet sevdalısı insanlar bu tuzaklara düşmemek için özellikle sosyal medyada görsel işitsel her bir bilgiyi akıl süzgecinden en az üç kez geçirmeli ki bilgi kirliliğinden zarar görmesin.

Aklını kiraya verenler bir diyeceğim yok. Sadece zekâma güvenirim diyenlere de bir diyeceğim yok.

Yarım asra yaklaşan yaşanmış bir tecrübesi olan vatandaş olarak her gördüğüme inanmayarak çok şey kazandım.

Sağlık ve mutluluk dileklerimle.