Hande Fırat''ın telefonu
Hafıza 15 Temmuz Müzesini gerçekleştirenleri ve bu muhteşem ismi koyanları yürek dolusu kutluyorum. Müthiş bir isim: Hafıza 15 Temmuz Müzesi…
Hafızalar gerçekler ile diri tutulduğu sürece geleceğin yolu daha aydınlık döşenir... İnşallah Hafıza 15 Temmuz Müzesi hafızalara hakikatleri kazır... Belki şu son yüzyılımız hafızalarımıza hakiki manada ve yalansız kazınsa idi, hiçbir felaket ve darbeler yaşanmayacaktı. Yalanlar anlatılmış hafızalarımız öyle kirli ki. Yalanlar bizi geri bıraktı sadece ideolojiler meydanlarda tepindi… Devletimiz şimdi sadece gerçeklerin kaydını tutarak ve Hafıza Müzesi haline getirerek yeni nesilleri hafıza bulantısından kurtaracaktır. Bize yaşatılan ve yedirilen yalanlar inşallah yeni nesillere bir daha yaşatılmaz, sadece hakikatler servis edilir. Gelelim mevzuumuza: Hande Fırat'ın telefonu Hafıza 15 Temmuz Müzesine Cumhurbaşkanımız Erdoğan tarafından konulurken, Hande hanımın duygulanması beni düşüncelere saldı...
Bu vatanın ekmeğini yiyip, yine bu vatanın imkânları ile bir yerlere gelen nankörler, 15 Temmuz’da kudurmuşluğun zirvesine çıktılar... Bir şerefsiz yalancı için, alçaklığın en kanlısına giriştiler… O meşum gecede Cumhurbaşkanı Erdoğan'la Facetime üzerinden bağlantı kurulması ve Cumhurbaşkanı'nın o tarihi ve milletimizi yaydan çıkmış ok haline getiren sözlerini Türkiye'ye duyuran Hande Fırat’ın telefonu Hafıza 15 Temmuz’a konulması gerekirdi ve öylede oldu. Bir telefon milletin yüzünü güldürür ve bir telefon milletin sırtına yük olur… Hande hanımın telefonu Erdoğan’ın milletle buluşmasını ve ihanet girişiminde bulunan FETÖ ve arkasındaki darbeci Amerika’ya meydan okurcasına kararlı konuşmasını sağladı. Erdoğan’ın konuşması, dalgalı ve sıcak olan gecede bir pusula ve Kutup Yıldızı olmuştur. Başlı bir gövde devrilmez! Millet Reis’ini sağsalım görünce derin bir oh çekti. Hande hanımın telefonu ile Reis milleti meydanlara ve havalimanlarına davet etti. Kısaca hande hanımın telefonu hayırlı bir işe vesile oldu.
Hande Fırat’ın telefonu millete nefes aldırttı, yükünü hafifletti. Ya Elif Doğan'ın telefonu; 1 milyon 200 bin liralık konuşma ile acaba hangi hayırlı işe sebep oldu? Nere ile konuştuğu bizce meçhul olan o telefonun faturası acaba ne oldu? Unutuldu mu? Elif Doğan’ın telefonunun da fatura yönünden bir sembolik değeri var: Milleti ve kul hakkını hiçe sayanlar; millete hizmet edenlere her türlü çamuru atıyor.
CHP geçmişten bu güne en acımasız israfları yapmıştır, en soğuk kanlıkla bu milletin değerlerine sırt dönmüştür. Geçmişi adaletsizliklerle dolu ama öyle masum takılıyor, öyle dürüst ayaklarına yatarak algılara havai fişeklerini gönderiyor ki kendini unutturup, millete hizmet edenlere insanları düşman edebiliyor. İşte Elif Doğan’ın faturası unutuldu gitti. Ama namuslu algılar ve özellikle tarih o faturayı unutmayacak! Bir tarafta millete kılavuz olan bir telefon, diğer tarafta başka hayâsız ve haddini aşan faturaların varlığına mutlaka kılavuzluk eden, hatırlatan şişkin ve yük olan telefon. Hangi partiden olursa olsun böyle hayâsız ve şişkin faturalı telefonlar ve israflar bu millete 15 Temmuz gibi bir kelek olur.
Adalet için yollara düşen Kılıçdaroğlu, müzeye konulacak bir değerde karar alıp, o bir milyon 200 bin liralık telefon faturasını çözüme kavuşturmalıdır. Ve sizce kavuşturur mu?