Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
14 Ocak 2016

Han üzerine bir sentez

Öncelikle Abdülhamit Han hakkında konuşulduğunda ve araştırma yapıldığında on kere belki daha fazla durup düşünmeli ve araştırmalarımızı o minvalde zenginleştirmeliyiz. O kadar çok bilgi kirliliği ve bilgi karmaşası mevcuttur ki onun hakkında, bu durum bizi yanılgıya sevk etmemeli. Bu yüzden duygumuzla aklımızı bir potada buluşturup aynı konseptte harmoni edip ve tarih ve arşivler ışığında yerinde yorumlara, doğru betimlemelere ve gerçek bilgilere ulaşmamız mümkün olabilsin. Benim yapmaya çalıştığım ise, Abdülhamit Han'ı yaptıkları üzerinden değerlendirmek, millete, memlekete ve millet ve memleketin ikbali için yaptıkları ve yapmaya çalıştıkları üzerinden değerlendirmektir. Düşmanlarının ne kadar çok olduğu tarihçe aşikar, yalnızlığı, yalnız kılınızı ayrı bir drama türü, yine de tek başına diklenmeden dik durarak gelecek nesillere ve asırlara bir ardak ve basiret şuuru sunuşu onu ''Kızıl'' değil de ''Ulu Hakan'' yapmaya yeterdir.

Eleştiri oklarının hedefi oldu

Abdülhamit Han Osmanlı Padişahlarından 34.'sü ve 113. İslam halifesidir. Sultan Abdülmecid'in vefatından sonra amcası Abdülaziz devletin başına geçmiştir. Amcası Abdülaziz'in 1876'da tahttan indirilmesi ve şüpheli ölümü, ağabeyi 5. Murat'ın tahta geçirildikten üç ay sonra ruhsal sorunları nedeniyle görevden alınarak Çırağan Sarayı'na hapsedilmesi olaylarına şahit oldu. 31 Ağustos 1876'da padişah ilan edildi ve 7 Eylül Eyüp'te kılıç kuşanmıştır. Göreve başladığı ilk andan itibaren gündemde kalan, gündem belirleyen, yazar çizer takımının sürekli kelimelerinde kendine yer bulan Sultan 2. Abdülhamit Han, batılı düşünürlerin gündemini de sürekli meşgule etmiştir. Osmanlının duraklama ve gerileme dönemine 'Dur!' diyebilecek bir padişah olarak görülmesi ve Batılıların da bunun farkında olması, onu eleştiri oklarının hedefi halime getirmişti.

Tarih şimdi de tekerrür ediyor

Hedefleri, kendi coğrafyasıyla sınırlı kalmayan hayal ve tefekkürleri, Osmanlı'yı eski ve ihtişamlı günlerine döndürmek için hazırlattığı projeleri, 2000'li yılları görüp devleti ve milleti ikbale egemen kılmak istemesi, kısacası büyük düşünmesi ve düşünmekle yetinmeyip, tahayyüllerini hayatla vücuda kavuşturmak istemesi onu hedef yaptırmıştır. Üzerinde durmamızın elzem olduğu nokta tam da burasıdır. Çünkü tarih şimdi de tekerrür ediyor ve ne zaman ki büyük düşünmeye başlıyor isek, goloballeşen dünyanın gerçeklerini fark edip geleceğe öyle yürüyorsak o an, işte tam da o an Abdülhamit Han'ın başına gelenler bizim de vatanımızın da başına geliyor. İşte bunu fark edebilmek tamı tamına bir bilimsel araştırmanın kendisidir; eğer bilim, ilerleme, uygarlık dediğimiz tarifin sizin gerçeklerinize dokunduğunu fark ediyorsanız o zaman bu eylem tam da bir siyasal ve sosyal devrimdir. Yani eyleminiz ve araştırmalarınız doğrudur.

Muazzam bir sinerjinin asimetrik kodu

Evet, İngiliz ve batılı güçlerin bitmek bilmeyen sömürgeleştirme kumpasları ve hile teorileri, İttihatçıların ihanete varan paranoyalarıyla birleşince ortaya Abdülhamit Han' pasifize etme, marjine etme ve ortadan kaldırma denklemi kendine yer buldu Osmanlı sathında. Çünkü Abdülhamit Han muazzam bir sinerjinin asimetrik koduydu. Ve onu yok etmek istemekle kalmayıp onu gelecek kuşaklara adeta bir hain veya beceriksizmiş gibi gösterme taktiği de işin cabasıydı. Dinle diyanetle ilgisi olmayan adamların ''din elden gidiyor'' nutuklarıyla 31 Mart zulmüne uğramış ve onu silikleştirmeye çalışmıştırlar. Bu çok manidar, çok çarpıcı!

Ülkenin Doğusunda kurdurulması planlanan Ermeni devletinin hayalcileri Hamidiye alayları tarafından bastırılırken tam da o esnada Abdülhamit han için ''Kızıl Sultan'' nitelemeleri duyuldu, çok ilginç değil mi? Ne kadar da düşündürücü! Ve bu safsata, sözde aydın takımımıza da empoze edildi. Ülkemiz deki çizer takımı da bu şuursuz sıfatı sürekli gündemde tuttular. Bu çamur atma meselesi günümüzde de güncelliğini koruyarak, Abdülhamit Hana kurulan kumpasların nasıl da aynı taktik ve aynı nokta vuruşların tek kalemden çıktığını ispatlıyor.

Bölgedeki petrole dikilen gözler

Abdülhamit Han dönemine denk gelen ve Batının sömürgeciliğiyle dünyada yaraların açıldığı yıllarda Musul'a göz diken Batılı ahlak tacirleri Osmanlı topraklarında da onlarca kez petrol araması yapması, Sultanın Musul'u alması ve Batılı anarşistlerin kıskacından çıkarması, çıkarmak istemsi, onun bir numaralı hedef haline gelmesine neden olmuştur. Abdülhamit Han, petrol ile ilgili araştırmalarını sadece Güneydoğu ile sınırlı bırakmayarak, Osmanlı toprakları içinde bulunan Erbil, Kerkük, Süleymaniye, Musul, Zaxo ve Bağdat bölgelerini taratıyor ve petrol haritası çizdirilip kaliteli petrolun tespiti, hedef oklarını Abdülhamit ve Osmanlı devletinin üstüne çekerek Batılı güçlerin Osmanlıyı bölmek ve petrole hükmetmek için. 1. Dünya Harbine hazırlık yaptırdıkları ne kadar da aşikardır. Bütün bunların üstüne Abdülhamit'in saltanat ömrünün onun hayallerine yetmemesi mukadderat mı yoksa yapay bir etki mi? Bu ne kadar da basit bir sualu2026

Yahudilerin teklifine 'Hayır' dedi

Yahudilerin Filistin'e yerleşmek istemeleri karşılığında Abdülhamit Han'a 5 milyon altın teklif edilmesi tüm ulusal ve uluslar arası arşiv ve kayıtlarca aşikardır. Lakin onun bu teklifi reddetmesi ve tahttan indirildikten 8 yıl sonra Yahudilerin emellerine ulaşması, Sultanın Batı için ve Batının ebedi sömürgeciliğinin önünde duran ne kadar da tehlikeli biri olduğu gün gibi ortada. Aslında Ulu Hakanın hayatının özeti şöyle yapılabilir: Dünyanın egemen gücü olan patentli namussuzların belki de en mühim meselesi, Abdülhamit Han'ın Osmanlı devletinin tüm kurumlarını ve entelektüel müesseselerini Kuan-ı Kerim ile uyumlu çalıştırması istemesinden kaynaklanıyordu. Kendi Döneminin Yoksunlukları ve İmkansızlıkları ve Osmanlı'nın son Dönemindeki Maddi imkanlar Düşünüldüğünde Abdülhamit'in yaptırdıkları Devrim Niteliğindedir, Abdülhamit Han'ı yaptıkları üzerinden değerlendirmek gerek, Ülkemize kazandırdığı teknolojik yenilikler ve vatandaşlarını ataletten kurtarıp bir bilinç manifestosuna eserleriyle çalışmalarıyla imza atmıştır.

'Dünya 5'ten büyüktür' demek istedi

Dünyanın ilk metrolarından birini Karaköy-Taksim arasına yaptırmış ve elektrikli tramvaylar kurdurmuştur. İlk modern eczaneyi açtırmış, ilk defe elektrik altyapısını kurdurdu. *İlk otomobili getirmiştir, 5000 km karayolunu yaptırmıştır. Kudüs-Yafka, Ankara-İstanbul ve Hicaz demiryollarını yaptırmıştır. İstanbul'un binlerce fotoğrafını çektirmiş ve arkeoloji müzeciliğini başlatmıştır. Chicago'daki turizm fuarına ülkemizi ilk kez temsil ettirmiştir.Kuduz aşısının bulunmasından sonra, ülkemizin ilk kuduz hastanesini 'Darul-Kelb Tedavihanesi'ni açtırmıştır. Polisiye romanlarının ülkemize girişini sağlamıştır. ( Bunu bile düşündüğümüz zaman ne kadar anti özgürlükçü olduğunu görmek zor olmaz.) ABD'nin Erzurum'da konsolosluk açmasını reddetmiş, İzmir Limanına izinsiz girmeye kalkan ABD gemisini top ateşine tutturmuştur. ( Dünya 5'ten büyüktür mü demek istemiş?)

Küfrün kalbine Külliye kurdu

Paris'te İslam külliyesini kurdurmuştur. ( Şeraitle yönetilen Osmanlı'yı bildiğimize göre, Abdülhamit Han'ın, küfrün kalbinde kendini tanıtma özgüveni ve cüretinin ne kadar da özgün olduğunu müşahede ederiz) Midilli adasını, eşi Fatma Pesend Hanımın şahsi mülkünden ısrarla verdiği paralarla Fransızlardan geri almıştır. ( Asırlarca saltanatlıkla yönetilen bir ülke, saltanat mensuplarının mülki zenginlikleri mevcut, lakin icap ettiğinde bunu tasarrufta bulunmaları ayrı bir fiyasko olsa gerek!, Cumhuriyet'e geçişten hemen 10 yıl sonra bile sıradan bir askerin dahi nasıl zenginleştiğini göremeyecek kadar kör olmamalı.) Israrla yerli kumaş giymiş, Hereke bez fabrikasını kurdurmuştur. Isparta'daki gül yetiştiriciliği onun öncülüğünde başlamıştır. Yıldız çini fabrikasını, Beykoz ve Kağıthane kağıt fabrikalarını kurdurmuştur. Modern matbaa makinelerini Türkiye'ye getirtmiş, ücretsi kitap dağıttırmış, 6 bin kitabın çevirisinin yapılması sağlamış, Beyazıt Kütüphanesi kurup, 30 bin kitap bağışlamıştır. ( Tam bir bilim, teknoloji düşmanı, kitap dağıttırarak herkesi kör ve köle eylemek istemsinden başka ne olabilir ki!)

Boğaza Köprüsü O'nun projesiydi

Türkiye'nin birçok yerinde saat kuleleri yaptırmıştır. Hindistan, Afganistan, Çin, Malezya, Endonezya, Açe, Orta Asya ve Japonya'ya elçiler ve din adamları göndermiş ve ülkenin tanıtımına azami önem vermiştir. Latin Amerika ülkeleri ile diplomasiyi başlatmıştır. Yalova termal kaplıcalarını kurdurmuş Terkos'un sularını İstanbul'a taşıtmış ve İstanbul'a 40 çeşme yaptırmıştır. * Doğu Türkistan'a gönderdiği askeri yardım ile Çinlilere karşı onları desteklemiştir. Donamaya askeri gemiler aldırmıştır. İstanbul Boğazı için köprü projesini çizdirmiş(FS.M. Köprüsünün bulunduğu mevkiye) Çocuk hastanesi, Şişli Etfal Çocuk hastanesini açtırmıştır. ( Şişli sakinleri ve şişli mantalitesine sahip olanlar kimin temelleri üzerinde oturduklarını hatırlamaları icap etmez mi!?) Dünyanın ilk dişçilik okulunu kurdurmuş, ilkokulu zorunlu tutmuş ve lise eğitimi için 109 okulun yanı sıra, öğretmen yetiştirmek için 32 okul yaptırmıştır. Bu da okuma yazma oranının 5 kat artmasını sağlamıştır.

u00b7 ABD'nin Erzurum'da konsolosluk açmasını reddetmiş, İzmir Limanına izinsiz girmeye kalkan ABD gemisini top ateşine tutturmuştur. ( Dünya 5'ten büyüktür demek istemiş)

u00b7 Dünyanın egemen güçlerinin en mühim meselesi, Abdülhamit Han'ın devletin tüm kurumlarını Kuran-ı Kerim ile uyumlu çalıştırması istemesinden kaynaklanıyordu.

u00b7 Ülkemize kazandırdığı teknolojik yenilikler ile vatandaşlarını ataletten kurtarıp, bir bilinç manifestosuyla çalışmalarını sağlamıştır.