Hamdolsun
1980’li yıllardan beri tanıdığım kıymetli kültür adamı, gazeteci ve gönül insanı Mustafa Çalışan’ınHamdolsunSabredenlerdenim isimli eserini okudum. Altbaşlığı, “Bir Parkinson Hastasının Anıları”. Darülaceze Kültür Yayınları tarafından neşredilen eserin kapağında “Elhamdülillah” ibaresi yazılı.
Kitap, Kanuni Sultan Süleyman’ın (Muhibbi) meşhur beyti ile başlıyor: “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi/ Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.”Darülaceze Başkanı Hamza Cebeci, Bekir Karlığa, Nevzat Tarhan ve Erol Bulut’un takdim yazılarının ardından “Hastalıkla Yüzleşmek”te şu ayet-i kerimeyi okuyoruz: “O (Kur’an) inananlar için bir hidayet ve şifadır.”
Mustafa Çalışan Parkinson’un az rastlanan bir çeşidine yakalanmasının hikâyesini anlatıyor. Bu arada Parkinson’un 30 farklı çeşidi olduğunu, genç ihtiyar herkeste görülebileceğini ama özellikle 60’ndan sonra yüzünü gösterdiğini öğreniyoruz. Çalışan, “kahır”dan “lütuf” çıkarmış. Hastalığını, hastalıkları, yaradılış hikmetini düşünmüş, tefekküre dalmış. Hastalık, şifa olmuş. Zaten şikâyetçi değil. Kitabı okurken ‘hastalık’la ünsiyet ve aşinalığımız artıyor. Bize hastalığı sevdiriyor. Sadece Parkinson’u değil bütün hastalıkları.
Değişik yazılış tarzı var Hamdolsun’un. Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur Külliyatı’ndan Hastalar Risalesi kitaba tamamen serpiştirilmiş. 25 Deva, kitaptaki 25 Bölüm’ün ardından geliyor. Okuyucu, iki metni birlikte okuyor. Hastalar Risalesi’nin şerhi de diyebiliriz bir bakıma Hamdolsun’a. Üslup, bakış tarzı aynı. Çalışan, Hastalar Risalesi’nin kendisini çok etkilediğini ve “en büyük yol ve yön göstericisi” olduğunu ifade ediyor. İşte 1. Deva: “Ey bîçare hasta! Merak etme, sabret. Senin hastalığın sana dert değil, belki bir nevi dermandır. Çünkü ömür bir sermayedir, gidiyor. Meyvesi bulunmazsa zayi (yok) olur. Hem rahat ve gafletle olsa, pek çabuk gidiyor. Hastalık, senin o sermayeni büyük kârlarla meyvedar ediyor. Hem ömrün çabuk geçmesine meydan vermiyor, tutuyor, uzun ediyor – tâ meyveleri verdikten sonra bırakıp gitsin.”
Çalışan’ın 60 yaşında hastalıkla tanıştıktan sonra yeniden hayata sarılışını, yürüyüşünü, konuşmasını heyecanla takip ediyoruz. Hadisi şerifte müminlere yol gösteriliyor: “Tedavi olunuz, Allah her hastalığın şifasını da yaratmıştır.” Duygu yüklü sahneleri bazen gözlerimiz nemlenerek okuyoruz:“Şimdi 60 yaşından sonra yürümeyi yeniden öğreniyorum. Yeniden keşfediyorum adım atmayı. Biz torunların ilk adımlarını nasıl heyecanla beklemişsek, çoluk çocuk da benim adımlarımı alkışlıyorlar heyecanlar.”Yazar, bize “dünyanın asıl yedi harikası”nı fısıldıyor. Çoğu zaman fark edemediğimiz, Rabbimizin bağışladığı nimetleri bize hatırlatıyor: “Yürüyebilmek, görebilmek, konuşabilmek, duyabilmek, tadabilmek, hissedebilmek, inanabilmek.”Ona göre “hastalık”,“İnsan ruhu için bir büyük şifadır. Dertlere dermandır. Rahmettir. Huzurdur. Eğitimdir. Arınmadır. Sabırdır. Selamettir. Şükürdür. Nimettir. Anlamadır. Algıdır. Bulmadır. Buluşmadır. Berraklıktır. Temizlenmedir. Hakikati bulma çabasıdır. Ölümü idraktir. Ölüm hakikatini kavramaktır. Ölüm ile yüzleşebilmektir. Ölümü sevimli görebilmektir Ölüm sonrası hayata hazırlıktır.”
Peygamber Efendimizin şu hadisi ne kadar düşündürücü: “Kur’an ile şifa aramayana Allah şifa vermez.” Hazreti Ebubekir’in şu sözü de hafızalarda kalmalı: “Hiç kimseye imandan sonra, sağlıktan daha üstün bir nimet verilmemiştir.” Romancımız Peyami Safa, “Büyük bir hastalık geçirmeyenler, her şeyi anladıklarını iddia edemezler.” diyor. Ne kadar doğru! Peyami Safa o kemik rahatsızlığını çocukluğunda geçirmeseydi acaba Dokuzuncu Hariciye Koğuşu’nu yazabilir miydi, sanmıyorum. Yazar, insanların yüzde 10’unun hasta olduğunu belirtip ekliyor: “Hastalara hakiki teselli kaynağı imandır. İmanlı hastalar imanın verdiği teselli kuvvetiyle, nuruyla, hastalığın ahirete ait sevabını düşünür, sabreder, şükreder, dua edip yalvarır. Allah’tan afiyet ister.”
Kitabın sonunda Mustafa Çalışan, “Bu kitabı okuyan kıymetli kardeşlerim, sizden beni unutmamanızı arzu ederim.” diyor. Ömrünü hizmetle geçiren biri unutulabilir mi? Yüce Allah’tan ağabeyimize sağlık ve afiyet diliyorum.Keşke Darülaceze, Sağlık Bakanlığı ile birlikte bu eseri hastalarımıza ulaştırabilse. İlaçlar vücuda faydalı. Bu tür eserler de hastalarımıza moral verir.