HALLAC-I MANSUR ÇIKMAZINDAYIM
Ey küllerinden şiirler devşirdiğim usta: Hallac-ı Mansur. Bağdat sokaklarında, Dicle sularında varlığına adanacak sözlerim var. Sımsıcak ellerinle saçlarımı okşa. Ben ki senden sonra kalan bir yetim. Düşüncelerim, duygularım, hislerim, bütün çocukluğum yetim. Bütün erdemliliğim, gönül kuşum, can yoldaşlığım yok olup gitti "Ene'-l-Hakk" deyişinleu2026
Mansur! Seni anlatmak için kan donduran kelimeler lazım bana. Bütün kelimelerimse hallaç pamuğu... Biliyorum şairler ölünce şuurlar yitirilir. Şuur da yitirilirse binlerce kelime yok olur, gider benliğimizden. Bu yüzden Kasımpatı çiçeklerine konan arıların yokluğunu sorma bana Mansur. Sen ki bir Kasımpatı çiçeği, etrafında dolanan halkalar varu2026
Neden Ene'l-Hakk deyişini çok iyi anlıyorum Mansur. Nadanın ise neden mukayyed anladığını. Hayatın hükümsüz manalarından sıyrılmak için değil mi. Yerini bulamamış bir söz, nasıl adaletten payını alacak. Ya kalbinde ve gözlerinde olmayan vicdan ne zaman rahmanu00ee olacak. Soruyorum sana Mansur.
Senin kafanı gövdenden ayıran zihniyet şimdi de işbaşında Mansur. Senin idamını seyre dalanlar bir pembe dizi izleyecek kadar duygusuz olmuşlardı. Dicle suları ağlar senin haline. Ve derler ki Dicle'den ses geldi. " Allah'a dayanan hiç bir zaman yıkılmaz."u2026 Bu sözü şimdi de duyar gibiyim Mansur. Ene'l-Hakk diye inleyen Dicle suları ancak senin aban atılmak suretiyle süku00fbt bulmuştu.
Sen ki Hz. Resul, Hz. Muhammed için; "Onun varlığı yokluktan öncedir. Adı ise kelamdan önce gelir. O, cevher ve arazlardan önce ve sonranın hakikatlerinden önce bilinmekte idi. O, ne doğulu ne de batılı bir kabileden gelir." Demiştin. Etnisite kurbanı mı oldun yoksa Mansur.
İnsanlar menfaatçi Mansur. Ekmeğimizi, suyumuzu paylaştığımız insanlar. Onların kurduğu modern yapıların bizlere sunduğu en iyi ahlak, çıkarları her şeyin üstünde tutan bir ahlak. Mühim olan şey, bu yapıda olmak değil her daim bu yapı gibi davranmamak...
Ey Mansur! Seni ilginç kılan ve alimleri şaşırtan, hayretler içinde bırakan şey, çok küçük yaşlarda iken Kur'an-ı kerim hakkında yorumlar getirmendir. Ve sen Basra'da iken seni çekemeyenlere karşı şehri terk ediyordun. Şaire çıktıysa adımız bu şehri terk etmek gerek düsturu uyarınca. Tam da o vakit Cüneyd-i Bağdadu00ee Hazretleri karşına çıktı. Seni sabra ve süku00fbnete davet etmişti.
Seni çok sonraları anlamak için Bir Fransız delikanlı yola çıkmıştı Mansur. Önceleri casus, sonraları da bir sadık olarak sana bağlanmıştı. Louis Massignon'dan bahsediyorum Mansur, hatırladın mı. Bağdat yakınlarında bir arkeolojik kazıda kırık bir testi parçası bulmuştu. Bu testi parçasının üzerinde bir beyit vardı. Beyit şöyleydi: "Allah'a kavuşmak için iki rekat namaz da yeter. Ancak, böyle bir namaz için abdesti, insan kendi kanıyla almalıdır." Bu sözlerden çok etkilenmişti. Seni tanıdı ve bırakamamıştı. Bir gün de tutuklanmıştı Massignon. Dicle Nehri üzerinde vapurla Bağdat'a götürülürken intihara da kalkışmıştı. Ama başarısız olmuştu. Hücreden Dicle'nin sularına bakarak senin hayat hikayeni yazmaya başladığı başlamıştı. Yalnızlık ve çaresizlik ve korku içinde "Hallac, kurtar beni!" dediğinde hücrenin kapısı açılır ve serbest olduğu müjdesini almıştı.
Beni soracak olursan şu an Hallac-ı Mansur çıkmazındayım.