Dolar (USD)
35.21
Euro (EUR)
36.77
Gram Altın
2972.97
BIST 100
9732.75
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
23 Ağustos 2021

Halı Bombardımanı

Emperyalizm işlediği günahları mazlumların sırtına yüklemekte bugüne kadar mahir davrandı. Afganistan’da da aynı şeyleri yaşıyoruz. Rusya, işgal boyunca (1979-1988) katlettiği 2 milyon Afganistanlı yetmiyormuş gibi çekilmek mecburiyetinde kaldığında yola, tarlaya, dağa, taşa döşediği on binlerce mayınla en az 1,5 milyon Afganistanlıdan sakatlar ordusu oluşturmuştur.

1992-96 yılları arasında yaşanan iç savaşın ardından Taliban Afganistan’ı 1996-2001 yılına kadar, yani ABD’nin işgaline kadar yönetmiştir. ABD, işgalden önce Taliban’dan, El Kaide’nin tüm liderlerini teslim etmesini, hapsedilen ajanlarını serbest bırakmasını, gazeteci, diplomat ve yardım görevlisi kılığında kendisine çalışanları korumasını, terörist olarak nitelediği eğitim kamplarını kapatmasını, terörist olarak niteledikleri ve destekçilerini uygun makamlara teslim etmesini, terör kampı olarak tarif ettiği kampları teftiş için ABD’ye tam yetki vermesini istemişti. Afganistan’ı ben yöneteceğim anlamına gelen bu istekler reddedilince işgal süreci başladı. 20 yıllık işgal sürecinde kaç Afganistanlının öldürüldüğü, işkenceye tabii tutulduğu, hapsedildiği kimsenin umurunda oldu mu? Mesela ABD’nin mağlubiyete her yaklaştığında kullandığı B52’lerle halı bombardımanında öldürülen sivillerin hesabı tutuldu mu? ABD’nin kendi hesaplarına göre, 66 bin savaşçı, 47 bin sivil bu halı bombardımanlarında katledildi. Sadece 2019 yılında 847 çocuk öldürülürken 2 bin 275 çocuk yaralandı. Geçtiğimiz yıla kadar en az 26 bin çocuk ABD’liler tarafından katledildi.

Terör ABD’den sorulur

Yukarda sıraladığımız beş maddeden sadece ilkini Türkiye, yıllardır ABD’den istiyor da ne oluyor. Terör örgütü PKK ve FETÖ mensuplarını teslim ediyorlar mı? Terör örgütlerine lojistik, silah, mühimmat, eğitim yardımını kesiyorlar mı? ABD’nin muhalefet ve sosyal medya üzerinden verdiği cevap, Türkiye otoriterleşiyor, İhvancı yönetim var, Osmanlı hayalleri kuruyorlar, gazeteciler hapiste, hukukun üstünlüğü yok, muhalifler ötekileştiriliyor….

Talibanla varılan anlaşma gereği palas pandıras askerlerini çeken ABD Kabil Havalimanı’nda oluşturduğu kaosu da fırsata çevirmekte gecikmedi. Taliban’ın Kabil’e girmesi ile sosyal medya hesaplarından yayılan ABD’nin 30 bin Afganlıyı ülkesine kabul edeceği haberleri üzerine insanlar havaalanına akın etti. 1109 kuyruk numaralı nakliye uçağına tutunanlar, uçağın ezdikleri, uçaktan düşenler üzerinden de, tşörtler bastırarak 11 Eylül saldırılarının rövanşını aldığını ilan etti dünyaya.

Biden, dostlarını sattı

ABD çekilirken de kazandı mı, sorusu sorulmaya başladı. Evet ABD mağlubiyetten de zafer ürettiğini NATO genel sekreterinin basın toplantısında gördük. 20 yıldır Afganistan’ın zenginliklerini 30 ülke ile beraber çalan ABD bu hamlesiyle diğer ülkeleri sırtından atmış oluyor. Tahliye operasyonları NATO’nun beşinci maddesinin tabutuna sağlam bir çivi çakıldığının göstergesi oldu. Almanya’sından, Finlandiya’sına, Avusturya’sından Fransa’sına bundan sonra başınızın çaresine bakın mesajı verildi. NATO toplantısında en çok sorulan soru, ABD’nin kuyruğuna takılan ülkelerin kendi istihbaratlarını kullanmadıkları için rezil oldukları ve bundan sonra ABD’ye ne kadar güvenecekleri oldu.

Birçok yorumcu, Taliban’ın Kabil’de başkanlık sarayını basması sonrasında verdiği fotoğrafta, Taliban ilerleyişinde Pakistan istihbaratı kadar ABD’nin de etkin rol oynadığı görüşünde. Fotoğrafta silah tutanların Taliban elbisesi giydirilmiş Blackwater (paralı katiller sürüsü) üyesi olduğu görüşüne sahip. DEAŞ’ı önce kurdurup, sonra da kontrollü kaos oluşturarak dünyada İslam düşmanlığıyla terör örgütlerine alan açan Pentagon aklı, Afganistan’da da Taliban üzerinden aynı oyunu oynuyor. ABD başkanı Biden, Afganistan’da asker çekmeye mecbur olduğunu ya Taliban ile savaş veya anlaşmaya uymak zorunda olduğunu belirterek, babasının ‘herşeyle meşgul olursan hiçbirşey yapamazsın’ tavsiyesini hatırlatarak, dikkatlerini bundan sonra Afganistan yerine, Suriye, Somali, Afrika ve Akdeniz’e vereceklerini söylüyor. Biden, birinci hedefinin Türkiye’nin çıkarları olduğunu gizlemiyor.

Paralı askerler Taliban içinde

NATO genel sekreteri, dünyada değişen güç dengesine, Rusya’nın saldırgan tutumu ve Çin’in yükselişinden bahsederek, Afganistan’da kendileriyle çalışan 800 kişi olduğu, 200 Afganistanlının da kendilerine çalıştığı için acilen tahliye edilmesi gerektiğini söylüyor.

Diğer ülkeler de kendileriyle işbirliği yapanları bir an önce Afganistan’dan çıkarma sevdasındalar. Biden, Özel güvenlik şirketlerinde çalışan ABD’lilerin tahliyesinden bahsetmiyor. Bunlar çoktan Taliban elbisesi giydiler.

Dünya devlerinin bilek güreşi Afganistan’a kilitlendi. Çin, önceki dönemden maden işletmeleriyle ilgili milyar dolarlık yatırımları teahhüt etti. Rusya, sınırları kapattı olası iç savaşta pozisyon alıyor. ABD her ne kadar çekildiğini söylese de sözde güvenlik şirketleri eliyle tarafların içine sızmış durumda. Pakistan, Afganistan’da Taliban öncülüğünde bir hükümet kurulması için çabalıyor. Kaçak cumhurbaşkanı Gani’nin kardeşi bile Taliban ile aynı masaya oturdu. Herkesin tekrar ettiği gibi tek bir Taliban yok. Rusya ile savaşan mücahidlere, Pakistan kontrolünde medreselerde (8 bin medrese) yetişenlere veya son dönemde ABD’nin özel güvenlik şirket elemanlarıyla içine sızdığı yapıya mı Taliban diyeceğiz. Veya bunların hepsi Taliban mı?

Taliban’dan anlaşmalar gereği terör örgütlerine ülkede yer vermeyesin dayatması yapan ABD’nin, Suriye’deki DEAŞ mensuplarını 2018’de kendi uçaklarıyla Suriye’den Afganistan’a taşıdığını, onların bazı bölgelere hakim olmalarını sağladığını unutacak mıyız?

ABD ve Almanya bugüne kadar Afganistan’a çıkarlarını sürdürmek için gönderdikleri yardımları kestiler. Tarım dahil hiçbir üretim yapamaz hale gelen Afganistan’da açlık geleceğin tehlikesi. ABD’nin Talibanı tehdit ettiği tek konu var, benim istediğimi yapmazsan, istediğime hükümette yer vermezsen, B 52 uçaklarımla halı bombardımanı yaparım. Daha fazla insan öldürerek kaosu derinleştiririm.

Düğümü Türkiye çözer

Olaya Türkiye’den baktığımızda ise burka ve kadın haklarına sıkıştırılmış bir İslam düşmanlığı her şeyin önüne geçiyor. Taliban’ın İslam’la ilişkisi, uygulamalarının kabul edilip edilmeyeceğini tartışıyoruz. Her şeye rağmen bölgede oluşacak huzur ve barış ortamı bize de olumlu gündem olarak döner. Türkiye’nin Kabil havalimanını işletmesi, Afganistan’da hükümet kim olursa olsun Afgan halkının menfaatinedir. Çin’in, Rusya’nın, Pakistan’ın, Arabistan’ın, Katar’ın tanıdığı, ABD, Almanya, NATO, AB’nin her türlü görüşmeyi yaptığı bir Taliban’a (Afganistan) sırtımızı dönmenin bedelleri elbet olur. O bedel ise Türkiye-Azerbaycan-Pakistan hattı ile yeşeren Türk birliği umudunu ebediyete kadar tarihe gömülür. Her zaman olduğu gibi Müslüman halklar, Batı (ABD-AB) emperyalizmi ile Doğu (Rusya-Çin) emperyalizmi arasında kölelik tercihi yapmak zorunda kalır.

Türkiye hukukunu ABD’nin kuyruğuna takılarak da, Rusya-Çin’in kuyruğuna takılarak da koruyamaz. Pakistan-Türkiye işbirliği bölgenin asıl sahiplerinin son sözü söyleyeceği bir yapı oluşturur. CİA mağlubiyeti karşısındakini şeytanlaştırarak gizliyor. Burka ve İslam düşmanlarına şunu söyleyelim. Nüfusunun tamamına yakını Müslüman olan Afganistanlılar batı propagandalarında olduğu gibi İslam’ın ve Burka’nın düşmanı değil. Burka, eskisi gibi Afganistan kadınlarının güzelliklerini namahremden gizlemiyor artık. ABD’nin halı bombasıyla yaktığı yüzlerini, kopan el, bacak, parmaklarını, Rusya’nın düşediği mayınlar sebebiyle parçalanan vücutlarını gizliyor üç kuruşluk çıkarları için Afganistan’ı ateşe veren vicdan yoksunlarından…. Vesselam…..