Halep'e ağıt
Güzelim Halep kan ağlıyor.
Taş binalarıyla ünlü görülesi Halep tarihin en ağır katliamı ile karşı karşıya.
Üstelik bu acımasız, merhametsiz, kanlı soykırım Müslüman olduğunu iddia eden ülke tarafından uygulanıyor. Şu an Rusya, İran, zalim Esad rejimi ve Hizbullah gibi 20'den fazla ırkçı örgüt Halep'i kuşatmış durumda.
Halep'in görüntüleri depremden, doğal afetlerden çok daha ağır yıkıntı ve perişanlık gösteriyor. Halep bir enkaza dönmüş ne yazık ki. Daha doğrusu artık Halep diye bir şehir yok.
Halep benim ilimdeki sınır kapısı Cilvegöz'e 40 km ötede bizden bir şehirdi. Halepliler sıcak kanlı, dost canlısı, misafirperver insanlardı. Zaten Osmanlı'da Hatay'ın Halep vilayetine bağlı olması da bizim bir yönden Halepli olduğumuzu gösterirdi. Oraya gidince belki de biraz bu yüzden kendi şehrim gibi mutlu ve rahat olur, insanlarına içim ısınırdı.
Aramızdaki sınır belki 50 yıl geçit vermez hale getirse de Halep'te Türkçe konuşarak gayet rahat dolaşabilirdiniz. Az bir para ile nefis kebaplar ve değişik mezeler yiyebilir, düşük bir meblağ ile arabanızın deposunu benzinle doldurabilirdiniz. Yine ucuza çok konforlu olmayan otellerde güven içinde geceleyebilirdiniz.
Halep'e çok gitmişliğim vardı. Camileri vakit namazlarda dolar, tesettürsüz kadına rastlayamazdınız.
Şimdi büyük bir katliam var Halep'te. Dünyanın gözü önünde. İsveçli bakanı bile ağlatan katliam. Maalesef ülkemizde bazı hain ve gafiller bu zulmü "Halep'te temizlik" diye verebiliyorlar.
Dünyada bu katliama suskun kalmayan, cesurca karşı çıkan tek ülke de çok şükür Türkiye ve lider de Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan. Israrlı barış görüşmeleri ve mağdur insanlara kucak açması ile biraz olsun o mazlum kardeşlerimizin yarasını sarmaya gayret ediyor. ABD, Avrupa ve BM bir şey yapmıyor. Arap ülkeleri de buna dahil. Olayları engelleyecek bir gayret gösterilmiyor.
Tarih bu utanılası zulmü yazacaktır.