Halepçe soykırımını unutmamak ve anlamak
34 yıl önce 16 Mart 1988 Tarihinde Halepçe kentinde insanlık, soykırıma uğradı. Saddam rejimi, Ortadoğu tarihinin en kanlı soykırımlarından biri olan Halepçe jenosidini, Kürtlere karşı gerçekleştirdi. Kürtler, Halepçe soykırımını Kimyabarane Halepçe yani Halepçe Kimyasal Yağmuru olarak adlandırmaktadırlar. 16 Mart Cuma günü, kimyasal bombalar ve silahlar yağmur gibi Kürt çocuklarının, yaşlılarının ve kadınlarının üzerine yağdı. Hiroşima ve Nagazaki ölçeğinde bir kimyasal soykırım, Kürt halkına karşı işlendi. Halepçe, Ortadoğu’nun Hiroşima’sıdır. Halepçe soykırımı, Saddam rejiminin insanlığa karşı işlediği en büyük soykırım suçu olarak tarihte ve insanlığın vicdanındaki yerini almıştır.
Halepçe jenosidini, uzun zamana yaydırılan çok kapsamlı bir
soykırım uygulamasının en kanlı suçlarından biri olarak ele almak lazımdır. 1986-1988
yılları arasında Saddam rejimi, Kürdistan bölgesinde Kürt halkına yönelik
topyekün bir soykırım ve imha harekatını yürürlüğe koymuştur. Enfal
soykırımında 210 bin Kürt hayatını kaybetmiştir. Enfal soykırımının amacı, Irak’ın
Kürtlerden arındırılmasını gerçekleştirmekti. Enfal soykırımı, Saddam rejimi
tarafından Kürtlerin toptan imhasını ve yok edilmesini amaçlayan kanlı bir jenosittir.
Enfal soykırımı boyunca 4 bin 500 köy ve 30 ilçe yok edildi. 2 bin okul ve 27
Asuri kilisesi yıkılmıştır. Camiler ve kiliseler gibi dini mekanlar tamamen
tahrip edildi. Enfal, Kürtleri şehirleriyle, köyleriyle, canlarıyla ve
camileriyle yok etmeyi hedefleyen Saddam rejiminin insanlığa karşı işlediği büyük
bir felaketin adıdır.
Enfal soykırımının bir parçası olarak Halepçe jenosidi
gerçekleştirilmiştir. Saddam Hüseyin, Irak ordusu Kuzey Cephesi Komutanı Ali
Hasan al-Majid Al-Tikriti’ye Halepçe’ye zehirli gaz bombalarıyla saldırmasını
emretti. Halepçe soykırımının baş suçlusu olan Ali Hasan al Majid al Tikriti,
Kimyasal Ali olarak dünya kamuoyunda bilinmektedir. Kimyasal Ali, 8 MIG-23
uçağının taşıdığı sarin, VX, tabun, hardal ve sinir gazlarıyla dolu kimyasal
silahlarla Halepçe kentinde tarihin en büyük soykırımlarından birini
gerçekleştirdi. Ahmed Hüseyni, Dar Mezarlar isimli şiirinde ölümün Halepçe’yi esir
almasını anlatmaktadır: "Halepçe…/ Dağların tahtına kurulmuş gelindi o /
Baharın yuvasında taşa sorsan kuştu o / Yediveren güldü ince dudakları / Süzgün
gözleri dağınık saçlarıyla gerdanı kırımız gülden bir besteydi o / Bir öpücük
borçluydu bana / Çabuk bir öpücük ayakta / Ama amansız hardal gazı kesti
dudaklarımı / Oysa eskiden armağan edilmiş bir elmayla şendi tüm… / Aman diledi
/ Onunla harladık kendimizi / Vedalaşma Newrozudur / Ölüm bayramıdır bu / Ve
biz… Umudu ördük İçimizde.”
Halepçe jenosidi sırasında 120 bin kişi hayatını kaybetti. Dünya
Sağlık Örgütü verilerine göre 2021 yılına kadar Halepçe’deki kimyasal
soykırımdan dolayı 43 bin 753 kişi hayatını kaybetti ve 62 bin kişi sakat
kaldı. Halepçe soykırımı 34 yıl öncesinde kalmış değildir. Halepçe soykırımı,
bugünde can almaya ve sakat bırakmaya devam etmektedir.
Halepçe soykırımı sırasında atılan kimyasal bombalar, etrafa
keskin bir elma kokusu yaymışlardır. Çocuklar, annelerine “Anne elma kokusu
geliyor (Daye behne seva te)” demişlerdir. Gelen elma kokusu değil, ölümün kendisidir.
Soykırım, çocukları, kadınları, yaşlıları ve binlerce masum insanı elma kokusu
şeklinde tuzağa düşürmüştü. Kamber Değirmernci, elma kokusuyla gelen soykırımı
anlatmaktadır: “Suçu yoktur elmanın / Kokan elma ağaçlarının / Ama yakın elma
ağaçlarını / Bu gün Halepçe kokuyor / Susmuş çocuk çığlıklarıyla / Mevsimlerin
sırtı napalm yüklü / Rüzgara yaslanmış ölümleri / Gölgesi göklere sığmayan / Yalansız,
bariz / Kar dumanı değil / Elma kokulu yanılgı gölgesi / Kuşatılmış / Kan kokan
sunaklar Halepçe'si / Kimsesi olmayan kent / Gökyüzü tanrısı Tsui kayıp / Ölüm
bulutları düşerken Halepçe'ye / Sanrıların harabelerine dönüyor / Binlerce
insan / Ölüm ve elma kokan...” Kürtleri soykırım tuzağına düşüren elma kokulu
kimyasal bombaların bazıları, bugün Halepçe müzesinde sergilenmektedir.
1 Mart 2010 yılında Irak Yüksek Ceza Mahkemesi, Halepçe’deki
kimyasal katliamı 'soykırım' olarak tanımıştır. İsveç, Norveç ve İngiltere
parlamentoları, Halepçe’de gerçekleşen büyük insani felaketi soykırım olarak
tanımışlardır. Hitler, Saddam, İdi Amin gibi diktatörler, unutulacağına ve
cezalandırılmayacaklarına güvenerek insanlığa karşı soykırım suçu işlemekten
çekinmemişlerdir. İnsanlığa karşı soykırım suçunun işlenmemesi için hiçbir
soykırımın unutulmaması ve faillerinin uluslararası mahkemelerde yargılanarak
cezalandırılması gerekmektedir.