Halep- Tebriz-Tahran- Azerbaycan
Bizde medya tam kontrolü bir sistemdir. Televizyonları radyoları ve gazeteleri izliyorsunuz. Bir dönem gazeteciliğin ardından ajanslarda da görev yaptığımdan bilirim. Özel bilgilerimizle birleştirdiğimizde medya televizyonları, radyoları ve gazeteleri ile birlikte tam kontrol altında süzgeçten geçerek yayın yaparlar. Hatta medyanın görünmeyen özel patronları ve kural koyucuları vardır. Ajans döneminde fark ettiğim bir gerçek bugün Anadolu Ajansı günlük 700'ün üzerinde haber üretir. DHA, İHA'da 400-600 arasında haber üretirler.
Geçenlerde Yurt Haber Ajansı'(YHA)nın eski yöneticileri ile sohbet ederken onlardan da teyidini aldım. Gazeteler, televizyon ve radyolar günlük en yoğun kullandıkları 45-50 haberi geçmez. Geri kalan yüzlerce haber bizim 'genel arşiv' dediğimiz zamanın çöplüğüne dökülür. Ama her haberin bir maliyeti vardır ve bu maliyet ajanlara biner.
Son yıllarda dijital iletişim ağların yoğunlaşması ile insanımızın iletişim kanalları da kontrolü daha zor mecralara yayıldı. Bunların başında ise sosyal medya bulunuyor. Sosyal medyanın yaygınlığı ciddi manada toplumsal bilinçlenme ve haber özgürlüğünü artırdı. Artık bir elin medyayı kontrolü ile bitmiyor iş.
Belki de medyada hiç duyma imkanınız olmayan bir çok haberi birçok bilgiyi sosyal medya vasıtası ile elde ediyorsunuz.
Bu yazıyı kaleme almadan önce sabahın erken saatinde girdiğim facebook'ta bir dostun paylaşım dikkatimi çekti. Dünya ve Türkiye'nin gözü-kulağı Halep'te. Halep'te dünyanın gözü önünde her türlü mezalim yaşanıyor. Türkiye'nin 60 km ötesinde. Seyirci gibi kalıyoruz. Doğrudur. Fakat ne yapılması gerekmektedir. Halep'te 250-300 bin kişi yaşıyor. Şu an 200 bin kişi katliamla karşı karşıyadır. Çok azı tahliye edilebildi. Türkiye'nin sabrı zorlanarak Suriye yönetimi bir anda tahliyeleri durdurdu. Kim ne derse desin Halep'te yaşayan tek bir kişinin bile ölmemesi gerekiyor. O nedenle ölüm ve katliam getirecek her türlü hareketten uzak durulması gerekmektedir. Haberlerden anlıyoruz ki Halep'te rejim güçleri İran'lı milisleri kullanıyor. İran'ın ne işi vardır dersiniz? 'Karakaş kara göz' değil tabii ki. İran bir oyunun içindedir. 17-25 Aralık'ın içinde, PKK'nın Güneydoğu kalkışmasında, 15 Temmuz Darbe girişimin de katliamlara neden terör olaylarının oyun kurucu ekiplerinde İran'ı ihtimal dışı görmemiz imkansızdır. Hele ABD'nin 'Kürt Koridoru' denilen ve Türkiye'nin enerji koridorunu akamete uğratmayı amaçlayan sistemin içinde ana oyuncu rolü bulunuyor.
Türkiye 15 Temmuz'un ardından Fırat Kalkanı operasyonu ile ABD ve İran'ın hayallerinin önünü kesti. Şimdi Halep'te İran'ın aktif rol oynaması bu hayalin kesintisinin intikamı olarak görülmelidir. Fakat İran yanlış yaptığını geç anlayacak. ABD'nin peşine düşüşünün ve alternatif enerji koridoru hayali 'Dimyat'a pirince giderken elde ki bulgurdan olma' tehlikesine girecek.
Yazıyı kaleme almadan önce facebook'ta dostun paylaşımı belki Halep ile ilişkisi yok ama İran'ın da patlamaya hazır bomba olduğunu gösteriyor. Dostun paylaşımında Tebriz'in Traktör takımı ile Tahran'ın İstiklal takımı arasında oynan maç sırasında ortaya çıkan tezahüratlar bunu gösteriyor. 'Azerbaycan var olsun, istemeyen kör olsun' sloganları stadyumu inletiyor. Hatta stadyumdaki tezahüratlarda Türkiye lehine de sloganların atıldığı bilgisi var. Yani Halep yanarken bu yangının memleketine sıçramayacağını zannetmek yanıltacaktır. Halep'in Türk şehri olduğunu Tebrizliler de biliyor. Tebriz karışımsız %99 gibi oranda Türk'tür. Tebriz eyaletinin bütün yapısı üzerinde Türkçeden farklı dilde yoktur. 1999'da Meclis Başkanı Hikmet Çetin' ile 5 günlük ziyaretimizde şaşırmıştım. Tebriz'in çarşılarında tek başıma gezdim. Çarşıda hiç yabancılık çekmedim. İşte bu nedenle İran Halep'te bulunma ve katliamlara katılma nedenini kendi ülkesinde bile gerektiği gibi izah edemezse çok büyük bir yanlışın içinde olduğunu anladığında iş işten geçmiş olacaktır.
Halep yandı mı, nasıl ki acısı bütün Türkiye'de olduğu gibi Tebriz-Tahran-Azerbaycan-Musul-Kerkük-Erbil'de de duyulur. Canımız yanar. Canı yanan can yakar.
İstanbul saldırısının ardından bu yazıyı kaleme aldığım sırada Kayseri'de saldırı meydana geldi. Araçla canlı bombanın çarşı iznine çıkan askerlere yönelik saldırı ülkemizi hüzne boğdu. Başımız sağ olsun.
Kalın sağlıcaklau2026