Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
22 Eylül 2023

Haklısın ama...

Gerek bireysel gerekse toplumsal konuşma ortamlarında en çok zorlandığım zamanlar, muhatabın şu cümle ile söze girmesi olmuştur:

“Haklısın ama bir ara yapacağım”

Bu bir kaçış mıdır? Bahaneciliğin, bananeciliğin dışa vuruş biçimi midir?

“Ama” ile başlayan cümleler çoğu zaman “çizdim, oynamıyorum” sorumluluğu üstünden atmanın, ustaca işin içinden sıyrılmanın, topu taca atmanın, pes etmenin, havlu atmanın, ertelemenin kurnazca ifade tarzı mıdır?

Rahatından vazgeçemeyenlerin, kafa konforunu bozmak istemeyenlerin sıklıkla başvurdukları kaçak güreşme yöntemidir çoğu zaman “ama”lar…

Anlamsız “ama”larla hangi amaca hizmet ettiğimizi değerlendirmek durumundayız… Çünkü sonu gelmez “ama”lar akıbetimizi tehdit ediyor, ahiretimize zarar veriyor…

Zamanla “ama”cıların hayatta gerçekçi bir amaçlarının kalmadığına tanıklık ediyoruz… Kaytarmanın, kıvırmanın, sıvışmanın, sorumluluktan sıyrılmanın, görevi üstünden atmanın bir yaşam biçimine dönüştüğünü görüyoruz…

Haklısın der, fakat haklının hakkını vermez…

Anadolu tabiri ile “Haklısın ama alacağın yok” demeye getirirler…

Görünen o ki, bazı şeyler işimize gelmiyor… Nefse ağır geliyor… Bedel istiyor… Risk içeriyor... Fedakârlık gerektiriyor… Bu durumlar da erteleme hastalığını nüksediyor… Tembellik bünyeyi işgal ediyor… “Ama”larla başlayan savunma refleksi insanı kitliyor… Ya da yapacağı görevi son dakikaya bırakıyor…

Mantık aynı…

Haklısın ama şimdi müsait değilim…

Haklısın ama şartların olgunlaşmasını bekliyorum…

Haklısın ama nasıl olsa benden başka birisi bu sorunu çözer…

Haklısın ama bu işi yapacak çok kişi var…

Haklısın ama bu işi yapacaksak en mükemmel şekilde yapmak lazım…

“Ama”ların arkasındaki bir gerekçe de mükemmeliyetçilik marazıdır…

Bir diğer boyut ise öncelikle yapacağı görevler hariç her işe dalan ama asıl işine bir türlü odaklanmayan iş bilmezler…

Bir şeyler yapmak adına daha önemli sorumlulukları zamana yayanlar…

Bir ‘öncekiler sıralaması’ olmayanlar…

Hülasa, son teslim tarihi olmayan işlerimiz ne kadar da çok…

Ömür sermayesi elimizden kayıp gitmeden elimizi çabuk tutmalıyız… Son yaşama tarihimiz dolmadan, hüsnü hatimeler,/ güzel sonuçlar için yorulmalıyız...

Önceliklerimiz olsun fakat asla ötelemeyelim…

Erteleme döngüsünü bozalım… Bir an önce başlayalım… Başlamak başarmaktır… Yavaş yavaş acele edelim…

Batıl sistemlere, zorba güçlere karşı imanımızın bize yüklediği yükümlülükler varken teferruat ve tartışmalarla ömrümüzü öldürmeyelim…

İyiliğin egemenliği için el ele vermek, elimizi çabuk tutmak mecburiyetindeyiz… İsrailoğullarının düştüğü tutarsızlığı ve kararsızlığı unutmayalım…

“Sen haklısın ya Musa ama bizim karnımızı Firavun doyuruyor.” diyenler gibi olmayalım..

“ Haklısın ya Musa, bizi Firavunun zulmünden kurtardın ama kuru çölde soğan ve sarmısaksız bıraktın” diyenlerden…

“Haklısın, Cumartesi yasağını biz istedik ama biz balıksız yaşayamayız” diyenler misali…

“Haklısın, düşmanla savaşmak için biz lider istedik ama Talut asil ve zengin biri değil ki, ona nasıl tabi olabiliriz ki!” diyenlerin durumuna düşmek ne hazin bir akıbet…

Evet, kurulu düzenlerinin bozulmasını istemeyenlerin dün de bugün de mantığı aynı… “Ama”lara sığınmak…

Bize düşen görev ise, yaradılış amacından asla uzaklaşmamak… “Ama”ların arkasına gizlenmiş olan arzuların baskınına boyun eğmemek…