Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
28 Ocak 2022

Haklının haksızla imtihanı

Dünya merhametin, izan ve insafın uzağına doğru hızla ilerliyor. Başından beri reddediyoruz, bizler bu kervana katılmayacağız ve istemediğimiz kimliklere girmeyeceğiz.

Türkiye’nin haksızlığa karşı verdiği mücadelenin, değerlerinin kısaca Türkiye’nin neye karşılık geldiğini iyi biliyoruz. Türkiye kaledir. Hangi dil, din ve ırktan, hangi kimlikten olursa olsun mazlumun sığındığı yerdir. Suni sınırlarla bölünsek de dünyada bizimle aynı ruhu taşıyan, aynı hissi ve heyecanı, değerleri ve aynı amacı paylaştığımız milyonlarca insan var. Bu anlamda Türkiye’yi mevcut sınırlarından ibaret görmüyoruz.

Rahmetli Erbakan hocamız davamızın önden gidenlerindendi. Türkiye, Sayın Erdoğan’la birlikte hocamızın bıraktığı yoldan devam ediyor. İnandığı değerlerden başka bir değerin kimliğine girmeyi reddettiği için de çeşitli saldırılara maruz kalıyor.

Aziz milletimiz üstat Sezai Karakoç’un istediğini istiyor: “Tek çare ve çözüm, İslam dünyasının uyanıp Batı’nın NATO’su gibi bir askerî güç, AB gibi bir siyasi birlik oluşturmasıdır." Türk Devletleri Teşkilatı oluşumunu bu yolda atılmış bir adım olarak değerlendiriyorum.

Anlamak istemeyenler için tekrar ifade edelim ki, insanlığı yeşertecek tohumlar bu topraklar eliyle ekilmeye devam ediyor. Özellikle son yıllardaki Türkiye, dünyanın her yerinde yardımın, merhametin ve insanlığın öncüsü oluyor. İsteniyor ki Türkiye bunu yapmasın. İçine kapansın, kendi içinde üretilen sorunlarla uğraşsın. Eski Türkiye’de olduğu gibi kardeş kardeşe düşsün. Plan bu.

Ancak Türkiye durmuyor. Gücünün yettiği kadar dünyaya bedel işler çıkarıyor. Mazlumun yardımına koşuyor veya kapısını açıp aşını ekmeğini paylaşıyor. Bu gerçeği görmezseniz Türkiye ve milletimizin ruhunu kavramamış olursunuz.

İktidara gelince “Suriyelileri davulla zurnayla evlerine göndereceğim” söylemi Türkiye’nin misyonunu anlamamaktır. Amaç, Erdoğan’ın ülkemiz ve ümmet adına yaptığı şeyleri karalamaya çalışmaktır. Ancak bu boş bir çabadır. Milletiniz yapılan iyi şeyleri unutmuyor.

“Türkiye’nin Suriye’de, Doğu Akdeniz’de ne işi var.” sorusu milletimize düşmanın açtığı yaradan daha beter acı veriyor: Asıl bu soruyu, ülkelerimizi işgal eden Amerika ve tüm mütecavizler için sormaları gerekmez mi?

Milletimiz her şeyin farkında; şahsi ikbalini düşünen, ihtirasları sınırsız insanlardan güzel eserler ve faydalı işler çıkmayacağını biliyor. Bu nedenle muhalefete yıllarca iktidar yüzü göstermiyor.

Türkiye kımıldadıkça başka coğrafyalarda deprem etkisi yapıyor. Önü kesilmek, durdurulmak isteniyor. Ancak Allah kendi yolundaki gayretin karşılığını kat kat veriyor. Onca ihanet ve saldırıya rağmen Erdoğan’ın ayakta kalmasının sırrı bu cümledir.

İşi iyice çığırından çıkarttılar.

Taraftarlarını Erdoğan’ın üzerine salarak ve hakaret ettirerek ülkemizde tehlikeli bir ayrışmaya sebep olduklarını bilmiyorlar mı? Bal gibi de biliyorlar. Amaçlanan Erdoğan karşıtlarını kendi ittifakları içinde toplamaktır. Türkiye bu seviyesizliği çok az muhalefet döneminde gördü.

Velhasıl, Türkiye’nin ihtiraslar uğruna bir cenderenin içine sokulmak istendiği bellidir. Bir kez daha hatırlatma gereği duyuyoruz; vatanımız ve milletimizin hayrına olmayan şeylerin vebali büyüktür.

Önümüzde bir seçim var ve son sözü milletimiz söyleyecek. ABD ve Batı işbirlikçilerine verilebilecek en iyi cevabın gerçeğin ve ülkemizin yanında sıkı durmaktır.

O gün ola, hayrola.