Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
22 Kasım 2019

Hakkını helal et şampiyon

Günümüzde halkçı paylaşımlarla masum bir kalıba oturtulan komünizmin, geçmişte tam bir canavar olduğunu yaşı 30’dan aşağı olanlar pek bilmezler. Bu canavar, özellikle 1980 ve 1990 yılları arasında Bulgaristan’da yaşayan soydaşlarımıza az çektirmemiştir.

Yaklaşık 5 asır bayrağımız altında mutlu, mesut yaşayan Bulgarlar, bağımsızlıklarını kazandıktan hemen sonra ülkedeki Müslüman Türklere zulme başlamışlardır. Bulgaristan’da yaşayan Müslüman Türklere karşı asimile politikaları yavaş yavaş artmış ve darbeyle iktidara gelen Komünist Parti döneminde de zirveye çıkmıştır.

Müslüman Türklerin nüfus artışını tehlike olarak gören komünist Bulgar parti, Bulgaristan’ın ikinci Kıbrıs olmasını engellemek için soydaşlarımıza insanlık dışı asimilasyon politikaları uygulamaya başlamıştır. İsimlerini değiştirme, ibadet etmeyi ve Türkçe konuşmayı yasaklama, zorunlu olarak Bulgar vatandaşlarıyla evlendirme, Türkleri yoğun olarak yaşadıkları yerlerden zorunlu göç ettirme gibi akla hayale gelmeyecek zulümlerle soydaşlarımıza etmediklerini bırakmamışlardır. Yasaklara uymayanlar içinse bugün bile kendilerinin tarihlerindeki en büyük kara leke olarak gördükleri çok sayıda toplama kampları kurmuşlardır. Bu kamplardan en korkunç olanı ise Tuna nehrindeki bir adayla aynı adı taşıyan Belene kampı olmuştur. Buraya gönderilen soydaşlarımızın tek suçu, Müslümanlıklarını ve Müslümanca yaşamayı savunmak olmuştur. Zulüm kamplarında faili meçhul olarak öldürülenlerin sayısı bugün bile tam bilinememektedir. Soydaşlarımıza yaptıkları insanlık dışı zulümlerle onları zorla anavatan Türkiye’ye göç etmek zorunda bırakmışlardır. Ve bunları da sözde medeni ama özünde Müslümanlara karşı bir haçlı zihniyeti taşıyan Avrupa da yapmışlardır. Haçlı zihniyetinin bir gereği olarak da Avrupa bu yapılanlara hiç bir tepki vermemiştir. O dönemde soydaşlarımıza yapılan zulme tepki koyan kapılarını açan günümüzde de olduğu gibi Türkiye olmuştur. Üstüne Türkiye, o dönemde darbe yönetiminden demokrasiye doğru geçiş sürecini yaşamaktaydı.

Dünya 3 maymunu oynamıştı

Dünya soydaşlarımıza yapılan zulümlerden habersiz, haberi olanlar ise sessizdi.

Soydaşlarımıza yapılanlardan haberi olmayanlara haber verilmesi ve sessiz kalanların da yüzlerine bu zulümlerin tokat gibi çarpılması gerekiyordu. Bulgaristan adına başka bir isimle spor yarışmalarına sokulan ufak boylu ama kocaman yürekli bir genç, dünyaya bu zulümleri duyurmak için planını yapmıştı. Bu planı devlet sırrı gibi zihninde korudu ve kimseyle paylaşmadı. Her antrenmanın da yaptığı planın etki gücünü artırmak için insanına yapılan zulümleri duyurmak için canla başla çalıştı. Nitekim 1986 Melbourne’de Dünya Halter Şampiyonu olduktan sonra zihninde ince ince işlediği planı uygulamaya koydu. Filmleri aratmayan aksiyonlarla ve Türk istihbaratının da yardımıyla oradaki Türk büyükelçiliğine, Türkiye'de yaşama ve Türk Milli Takımı adına karşılaşmalara çıkma talebiyle sığındı. Talebi kabul edilince ilk olarak Londra’ya geçti ve Türkiye’de, önce İstanbul, sonrasında ise Ankara’ya Başbakan Turgut Özal’ın özel misafiri olarak geldi. Arkasında ailesi dâhil sevdiği birçok şey bıraktı ama soydaşlarımıza yapılan bu zulmü tüm dünyaya duyurarak şu mesajı verdi:

Benim adım zorla verdikleri Naum Şalamanov değil, Naim Süleymanoğlu’dur. Komünist Bulgar hükümeti soydaşlarıma zulmetmektedir.

Naim Süleymanoğlu soydaşlarımıza yapılan zulmü dünyaya duyurmakla kalmamış, ülke olarak birleştirici bir güç aradığımız yıllarda sporda büyük başarılar kazanarak bunu gerçekleştirmiştir. Güreş dışındaki bir branştan ilk altın olimpiyat madalyasını Türkiye’ye kazandırmıştır. Tüm Türkiye, özellikle Naim Süleymanoğlu Olimpiyatlarda yarışırken halter barını tutmuş, kaldırışları birlikte yapmıştır. 1,47 boyundaki bir adamın inancı ve başarıları tarihe geçmiştir. Halter için dünyanın saygı duyduğu bir efsanedir. Kariyeri boyunca 3 Olimpiyat, 7 Dünya, 6 Avrupa Şampiyonluğu kazanmıştır. 46 kez dünya rekoru kırmıştır. 2017 Kasım 18’de karaciğer yetmezliği sebebiyle hayata gözlerini yummuştur.

Teknolojinin de etkisiyle popüler kültürün esareti altında olan gençlerimize, Naim Süleymanoğlu gibi bir efsanenin tanıtılması gerekmektedir. Ve de özellikle Bulgaristan’dan gelen soydaşlarımız için kullanılan göçmen kelimesinin sözlük anlamının değil de gerçek anlamının ne olduğunu gençlerimize anlatmamız gerekmektedir.

Yaşarken değerini bilemediğimiz ve gençlerimize seni doğru düzgün anlatamadığımız için hakkını helal et şampiyon…

Seni bize ne onlar hatırlattı, ne de biz hatırlayabildik!

Not: Yarın vizyona girecek Naim filmini izlemeniz o dönemde soydaşlarımıza yapılanlar hakkında fikir sahibi olmanızı sağlayacaktır.