Hakikat Yolcuları Örnek Hanımlar
Hakka, hakikate, ilme ve hizmete adanmış kutlu hayatların bir kısmı örnek hanımlara aittir. Kitaplarda anlatılan bu müstesna kadınları görüyoruz.
İnsanlık
tarihi boyunca kadınlar her zaman erkeklerin yardımcısı oldular ve yanı
başlarında durdular. Bu ortak hayat tarzının başlatıcısı Hazret-i Havva annemiz
olmuş ve bu hizmet silsilesi bugüne kadar devam etmiştir. Bugünlerde örnek
hanımların hayatlarına dair yayımlanan kitaplar, önemli bir konuyu gündeme
getiriyor. Bahsi geçen hanımlar kadınlık ve annelik görevlerinin yanı sıra
yönetimde, ilimde, sanatta, kültürde, dinî konularda temayüz etmiş ve
yaptıkları hayırlı hizmetlerle anılmışlardır.
Tatar
Türklerinden din âlimi, müftü ve tarihçi Rızâeddin Bin Fahreddin’in Meşhur Hatunlar isimli ansiklopedik eseri
Büyüyen Ay Yayınları’ndan çıktı. Mustafa Yılmaz’ın hazırladığı eserde yüzlerce
ünlü hanımın hayat hikâyeleri, hizmetleri, eserleri ve toplum hayatına
katkıları özlü biçimde dile geliyor. Meşhur
Hatunlar, müellifin “İslam eserlerinde ve Müslümanlar arasında meşhur olan,
ilim veya malıyla milletimize hizmet eden hatunların hayat hikâyeleri beyan edilen
bir kitaptır” diye takdim ettiği muazzam bir eserdir. Yazar, kitabı “millet
anası yetiştirmek” gayesiyle kaleme aldığını söylüyor.
Peygamberimizin Yakınları
Osmanlı
Türkçesine göre harf sırasına göre hazırlanmış olan eserde sayfaları çevirdikçe
aşina isimler dikkatimizi çekiyor. Peygamber Efendimizin mübarek annesi Hazreti
Âmine’yi, kâinatın övüncü Peygamber Efendimizin sütanası sahabe hatun Ümmü
Eymen’i görüyoruz. Sonra Peygamberimizin pâk zevceleri Hazreti Hatice, Ümmü
Habibe, Ümmü Seleme, Cüveyriyye, Aişe, Hafsâ, Zeyneb, Sevde ve Safiye… Nebiler Sultanı’nın
kızları Hazreti Fâtıma, Ümmü Gülsüm, Zeyneb… Halaları, kadın muhaddisler,
şeyhalar, fakiheler, müdrriseler, zâhideler, vaizeler, edibeler, hatibeler,
muharrireler… Hazreti İsa’nın annesi Hazreti Meryem ve Firavun’un karısı Âsiye,
kadın evliyaların en çok tanınanı Basra’nın şöhretli hatunu Râbia’tu’l Adeviyye…
Yaptırdıkları
hayır ve hasenatla tanınan tarihî şahsiyetlere geliyor sıra. Melikşah’ın hatunu
Türkân Hatun, Sultan İkinci Mahmud’un hanımı ve Sultan Abdülmecid’in annesi
Bezm-i Âlem Valide Sultan, Abdülaziz’in annesi ve Sultan Abdülmecid’in hatunu
Pertevniyâl Valide Sultan, Kanuni Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimâh Sultan, Sultan Üçüncü Murad devri kadınlarından
Canfeda Hatun. Sonra şiir vadisinde temayüz etmiş hassas ve hisli hanımlar… Osmanlı
şairelerinden Sırrı Hanım, Şeref Hanım, Tûtî Hanım, Fıtnat Hanım, Leyla Hanım,
Mihrî Hanım, Nigâr Hanım… Büyük tarihçimiz Ahmet Cevdet Paşa’nın kalem erbabı kızları
Fatma Âliye ve Emine Semiye Hanımlar… Ve daha pek çok isim…
Onlar Milletin Ruhudur
Müellifimiz
“Sonsöz”ünde hanımların toplumdaki yerine işaret ederken “Onlar milletin
ruhudur.” diyor ve sözlerini şöyle tamamlıyor: “Hatunlara saygı gösterilse ve
kaidesine göre eğitilse her türlü ilmi öğrenirler. Hatunları eğitimli olan
milletlerin çocukları bilgili, güzel ahlâklı olur, fazileti sever ve terakkiyi
arzu eder. Birlik ve halka hizmet için rahatını feda etmekle beraber milletini
sever, ilme hizmet eder, her işlerini severek yapar ve gayretli olurlar. Onlar
milletin ruhudur.”
Hanım Efendi
Hanım Efendi adlı eser de Beyan
Yayınları’ndan okuyucuya ulaştı. “Tarihte İz Bırakan Kadınlar ve Toplumsal
Aktör Olarak Kadın” alt başlığıyla kapakta sunulan kitabın editörü Dr. Emrah
İstek. İki bölümden meydana gelen eserin birinci kısmında “Tarihte İz Bırakan Kadınlar”,
ikinci bölümde ise her zaman toplum hadiselerinin bir yerinde bulunan ve
olaylara yön veren, öncü kadınlar anlatılıyor. Bu arada 19. Yüzyıldan
başlayarak bugüne gelinceye kadar kadınlara biçilen roller, modernleşme
çabaları ve kadının ailedeki aslî görevine dikkat çekiliyor. Kitapta kadınların
farklı cepheleri üzerine kaleme alınan bölümler, şu araştırmacılara ait: Nadir
Karakuş, Gülşen İstek, Berna Karagözoğlu Yüzüak, Emrah İstek, Ceylan
Mollamehmetoğlu, Mitat Çekici, Yakup Karataş, Fatih Öztop, Büşra Tosun Durmuş,
Zeynep Esra Abay Çelik. Özgün araştırmalarla desteklenen kitap bu konuda
hazırlanmış iyi eserlerden biri olarak önümüzde duruyor.
Her Dem Kadın
Bu
konuda yine Beyan’dan çıkan ikinci bir eser Kutsal
Metinler ve İslami İlimlerde Her Dem Kadın adını taşıyor. Editörü Dr. Gülşen
İstek. Kitap, kutsal metinler ve İslami ilimler çerçevesinde dört ana bölümden
oluşuyor. İlkinde kronolojik bir sıra takip edilerek Yahudi ve Hıristiyan
kutsal metinlerinden kadının durumuna ve rolüne temas ediliyor. İkinci bölümde
ise kadının öncelikle bir insan olarak kabul edilmesi için “Kur’an’a Göre İnsan”
ve ardından “İslam’da Kadın” isimli çalışmalara yer veriliyor. Üçüncü kısımda
kadınların dinî ilimlerdeki faydalı hizmetlerinin altı çiziliyor. Çalışmanın
sonunda ise güncel meseleler üzerinde durulurken Siirt Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi öğrencileriyle yapılan bir çalışma da eserde yer buluyor. İslam
dünyasının tanınmış kadın evliyası “Basralı Bir Kadın Zâhid Râbiatü’l Adeviyye”
hakkındaki yazı, Sümeyye Yıldız’ın kaleminden çıkmış. Farklı yazar, araştırmacı
ve akademisyenlerin araştırmalarından meydana gelen esere şu isimler katkıda
bulunmuş: Fatih Erdoğan, Necati Sümer, Esat Özcan, Zübeyir Karataş, Seyithan
Can, Abdülkadir Karakuş, Emine Demil, Sümeyye Yıldız, Abdullah Özcan, Gülten
İstek Ahmet Aktaş.
Kırık Kalemli Kadınlar
Kadın
edebiyatçılarımıza dair biyografiler yazıldığı gibi bazı hanım şair ve yazarlar
için de seçkin kalemler kaleme alınmıştır. Bilhassa bazı Divan şairleri ve
Tanzimat’tan sonraki edebiyatçı hanımlara dair kaleme alınan eserlerin sayısı
az da olsa var. Ben de Cumhuriyet devrinin önemli romancılarından Ciğerdelen’in yazarı Safiye Erol hakkında bir biyografik
kitap hazırlamıştım. Birçok meraklı bu kitap sayesinde yazarın eserlerine
yöneldi ve bu değerli kadın edebiyatçımızı romanları, hikâyeleri ve
makaleleriyle tanıdı. Yeni Türk edebiyatındaki araştırmalarıyla tanınan Murat
Koç’un Kırık Kalemli Kadınlar kitabı,
Kapı Yayınları arasında çıktı ve edebiyatsever okuyuculara ulaştı. Orijinal
tarzda ve farklı bir üslupla yazılmış ilginç bir roman. Ama kadın
edebiyatçıların başrolde olduğu bir roman. Yazar, eserin girişinde şöyle diyor:
“Bu romanın
-konusunu olduğu gibi- adını da kahramanı olan kadınlar belirledi. Emine Semiye
Hanım bir yazısında kendi neslinden olan kadın yazarlar için ‘Kırık kalemli
kadınlar’ sözünü, Nigâr Hanım da Günlükler’inde bir yerde ‘kırık kalemim’
ifadesini kullanmıştı. Bu sebeple romana en çok yakışacak ismin Kırık Kalemli Kadınlar olduğunu
düşündüm. Kırık ama aslında bereketli kalemlere sahip olduklarını metni
yazarken görme imkânı buldum.”
Geçmiş Zaman Hanımları
Romanın
başında Abdülhak Şinasi Hisar’ın “Geçmiş Zaman Hanımları” isimli yazısı bizi karşılıyor.
Büyük edibimizin bütün eserlerini neşre hazırlayan Necmettin Turinay, Geçmiş Zaman Edipleri adlı kitaba
Hisar’ın bu nefis yazısını da almış. Murat Koç, biyografik romanında kadın
yazarların iç dünyalarında gezinirken onların bilmediğimiz birçok hususiyetini
de gözler önüne seriyor. Kırık Kalemli
Kadınlar’ın Osmanlı’nın son devri ile Cumhuriyet’in başlarındaki değişim ve
dönüşüm sürecine nasıl tanıklık ettiklerini, kalemleriyle fikirlerini ne
şekilde ortaya koyduklarını, verdikleri mücadeleleri ve temas ettikleri konularla
problemleri de okuyucuya aktarıyor. Kitabın arka kapak yazısına da bir göz
atalım:
“Eve
dönünce yazı masamın başına oturdum. ‘Kırık kalemli kadınlar’ sözü üzerinden
hem kalemlerime ağlamak hem de onları takdis etmek istedim… Hatıralarımı
yazarken kendime ağlıyordum. Bu gece dertlerimi satırlara döktüğüm kalemler
için ağlıyorum. Biri duysa aklımı kaçırdığımı düşünebilirdi. Fakat aklım
başımdaydı ve ben kalemlerimin kırık sıfatına ve hikâyelerine ağlamayı bile
bile seçmiştim.” Başta Nigâr Hanım’ın hayal, hüzün ve ıstırap dolu hikâyesi…
Yanında, Makbule Leman, Fatma Âliye, Emine Semiye gibi ilk kahramanlar, ilk
yazı öncüleri. Onları 19. Yüzyıl İstanbul’unda geçen renkli hayatları… Kadın
hareketinin ilk kıpırtıları…
Eserleriyle fikir ve sanat dünyamızda iz bırakmış kadın
yazarlarımızı hatırlarken Halide Edib Adıvar, Halide Nusret Zorlutuna, Müfide
Ferit Tek, Şükufe Nihâl, Sâmiha Ayverdi, Safiye Erol, Münevver Ayaşlı, Cahit
Uçuk, Afet Ilgaz, Şule Yüksel Şenler, Ayşe Şasa ve Emine Işınsu’yu anmamak
olmaz. Artlarından külliyatlar bırakmış olan bu hanım yazarlar hakkında mutlaka
yeni araştırmalar yapılmalı, etraflı biyografiler ve tafsilatlı monografiler
kaleme alınmalıdır. Bu tür ilmî çalışmalar, zengin edebiyatımıza hem derinlik ve
anlam katacak, hem de renklilik kazandıracaktır.