Hakikat ruhumuzda gizlidir
Neyi, nerede kaybettiyse yine orada aramalı insan. Aradığı şeyi bulamıyorsa insan, ya ne aradığını bilmiyordur ya da yanlış yerde arıyordur. İnsanın aradığı şey her ne ise hakikati de odur. Her insanın kendi hakikati yaşama gayesidir. İnsan, gayesini nerede yitirdiyse yine oradan başlamalıdır aramaya. Doğuda kaybettiğini batıda aramak en büyük cehaleti olur insanın.
Yanlış bir şehirde kapı kapı dolaşıp
çalmadık kapı bırakmadığında aradığı şeyi bulamadığı zaman yanıldığını
anlayınca insan iş işten çoktan geçmiş olacaktır. Hakikati arama eylemine
koyulmadan önce neyi, niçin ve nerede aradığını bilmelidir. Aksi takdirde ne
aradığın şeyin ne olduğunu anlayacaktır ne de bulduğu şey aradığı şeyin yerine
konabilecektir.
Dünyanın en kötü dönemlerine şahit
olduğumuz şu günlerde acıların hepsi birden toplanıp da üstümüze geliyorken
kaybettiğimiz şey her ne ise onu bulmanın gerekliliği daha bir anlam kazanıyor.
Hele ki onca zaman geçmesine rağmen tedavisinin dahi tam olarak ne olduğu
bilinmeyen bir salgın etrafımızı çepeçevre kuşatmışken kaybedilen şeyin belki
de son umudumuz olma ihtimali zihnimizde beliriveriyor. İçinde bulunduğumuz
durum ciddiyetini korumaya devam ederken yolun ve işin en kolayı kendi
dışımızda bulup ürettiğimiz sebeplere sığınmak olacaktır. Ancak bugünlerine
erdiğimiz dünyanın bu halde olmasına sebepler aradığımızda kendimizde hiç mi
suç bulamıyoruz? Nasrettin hocanın da dediği gibi, suç altın kürkte lakin onu giymek
isteyen yok.
Kim bilir, ta çocukluğumuzun tozlu
raflarında unuttuğumuz insanlığımız bugünleri yaşamımızın en büyük nedenidir?
Hiç aynaya bakıp da o gizemli sırrın hakikatine mazhar olmayı denedik mi? Yoksa
o baktığımız aynalarda sadece günü kurtarmak için en fiyakalı elbiselerimizin
üzerimizde duruş şeklini mi ayarlar olduk? Sırların sırrına ermek için gizemli
odanın anahtarını aramak yerine üstünü örtüp günü kurtarma derdine mi düştük?
Sorular üst üste gelince cevapları bulmak daha da zorlaşıyor. İnsan ruhuna
sormaya çekindiği soruları başkalarına sormaktan hiç de geri durmuyor. Lakin
cevabı bulunması gereken soruları önce kendimize sorup hakikatin sırrıyla
yüzleşmek gerekirken biz suçluyu da çözümü de hep kendi dışımızda arar olduk.
Sonuç olarak da cevaplar bizden uzaklaşırken karmaşıklık her yanımızı sarmaya
başladı. Bu acı sonucu kabullenmek yerine, çözüm için kaybettiğimiz şeyleri
kaybettiğimiz yerde aramaya başlamalıyız.
Sanırım bugünlerde en çok ihtiyaç
duyduğumuz insanlık, kardeşlik ve saflık duygusunu çocukluğumuzun evcilik
oyunlarında unuttuk. Psikologların güncel sorunlarımıza çözümler aramak için
çocukluğumuza turlar düzenlemesi belki de bu yüzdendir. Yanlış şehirlerde
yanlış kapıları dövmek yerine kendi içimize gizlediğimiz değerlerimizle
yüzleşmenin zamanı geldi sanırım. Bu kadar sorunun çözümü için bir hakikat
aramamız gerekiyorsa önce kendimize bakmalıyız. Her hakikat insanın ruhunda
gizlidir ve er ya da geç bulunmayı beklerler.
Biraz öz eleştiri yapmak için
bugünümüzün dünden, yarınımızın da bugünden daha mı kötü olması gerekiyor?
Hakikat yavaş yavaş avucumuzdan kayıp giderken onu görmekten bile aciz bir
halde kendi dışımızda suçlular aramaya devam mı edeceğiz? Gündemi ne kadar
değiştirirsek değiştirelim avucumuzdan kayıp gidenleri tekrar bulmak için kapı
kapı dolaşıp aramak da gün gelince yeterli olmayacaktır. Kim bilir, belki de ne
o çaldığımız kapı eski kapı olacaktır ne de biz o eski biz? Bir Molla Kasım
bizi sigaya çekmeden durup halimizi sigaya çekmemiz gerekiyor. Bir an evvel
fıtrat dediğimiz fabrika ayarlarına dönmemiz gerekiyor. Aksi takdirde insan
geriye dönüp baktığında nereden nereye geldiğini anlamlandırmakta bir hayli
zorlanacaktır. O vakit haline hayıflanıp da diz dövmesinin bir faydası
olmayacaktır.
Çocukluğumuza düzenlenen turlara
yalnız psikologları göndermek yerine, bizler önden gidip neyi, nerede ve ne
zaman kaybettiğimizi kendimiz bulalım. Hiçbir hakikat kendisini bulmak
isteyenden asla kaçmaz. Hakikat ruhumuzda gizlidir ve onu ancak aramasını
bilenler bulabilir. Hakikati bulmak için de evvela ruhumuzu işgal eden
noksanlıklardan ve ahlaki yozlaşmalardan arınmak gerekir.
Haydi, gelin, ilkin ruhumuzun
üzerindeki tozları temizleyerek hakikati aramaya başlayalım.