Hakaretler, hakaretler ve Kültürel İktidar!
Son vakitlerdeki hadiselere bakın.
Peygamberlerimize alenen hakaret ediliyor…
Milyonlarca vatan evlâdı öfkeden çatlarken, 28
Şubat zihniyetinin hakaretleri çatır çatır savunuyor!..
Bir de eski Ak Partili, ekonomi yönetiminin
eski patronu Ali Babacan çıkıyor, “Ne
var canım bunda, fikir ve ifade hürriyetine girer” yollu yaklaşımıyla,
adeta dalgasını geçiyor.
CHP’nin başı çektiği ittifaka eklemlenen
yapılar, sağcısıyla solcusuyla ya tepkisiz kalıyor ya da milletin değerlerine
hakaret edenlere sahip çıkıyor.
Bir gencimizin hepimizi çok üzen intiharını bahane
edenler, saldırmadık değer, hedef almadık ilim müessesesi bırakmıyor.
Lâ Havle!..
*
Sonra sonra…
İşte son hadise…
“Gazeteci”nin biri çıkıyor ekrana…
Sayın Cumhurbaşkanı’na ne hakaretler, ne hakaretler yağdırıyor!
Bu ne berbat haldir!..
Tamam; istediğin kadar eleştir, beğenmediğini
söyle, ilk seçimde göndereceğini söyle, vatandaşın geçim sıkıntısına dikkat
çek, zamlara tepki göster, kaynakların verimli kullanılmadığını söyle, dolar
üzerinden anlaşmalara tepki göster, bunların liraya çevrilmesini iste, erken
seçim iste…
Ne dersen de…
Ama hakaret etme!..
Öyle hakaretler ki izahı yok.
Özgüven patlaması, ağızdan çıkanı duymaz hale
getiriyor insanı demek!
*
Bir tarafta bunlar oluyor…
Diğer tarafta da…
İşte, izliyorsunuz…
Olan bitenlere tepki gösteren, Allah’ın emir
ve yasaklarını anlatan, Hazret-i Peygamber’in (SAV) Sünneti’ni hatırlatan âlimlerimiz
hedefe yerleştiriliyor ve sonuçta da devre dışına atılıyor!..
“Doğruya doğru yanlışa yanlış” deme
gayretindeki bağımsız bağlantısız, dünyevi beklentisiz gazetecilerin sayısı ise
gittikçe azalıyor…
Sesleri, “küfür
ve goygoy sesleri arasında” duyulmaz hale geliyor.
Ve bir noktada…
“Amaaan, ne hâliniz
varsa görün!” deme noktasına
getiriliyorsunuz!
*
Gençlik meselesi de ortada.
Gelinen noktada, “Eğitim ve kültür alanlarında maalesef istenilen başarıyı elde
edemedik!” diyorsak sürekli olarak…
Bu konuda da fazla lâf etmeye gerek yok
demektir.
Uzun lâfın kısası…
Gidişâta dair endişelerim var.
Bununla birlikte ümitlerim de var.
Elbette var.
Bu memleket, önümüzdeki süreçte çok büyük
zorluklardan geçecek de olsa “zafere”
ulaşacaktır.
Zafer, Kur’an ve Sünnet’in zaferidir elbette.
SEZEN AKSU
OLAYI VE GÖSTERDİKLERİ
Hazret-i Adem ve Hazret-i Havva’ya (hâşâ)
“cahil” hakaretinin yer aldığı o şarkı gündeme gelince…
Neler oldu?
Şöyle bir bakalım:
Tepki gösterenleri ve savunanları gördünüz.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan çok net ve sert tepkiler
ortaya koydular.
“Millet
İttifakı” denilen yapının unsurlarında ya
hakareti savunma ya da sessiz kalma tavrı dikkat çekti.
Bu tartışma kimin nerede durduğunu iyice
anlayabilme noktasında turnusol kâğıdı işlevini gördü.
Öte yandan…
Bu tartışmalar sırasında şunu herkes iyice
kavramıştır ki…
Bu memlekette, kültürel iktidar hiç şüphesiz 28 Şubat zihniyetinde.
Şu “sanat dünyası” denilene bakın.
Oradakilerin kahir ekseriyeti “çirkinliği” savundu.
Hemen ifade edelim ki, çirkinliği savunanların
ve sessiz kalanların çoğu da “siyasi iktidar”dan şu veya bu şekilde destek
görmüş “sanatçı”lar!..
Yani…
“TÜSİAD her
dönemde TÜSİAD!”
TÜSİAD da nereden mi çıktı?
Ne mi demek istedim?
Boş verin.
Bugün Pazar.
Hep birlikte dinlenelim!..
Kafa konforumuz bozulmasın!