Hak ve adalet
Kur’an, gücün değil, hakkın ve
hukukun üstün tutulduğu bir sistemi ve toplumu önceler. İslâm hukukunun temel
hedefi de, can, mal, nesil, akıl ve dinin korunmasıdır. İslâm toplumunun
fertleri istisnasız olarak İslâm devletinin sosyal güvenlik kapsamındadır. Bunu
da adaletle sağlar. Hak ve adaletin korunması, insanların özgürlüğü, güvenliği
ve refahı için hayati önem taşır. Hak ve adalet insanların temel gelişimlerini
ve özgürlüklerini korumak için vazgeçilmez değerlerdir. Hak, kişinin sahip
olduğu doğal ve evrensel hakları ifade ederken, adalet, bu hakların eşit
şekilde dağıtılması ve korunmasıyla ilgilidir. Hak ve adalet ilkeleri,
insanların toplumsal düşüncelerinde önemli bir rol oynar.
Bâtılın zıddı olarak gösterilen
hak; “Gerçek, sabit ve doğru olmak, gerekmek; bir şeyi gerçekleştirmek; bir
şeye yakînen muttali olmak” anlamlarında masdar ve “gerçek, sabit,
doğru, varlığı kesin olan şey” anlamlarında kullanılır. Adalet ise “davranış
ve hükümde doğru olmak, hakka göre hüküm vermek, eşit olmak, eşit kılmak”
gibi mânalara gelir. Adâlet, Kur’ân-ı Kerîm’de ve hadislerde genellikle “düzen,
denge, denklik, eşitlik, gerçeğe uygun hükmetme, doğru yolu izleme, takvâya
yönelme, dürüstlük, tarafsızlık” gibi anlamlarda kullanılmıştır. Kur’ân-ı
Kerîm’e göre adâletin ölçüsü yahut dayanağı hakkaniyettir. Adalet hakka uymakla
sağlanabilir.
İslâm dininin en temel
ilkelerinden biri hak ve adaleti gözetmektir. Toplumu ayakta tutan en temel
unsur adalettir. Adalet yok olduğunda yerini zulüm ve haksızlıklar alır, bu da
önce insanı ve sonra toplumu ifsat eder. Ayeti kerimede Yüce Allah “Ey iman
edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden
kimseler olun. Bir topluma olan kininiz sizi adaletsizliğe itmesin. Adil olun.
Bu, Allah'a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah'a karşı gelmekten
sakının. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” (Mâide; 8) buyururken bu gerçeği ortay
koymuştur. Hakkı gözetmenin ve adaletli olmanın kişi ve toplum için önemini
Peygamberimiz (a.s.) “Güçsüzün incindiği ve hakkını alamadığı bir toplum
yücelemez” (İbn Mace, Sadakat, 17) hadisi ile ifade eder.
Adaleti Yüce Allah “Ey iman
edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa Allah için
şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun. (Şahitlik
ettikleriniz) zengin veya fakir de olsalar (adaletten ayrılmayın). Çünkü Allah
ikisine de daha yakındır. (Onları sizden çok kayırır.) Öyle ise adaleti yerine
getirmede nefsinize uymayın.” (Nisâ; 135) diye emrederken, Peygamberimiz
(s.a.v.) de adaletli davranan müminlere şu müjdeyi verir. “Dünyada hakkı
gözeten kimseler, Allah katında merhameti sınırsız olan Rahman’ın yanındaki
nurdan minberler üzerinde ağırlanacaklardır. Bunlar, yönettikleri kişilere,
ailelerine ve sorumlu oldukları kişilere karşı adaletli davrananlardır.”
(Müslim, İmare, 18)
Allah’ım! Bizleri hakkı gözeten
adil kullarından eyle…